BU yazı, akıllarınca Fenerbahçe'ye çalım atıp gidenler ya da "kariyer (!) yapacağım" diyerek vasat futbolcular kadrosuna dahil olanlar için...
Onlara bu soruyu sormak için bir süre beklemem gerekiyordu. Ama şimdi soruyorum: "Avrupa'da yıldız olacağım diyerek ayrıldığınız F.Bahçe bir Arap takımı mı?"
Yıllarca bu takımın parasını yiyip, bu takımda yıldız olup, sonra da Fenerbahçe’ye çalım atarak sözünü de özünü de yiyip gidenler...
Gittiğiniz yerden ses gelmiyor (!) Mutlu musunuz?
Onlardan ses seda çıkmaz elbette. Gidenleri ve şimdi ne yaptıklarını ben yazayım bari.
Rüştü Reçber
Beşiktaş’a gitti. Nasıl gittiğini yazmama gerek yok herhalde. Hadi olan oldu, başka büyük bir takıma gitti. Ya sonra?
Hazırlık maçlarında oynadı, Süper Lig ve Avrupa kupası maçlarında nerede? Sakat mı, formsuz mu? Ya da F.Bahçe'deki gibi başka bir nedenle mi oynatılmıyor. Bunu kimse bilmiyor.
Eskiden her hafta gazatelerde bir şekilde yer alırdı, şimdi o da kesildi.
Fenerbahçeliler "Allah Mario Berk’ten razı olsun" diyorlar... Ya Beşiktaşlılar? Onlar ne diyeceklerini bile bilmiyorlar.
Mehmet Yozgatlı
O da Rüştü abisi gibi Beşiktaş’a transfer oldu. Gitme nedenini şöyle açıklamıştı: "Oynamak istiyorum, Fenerbahçe’yle bir sorunum yok. Sadece yedek kalmayacağım bir takıma gitmek istiyorum. Çünkü, Beşiktaş hedeflerime daha yakın." Buraya kadar tamam. Hiç kimsenin bir itirazı olamaz elbette. Üstelik herhangi sözlü ya da yazılı bir anlaşma da yapmamış Rüştü abisi gibi. Tek yaptığı sözleşmesi bitene kadar sessiz kalması... Peki şimdi? Yozgatlı, Beşiktaş’ta gerçekten hedeflerine yaklaştı mı? Futbol kariyerini gerçekten tam istediği gibi sürdürebiliyor mu?
Yoksa;
Bir kulübeden çıkıp başka bir kulübeye mi girdi? Fenerbahçe’de yedek olmaktan, Beşiktaş’ta yedek olmaya terfi etmesi kariyeri açısından gerçekten daha mı iyi oldu?
Ümit Özat
Ne olursa olsun Ümit’in yeri Fenerbahçe camiasında başkadır. Ama...
Kaptan gözyaşlarıyla yaptığı basın toplantısında, kariyerim ve Avrupa’da başarı için gidiyorum dememiş miydi? "Neden Avrupa’dan gelen bir 1.lig takımına değil de, Daum’un 2. Ligdeki takımına gidiyorsun?" diye sorulduğunda, "Daum’la çok başarılı olacağıma inanıyorum" dememiş miydi? Ah Ümitciğim ah... Evet, Fenerbahçe’de Daum'la bir başarı yaşadınız. O başarıda Daum’un payı yok denecek kadar azdı ama sen o şaşalı şampiyonluğu Daum’un tek başına kazandığını düşündün değil mi? İşte FC Köln ve Daum, her şey ortada. Futbolunun son baharında Fenerbahçe’de değil de, Almanya’da 2. lig takımında futbol oynamana değdi mi bu kariyer arayışın?
Tuncay Şanlı
Tuncay da her Fenerbahçeli'nin kalbinde ayrı yeri olan bir futbolcu. Ama gel gör ki, Tuncay kimseyi dinlemedi. Hadi Arsenal, Liverpool, Manchester United tamam ama gittiği takım Avrupa kupalarında oynamayan, Premier Lig ile 2. lig ortasında kalmış, hiçbir uluslararası başarısı ve her şeyden önce vitrini olmayan bir takım. Bence bir futbolcu, kulübünden ayrılıp başka bir takıma gidiyorsa, gittiği o takım en az bıraktığı takım kadar büyük olmalı... Peki şimdi? Şimdi durum gittiği günden daha da kötü. Çünkü böylesine vasat takımda bir de yedek kaldı. Dil yok, sevdiği yemekler yok, özlediğinde gideceği 1 saat mesafedeki Adapazarı da yok... Dedim ya, gittiği takım çok büyük olur, o zaman bunların hepsini yaşamaya değer ama yazılışını bile beceremediğimiz bir takımda nasıl olur Tuncay’ın geleceği? Billahi üzülerek bilmiyorum.
RÜTÜNGK!
HİKAYE bu ya;
Diktatörlükle yönetilen bir ülkenin diktatör ruhlu bürokratları, örneğin TV'yi denetleyeni; arıyor bir canlı yayında "Bir daha bu şekilde konuşma haaaa" diyor!
Yani canlı yayında sansür uyguluyor. Ne de olsa diktatörlük var ya serde ve yönetimde...
Bu TV’leri ben yarattım durumu...
Kapatırım haaaaa (!) cümlesinin verdiği o büyük haz...
Tatmin olamayınca, evdekilere de hava atarak "Ben bu adamın konuşmasını beğenmedim, dur bir arayayım şu herifi de bi höyyyt diyeyim..."
Kimbilir o höyyyt deyişte yanında kimler var?
Büyüksün abi, kralsın abi, böylelerine de bu yakışır diyen cinsten...
Abi iyice havaya giriyor...
"Dur ben yarın da bi Seda'yı arayayım bizim hanım onun da bazı şeylerini beğenmiyo" gibilerinden bir gaza gelmişlik... Of beee... Güce bak abi.
Birileri milyonlarca lira harcayıp program yapacak, ama bizim abi beğenmezse höyyyt diye canlı yayında darbe yapacak... Ne diyelim, şahane bir iktidar egosunun beyaz ekrana düşüşü! Şimdi bu yukarıdaki hikayeye inanacak bir kişi yoktur bizim ülkemizde. Bu nedenle ben de kimsenin inanmasını beklemiyorum, ne de olsa bir hikaye işte... Allah'tan bizim ülkemizde böyle şeyler olmuyor. Mesela bizim ülkemizin RTÜK başkanı Allah muhafaza böyle biri olsa ne yapardık bilemiyorum... Şükretmek lazım...