Eş üzerine yapılan polemiklere ‘dur’ demek için çare(sizsiniz)

Son günlerde eşlerin de isminin geçtiği polemikler siyasetin ana gündem maddesini oluşturdu. Hanımlar üzerinden yürütülen tartışmalarda eski defterler raflardan bir bir indirilip, sorgulamalar yapılıyor.

Türbanlı eş GATA’ya alındı mı alınmadı mı, Fransa daveti eşli mi yoksa eşsiz mi yaptı derken de mevki makam sahibi koca koca adamlar ağız dalaşına giriyor. Hatta kavgalar sözde kalmayıp, yumruklaşmaya varacak kadar çirkinleşiyor. Malumunuz bugün ‘Sevgililer günü’ ve ben de eş tartışmasına başka bir açıdan bakarak girmek istiyorum.
Daha önce de yazmıştım; Ünlü düşünür Sokrates’in evlilik üzerine çok güzel bir sözü vardır. “Kesinlikle evlen! Karın iyiyse mutlu, kötüyse filozof olursun.” İşte bu sözden yola çıkarak, tartışmalara farklı bir boyut kazandırmak istedim.

LİDERLERİN EVLİLİK ÖYKÜSÜ SİYASİ YAŞAMLARINA AYNA TUTUYOR

Türkiye Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamında oturmuş liderlerin evlilik öykülerine göz attım. Zira hepsinin evlilik öyküleri, sosyal ve siyasi yaşamlarının birer aynası gibiydi. Aralarında görücü usulü tanışanı da vardı, flört edeni de. Son tartışmaların odak noktası türbanı hayatının erkeğini bulduktan sonra takanı da vardı, çıkaranı da. Sözü fazla uzatmadan liderlerin eşleriyle tanışma öyküsüne gireyim ve bugünlere ışık tutacak yaşam kesitlerini aktarayım. İnanın onların bu öyküleri tartışma ortamı içindeki herkesi farklı duygulara ve söylemlere yöneltecektir.

15’İNDE ELİNE KARNE YERİNE NİKÂH CÜZDANI ALDI

Bildiğiniz üzere, Hayrunnisa Gül, 42 yaşında en genç Cumhurbaşkanı eşi olarak Köşk’e çıktı. Aslen Kayserili olan Hayrunnisa Hanım’ın, 1965 yılında İstanbul’da doğduğunu belirterek öyküsünü anlatmaya başlayayım. Liseye hazırlanırken, yaz tatilinde teyze oğlunun düğünü için Kayseri’nin yolunu tutar. Kuzeni, Abdullah Gül’ün halakızıyla evleniyordur. Bu sırada Sakarya Üniversitesi’nde asistanlık yapan Abdullah Gül’ün ailesi, Hayrunisa Hanım’ı oğullarına istemeye karar verir. Ve aradan çok geçmeden 30 yaşına giren Abdullah Gül, Hayrunisa Hanım’ı istetir.
İki aile de anlaşınca hemen nişan yapılır. Bu mutlu olay derslerinde oldukça başarılı olan Hayrunnisa Hanım’ın eğitimle ilgili planlarını suya düşürür. Zira 1979 yılının eylül ayında, yani daha 14 yaşındayken Çemberlitaş Kız Lisesi yerine nişan töreninin yapıldığı salona gider. 1 yıllık nişanlılıktan sonra Gül çifti 21 Ağustos 1980’de Kayseri’de yapılan dualı bir düğünle evlenir.
Evliliklerinin 22’nci gününde 12 Eylül darbesi olur. Darbe sabahı Gül çiftinin Erenköy’deki evi askerler tarafından basılır. Abdullah Gül, çiçeği burnunda gelini evde bırakıp cezaevinin yolunu tutar. Metris Cezaevi’ne konulan Gül, kısa bir süre sonra “Yanlışlık oldu” denilerek serbest bırakılır. 15 yaşında evinde tek başına kalan Hayrunnisa Gül, 16 yaşına bastığında ise bu sefer eşini askere gönderecektir. Sonrası ise malum.

RÜYASINDA GÖRDÜĞÜ ERKEK BİR GÜN SONRA KARŞISINDAYDI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi ve 4 çocuğunun annesi Emine Hanım ile tanışma hikâyeleri oldukça ilginç. Emine Hanım, rüyasında hiç tanımadığı bir erkeği görür. Ertesi gün İslamcı kadın Yazar Şule Yüksel Şenler ile İstanbul Tepebaşı’ndaki MSP’nin toplantısına gider. Emine Hanım bir süre sonra rüyasında gördüğü kişinin, yani Recep Tayyip Erdoğan’ın kürsüde konuşma yaptığını fark eder. Ve ilk görüşte başlayan aşk evlilikle taçlanır.
Tabii bu evliliğe girmeden önce Recep Tayyip Erdoğan’ın annesi Tenzile Hanım’ın ciddi engellemesine de bakmak lazım. Tenzile Hanım, o sıralar oğluna Karadenizli ve çarşaflı bir eş bulmuştur. Devreye giren Şule Yüksel Şenler, genç Tayyip’i karşısına alıp şunları söyler: “Bak Tayyip, çok faal bir insansın, istikbalin parlak görünüyor. Yarın başlardan biri olacaksın. Senin yanında çarşaflı bir hanım olmaz...”
Genç Tayyip, Şenler’i dinler ve sonunda annesini ikna edip, Emine Hanım ile 1978 yılında vuslata erer. Nişan, Emirgan yolu üzerindeki Oba Gazinosu’nda, düğün ise Fatih Akdeniz caddesi üzerinde pastaneden bozma bir düğün salonunda yapılır.

YUMRUĞU YİYİNCE SOLUĞU AKÇAKOCA’DA ALDI

Antalya Lisesi’nde birlikte okuyan Deniz Baykal ile Olcay Hanım arasında aşk filizleri yine bu dönemde yeşerir. Bir coğrafya öğretmeninin kızı olan Olcay Hanım, liseden mezun olduğunda İstanbul Tıp Fakültesi’ni kazanır. Ancak, Ankara Hukuk Fakültesi’ni kazanan Deniz Bey’le birlikte olmak için büyük bir özveride bulunup Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni, yani Ankara’yı tercih eder. Kısacası iki sevgili Antalya’dan sonra Ankara’da da birlikte olmayı sürdürür. Bu arada Olcay Hanım’ın sportmen ağabeyinin bu ilişkinin bitmesi için Deniz Bey’e attığı okkalı yumruk ise şimdi tebessümle anlatılan bir anı.
İlk ve tek göz ağrısı Olcay Hanım nedeniyle günlerini SBF koridorlarında geçirmeye başlayan Deniz Baykal, 1961 yılının Eylül ayında amacına ulaşır. Gizlice kaçtıkları Akçakoca yolunda evlilik teklifi yapan Deniz Bey’in nikâhı da, bu şirin Karadeniz kasabasında gerçekleşir. Genç çiftin nikâh tanıklıklarını, o sırada iş takibi için tesadüfen belediye binasında bulunan iki vatandaş yapar. Tabii, bu ani karar verilen nikâhtan sonra balayı da Akçakoca’da gerçekleşir.

TEMELLERİ YASSIADA’DA ATILAN BİRLİKTELİK

Demokrat Parti’nin lideri Hüsamettin Cindoruk ile eşi Dilek Hanım, Yassıada Duruşmaları sırasında tanışırlar. Dilek Hanım’ın eniştesi ise Menderes döneminin ünlü politikacısı Hasan Polatkan’dır. Hüsamettin Bey, duruşmalar sırasında Hasan Polatkan’ın avukatıdır. Tarihler 1962 yılını gösterdiğinde Hüsamettin Bey, Polatkan’ın eşine bilgi vermek için sık sık Dilek Hanım’ın evine gider. Bu şekilde başlayan dostluk, kader birliği yapan ikili arasında 6 ay kadar sürecek flörtün başlangıcı olur. 25 Mayıs 1963 yılında da evlenirler. Birçok Türk ailesinde olduğu gibi ilk evlenme teklifi damat adayından, yani Hüsamettin Bey’den gelir.

DAMAT KENDİ DÜĞÜNÜNE İKİ GÜN SONRA KATILDI

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve eşi Nazmiye Demirel, 12 Aralık 1948 yılında gerçekleşen düğünle vuslata ermişti. İslamköy’deki evlerinin kapı komşusu ve kuzeni 14 yaşındaki Nazmiye Şener ile nişanlandığında 17 yaşındadır. Lise bittiği zaman gerçekleşen nişandan sonra Süleyman Bey İstanbul’a, İTÜ Makine Mühendisliği bölümüne üniversite eğitimi için gider. Giderken de, İstanbullu bir kıza gönlünü kaptırmasın diye nişan yüzükleri takılır. Düğün ise tam 8 yıl sonra gerçekleşir. Düğün başladığında Demirel, Burdur Hükümet Konağı inşaatının başındadır ve çalışıyordur. Bakın, Demirel, o günü şöyle anlatıyor:
“Bizim köy düğünleri üç gün sürer. Düğün perşembe günü başlar, pazar günü gelin çıkar. Ben cumartesi günü köye geldim... Perşembe ve Cuma günü yapılan düğünde yoktum.”
Yakın çevresi, görücü usulüyle gerçekleşmesine karşın bu evliliği bir ‘Gönül izdivacı’ olarak niteliyor. Çünkü iki gencin, İslamköy günlerinde birbirlerine sevdalı olduklarını belirten bu kaynaklar, olayı, ‘Aslında platonik bir aşkın vuslata eriş müjdesi’ olarak niteliyor.

TRAMVAY ÂŞIKLARI VE GELİN ADAYLARINA BİR METRE YASAĞI

Rahmetli Bülent Ecevit, Rahşan Hanım ile İstanbul, Robert Kolej’de okurken tanışır. Okulda, bir tiyatro eseri sahneye konurken, dekorlarını Rahşan Ecevit yapıyordur... Bülent Bey ise şiir kısımlarını okumak için bu gösteride yer alıyordur. Kısacası bir tiyatro çalışması tanışmalarına ve ölüm ayırana kadar süren birlikteliklerine neden olur. Bu arada okul arkadaşlığı aşka dönüşürken, Bülent Bey evlilik teklifini tramvayda yapar. l946 yılında da evlenirler.
Geriye bir tek MHP lideri Devlet Bahçeli kaldı ki, yaşamı boyunca evlilikten uzak durduğu için maalesef bir öyküsü yok. Anlaşılan o ki, AKP’liler için uygulamaya soktuğu bir metre yasağını yıllar önce gelin adaylarına ve nikâh memurlarına koymuş.
Yazarın Tüm Yazıları