Bu dev köprüyü belediye yaptı ama vatandaşın kullanması yasak

BİLDİĞİNİZ üzere sosyal paylaşım ağı Twitter’in yeni yıldızı Melih Bey oldu. Bizler ise bu sayede Gökçek’in bilgisayar teknolojisinden de anladığını öğrenmiş bulunduk.

Her gece ekran başına oturup, klavyesinin tuşlarından karşısında beliren sorulara yanıt veriyor, sözüm ona eleştirilere kulak asıyor. Gördüğüm kadarıyla da şimdiden Ankara’nın kimyasını bozduğu gibi Twitter kullanıcılarının da kimyasını bozmayı becermiş. Fikir ve söylemlerini beğenmediklerini ya “Block”luyor ya da dava açmakla tehdit ediyor. Takip ettiğim kadarıyla da Twitter’in öncülerinden olan Hürriyet yazarı Ahmet Hakan ile zaman zaman paslaşıyor, zaman zaman da çatışıyor.
Şimdi Gökçek’in Twitter macerasını ve sayfasına aktardığı görüşlerini köşeme konu yapacak değilim. Çünkü onun paylaşım sitesinde boy göstermesi de, teknoloji merakı da sanal. Amacı ise nefret oklarını kendisine yönelten bu kesimle diyalog kurup, şirin görünmeye çalışmak. Zaten Belediye’nin kasasını dolayısıyla Ankara halkının parasını büyük zarara soktuğu Bahçelievler’deki Gökkuşağı yatırımını, Twitter Sokağı yapma fikrini de bu yüzden ortaya attı.
Gelelim köşeme neden böyle bir giriş yaptığıma. Twitter’de benim ismimi gördüğü an block’layacağını çok iyi bildiğim için bazı sorularımı her zamanki gibi köşemden sormaya karar verdim. Cevabını da ister internet üzerinden versin, isterse medya aracılığıyla... Gerçi her zamanki gibi yanıt vermekten kaçınıp, konuyu laf kalabalığına getirecek ama olsun. Birazdan aktaracaklarıma nasıl bir açıklama getireceğini merakla bekliyorum. Konu, sizin vergilerinizle beslenen Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin pek de etik olmayan uygulaması.

GÖRSEL ŞÖLEN SUNAN KÖPRÜYÜ HALK KULLANAMIYOR

Türkiye’nin kalbi Ankara’nın Çankaya ilçesinde, daha net bir tarifle Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne 300, bilemediniz 400 metre uzaklıkta bir yerde büyük bir belirsizlik yaşanıyor. Halktan toplanan vergilerle yaklaşık 5,5 Trilyon lira’ya yapılan dev bir köprüyü kullanmak vatandaşa nasip olamıyor. Daha açık ifadeyle vatandaşın parasıyla yapılan köprü vatandaşın kullanımına yasak.
Gelin konuyu biraz daha açalım ve yaşanan garipliği gözler önüne serelim. Melih Gökçek’in 17 yıllık Belediye Başkanlığı döneminden birkaç yıl önce, zamanın Belediye Başkanı Murat Karayalçın, Ankaralılara, “Dikmen Vadisi Projesi”ni açıklamıştı. Ardından da dev siteler, villalar, yaşam parkları, alışveriş merkezleri derken Dikmen’de modern bir uydu kent kurulması için düğmeye basılmıştı. Tam projenin birinci etap çalışmaları başlamıştı ki, Belediye Başkanlığı Gökçek’in /images/100/0x0/55eacaaef018fbb8f896feb4eline geçiverdi. Doğrusunu söylemek gerekirse de o da bu projeye sıkı sıkıya sarıldı ve çok ilerleme kaydetti. Bölgenin havası değişti, Dikmen viranelikten kurtuldu ve vadi boyu muhteşem parklar yapıldı. Bir, iki, üç derken de etaplar bir bir geride kalmaya, binalar ve parklar görsel şölen sunmaya başladı. Bu günlere kadar da her şey çok güzel gitti.
Ancak üçüncü etap inşaatların tamamlanmasıyla birlikte Dikmen ile Ayrancı semtlerini birleştirmek için bir köprüye ihtiyaç duyuldu. Zira, 50 metre karşınızdaki sokağa aracınızla gitmek için en az dört kilometre yol katetmeniz gerekiyordu. Yaya olarak geçiş için ise merdivenleri ine çıka parkın içinden yürümeniz... Hal böyle olunca Ankara Büyükşehir Belediyesi, Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı 2006 yılında köprü yapımı için 5.5 trilyona ihaleye çıktı.
Dikmen 3. Etap Rekreasyon Projesi kapsamında çok kısa sürede tamamlanan bu köprü kullanıma açıldığında ülkemizin kemer açıklığı açısından en büyük olma unvanını da ele geçirdi. İnşa edilirken bölgede oturanları ve bu güzergahı kullanmaya niyeti olanları mutlu eden köprü, açıldıktan sonra herkesi sükutu hayale uğrattı. Zira üzerinde büyük harflerle “ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ” yazan köprüye, Ayrancı’dan giriş yapan araç sahipleri Dikmen girişindeki sitelerden birinde oturmuyorsa karşı tarafa geçememeye başladı. Çünkü güvenlik elemanları, bariyerli kontrol noktasında sitede oturmayan dışında kimsenin geçişine izin vermiyordu ki, aynı uygulamayı halen sürdürüyorlar.

KÖPRÜNÜN ÇIKIŞINI GÜVENLİK ELEMANLARI KESİYOR

Gerçi bu uygulama haklı bir nedene de dayandırılıyordu. Köprü’nün Dikmen tarafı site arazisinde bulunuyor, şahsi mülkiyet statikosunda olduğu için de oturanlar dışında kimsenin geçişine izin verilmiyordu. Yani sitede oturanlar hem Dikmen’e hem de Çankaya ve Ayrancı’ya bu köprü sayesinde kısa yoldan rahatça gidip gelebiliyor, vatandaş ise anca Ayrancı’dan girebildiği köprüden geçip, Dikmen’e ulaşamadan geri dönüyor.
Şimdi aranızdan “Site yönetimleri izin vermiyorsa, Belediye ne yapsın?” diyenler çıkabilir. Kazın ayağı hiç de öyle değil. Çünkü Dikmen Vadisi’ni tasarlayan, o siteleri projelendiren Belediye’nin ta kendisi. Binanın, parkın, çiçeğin yerini belirleyen Belediye bu köprünün nereden başlayıp, nerede sonlanacağını belirleyemez miydi? Elbette belirlerdi ama vatandaşın parasıyla yapılan köprüyü vatandaşın kullanımına kapamak anca bu yolla oluşurdu, onu da becerdiler.
Bu arada bu sitelerden ev satın alanların, kirada oturanların bu uygulamada bir suçu yok. Burada suç Belediye’nin. İşte bu yüzden İçişleri Bakanlığı’nın ve savcıların harekete geçmesi gerektiğini söylüyorum. Bunca büyük projeye ve giden paraya hesaplama hatası denirse buna çocuklar bile güler. Zaten hesap hatası da görevi kötüye kullanma suçuna girer ya, neyse!

GÖKÇEK’E HALKTAN ÖNCE AK PARTİ DUR DEMELİ

Artık Melih Gökçek’in bu hesapsız ve tutarsız yatırımlarına “Dur” demenin zamanı, geldi de geçiyor bile. Twitter’la, 17 yıldır bir metre ray döşeyemediği metro söylemleriyle, Eskişehir yolunda Armada’nın tam karşısında mezbelelik halde bıraktığı demir yığınıyla oyalayan Gökçek’e sizlerden önce Ak Parti “Dur” demeli ama nerde?
Bir de Melih Gökçek’in bazı konuları tekrar tekrar ısıtarak önünüze sunduğunu da hatırlatayım. Gazetelerde okudum; bahsettiğim o demir yığınını bitirip, elektronik eşya satan esnaf için alışveriş merkezi yapacakmış ama Çankaya Belediyesi önünde engelmiş. Aynı sözleri yıllar önce bu mezbeleliğin inşaatına başlarken de söylemişti, ancak bir tek Çankaya Belediyesi kısmı eksikti. O sonradan ortaya çıktı. Zira geçen yıl da burayı kaynak yokluğundan dolayı bitiremeyeceğini, 95 milyon lira getiren olursa satacağını söylüyordu. Tabii imara aykırı yapılan ve önündeki Eskişehir yolunu bile daraltan bu demir yığınına kimse para yatırmak istemedi. Bu güne kadar harcananlar belediye kasasından, yani bizim cebimizden çıktığı için de binbir bahaneler sırayla telaffuz edilmeye başladı. Konya yolundaki Hemşeri Evleri, Gökkuşağı Projesi derken birçok hesapsız yatırım daha var ama sorup, soruşturan yok.
Bütün bunların yanı sıra metroda hangi hattın önce biteceği konuşmaları var ya, Gökçek’in bu konudaki açıklamaları da beni çok güldürüyor. İhtiyaç anlamında önceliğin Çayyolu hattında olması gerekirken Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Keçiören hattı önce bitecek diyor, Gökçek ise Sincan hattı bitmeli diye ısrar ediyor. Ama işin komik tarafı metro yapımını Ulaştırma Bakanlığı’nın üstlenmesi bile çalışmaların başlaması için yetmiyor. Anlaşılan Gökçek gitmez durursa birkaç seçim dönemi daha biz metroyu konuşuruz.
Yazarın Tüm Yazıları