ASLINDA dinlememe de gerek yoktu, çünkü hepiniz gibi ben de biliyordum ne söyleyeceğini...
Taptığı (!) şeyin uğruna neler yapabileceğini, 100 yıllık bir camiaya yaşattığı travmalardan sonra bile ekranlara bir şey olmamış gibi davranıp konuşabileceğini. Taptığı (!) şeyin uğruna yerle yeksan olabileceğini. Zaten biliyorduk. 15 yıldır İstiklal marşlarında dudaklarını oynatarak Hadise’ye bile taş çıkartıp, tek bir Türkçe kelime etmeyen ya da edemeyen bir adamın taptığı (!) şey uğruna milliyetini bile değiştirebileceğini. Denizli faciasından sonra Aziz Yıldırım’a ve Fenerbahçe’ye söylemediğini bırakmayan ve arkasına bakmadan kıyım kıyım kaçan, sonra da anlaşması olduğu halde Köln takımını yüzüstü bırakıp biraz daha fazla para için tekrar buralara koştuğunu... Zaten biliyorduk... “Benimle olmadı, Fenerbahçelilere daha fazla kabir azabı yaşatmayacağım” demeyeceğini zaten biliyorduk. “Görevimin başındayım” derken aslında “Paranın peşindeyim” dediğini hepimiz anlıyorduk... Hani bir zamanlar sizin oralarda bizler için söylenirdi ya sayın Dahi. DAUM RAUS!
ZAMANIDIR
TARAFTAR, yönetim, muhalefet... Daum için birleşme zamanıdır. Bu hataya nasıl düşüldüğünden çok ‘bu durumu birlikte nasıl aşarız’ın çözümünü bulma zamanıdır. Bir forma fazla mı alırız, aramızda para mı toplarız, yönetimde Daum’a onay verenler ceplerinden para mı koyarlar bilmem ama artık ebediyen kurtulma vakti gelmiştir Dahi’den.
F.Bahçe’nin Aykut’tan başka dostu yok...
HAFTALAR geçti geçiyor ama hala hiç kimse bu takımın başında kimin olacağını bilmiyor. Daum’la denendi ve tekrar görüldü; Alman hoca, hiçbir zaman kritik virajların başarılı adamı olamadı. Kariyerinde yaşadığı bütün çıkışlar orta sıra takımlarını daha yukarı çıkartmasıyla gerçekleşti. Ama büyük takımların ‘büyük anları’nda hiçbir zaman var olamadı Daum. Dikkat edin, bütün yıl Daum’dan çok Aykut konuşuldu. Daum’un yok etme çabalarına ve iftira dolu demeçlerine rağmen kulübü için sessizliğini bozmayan beyefendiliğinden ve karakterinden ödün vermeyen kocaman bir Aykut... Görev olarak daha arka planda olmasına rağmen insanlar, camia ve taraftarlar hep Aykut’tan bir şeyler bekliyordu çünkü. Ve eminim şu an bir taraftar anketi yapılıp “Capello mu, Aykut mu?” diye sorulsa oylar Aykut Kocaman’ın lehine çıkacaktır. Çünkü herkes sahada o formanın değerini bilen, kenarda uyuklamayan, suçu kendinden başkalarına atmayan ve yenilse bile dik durabilen birini istiyor. Çünkü herkes, özellikle kupa ve ligdeki iki ‘son maç travmalarından’ sonra anladı ki, gereken teknik direktör profili ‘güvenilir, dürüst ve camiadan biri’ olmalı. Hele bir de Aykut’un 96’daki Trabzon maçından sonra yeşil sahaya koyduğu o kocaman yüreğini düşünürsek şu an Fenerbahçe için ondan iyisi gerçekten yok. Çünkü artık saha kenarında her Fenerbahçeli’nin dilini ve duygularını bilen, en az onlar kadar sevinip onlar kadar üzülebilecek biri durmalı... “Yabancı” insanlar değil... Çünkü bu yıl iyice anlaşıldı ki, Fenerbahçeli’nin Fenerbahçeli’den başka dostu da yok...