SİVASSPOR’a haksızlık etmeden öncelikle hakkını vermek lazım. Yani Fenerbahçe’nin kötü oyunu kadar Sivasspor’un da mücadelesi ve iyi futbol oynama isteği vardı.
Ancak böyle durumlarda insan ister istemez bir refleks geliştiriyor ve iki takımın bu maç dışında karşılaştırmasını yapıyor. Sivasspor’un oyuncuları Fenerbahçe’nin oyuncuları, Sivas’ın bütçesi, Fenerbahçe’nin bütçesi gibi... Böyle bir karşılaştırma yapınca da insan gerçekten üzülüyor. Böyle bir takım nasıl olur da bu şekilde oynar diye. Gönderilen Servet ve Gürhan’ın oyunlarını görünce insan iki soru soruyor;
1- Neden gönderildiler (ki Gürhan çok genç bir oyuncu)
2- Kalanlar onlardan daha mı iyi?
Her teknik adamın bir yoğurt yiyişi vardır ama burada olan Fenerbahçe’ye olmuyor mu?
Gelelim Zico’ya; sıkıntıya her girdiğinde cankurtaran Semih’i oyuna alarak, Semih’i resmen bu anlamda popüler yaptı! Onun dışındaki oyuncu değişiklikleri ve bunun zamanlaması ise bana göre tam bir kabustu. Evet yine Zico, sıkışınca yine Semih’i oyuna aldı ama bu kez Zico’ya Semih de yardım edemedi.
Galatasaray ve Beşiktaş sağ olsun!
BÖYLE rakipler düşman başına. Bu ligde son haftalara kadar hala birçok şeyin değişebileceğini bir kez daha gördük. Galatasaray ve Beşiktaş ellerine geçen fırsatları değerlendirebilseydi belki de sıralama çok daha farklı olabilirdi. Fenerbahçe bu gün lider ama liderliğini oynadığı iyi futbola değil rakiplerine borçlu. Kadro ve kulüp olarak bakıldığında Türkiye’de liderliğe de şampiyonluğa da en yakışan takım Fenerbahçe olabilir. Ancak sahadaki Fenerbahçe söylediğim gibi rakipleri sayesinde puan farklı liderliğe sahip.
İntikam listesi
"Yan Hakemler Fenerbahçe’yi yakacak" iddiaları acaba bir şeylerin başlangıcı ya da habercisi mi? Ligde bir takım hesaplar erken kesilmeye başladı sanki. Futbol Federasyonu aleyhine toplanan imzaları Haluk Ulusoy her türlü hukuk dışı yaklaşımla kaale almasa da, bu imza verenlerin listesi federasyonun elinde "intikam alınacaklar listesi" gibi duruyor. Sanki birileri, oraya imza atanların canını yakın talimatı vermiş gibi bir ortam yaşanıyor.
Geçen hafta Elazığspor sahasında kaybedince Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Urhan’ın oğlu tartaklanmıştı. Federasyondasın niye bizim hakkımızı kollamıyorsun diyordu tartaklayanlar. Elazığ bu hafta Kasımpaşa deplasmanındaydı ve 2-1 kazandı!
Çünkü derhal bir hakem atanmıştı Elazığspor’un kazanmasını sağlayacak.
İsmi Mustafa Sağlam. D Spor’un da canlı yayınladığı maçta, gönderilen(!) hakem görevini layıkıyla yerine getirdi! Elazığ’ın açık seçik faul olan pozisyonunda gol verirken, Kasımpaşa’nın buz gibi golünü de vermedi! Bu hafta da yine o listede imzası olan Mardinspor’u resmen biçtiler...
Şimdilik İkinci Lig’de cezalar kesiliyor. Peki ya Süper Lig’e de sıçrarsa bu durum? Ki, zaten ufak ufak operasyonlar başlamış durumda. Ne diyelim, imza verenin vay haline...
Serdar’a haksızlık yapmıyor muyuz?
BENCE gayet bilinçli bir şekilde yapılan kaleci Volkan’ı yıpratma çalışmaları, Rüştü iyileşiyor haberleri yapılırken birine çok büyük haksızlık ettik ve ediyoruz; Serdar Kulbilge... Görev aldığı her maçta neredeyse sıfır hatayla oynayan, centilmenliği ve efendiliğiyle örnek bir genç sporcu olan Serdar, sanki Fenerbahçe’de kiralık oynuyormuş gibi pek dikkate alınmıyor. Serdar belki diğer ağabeyleri gibi basınla ve muhabirlerle iletişim kuramamış, hakkında güzel şeyler yazdıracak ilişkileri sağlayamamış. Ama Serdar’ın Fenerbahçe’nin ve Milli Takım’ın kalesini devralma ihtimalini kimse gözetmiyor. Çünkü, daha en başından ona bu şansı vermiyorlar. Ben, bu kaleci polemikleri yaşanırken Serdar’a yapılan haksızlığı kendi adıma özür dileyerek yazmak istedim.