Tamam bu sezon dile kolay 60 resmi müsabaka yaptı Fenerbahçeliler ama, hakem düdüğü çalmadan havlu atmak da olmaz elbet... Daha iki gün önce UEFA’da final oynamayı hayal ederken, dönüp İBB’ye yenilmek hiç bir denkleme uymuyor. Üstelik küme düşmemek için çırpınan, haftalardır hiç bir takımı yenememiş bir rakibe kaybetmek, Fenerbahçe’ye hiç yakışmadı. Kaldı ki haftaya Galatasaray derbisi ve sonraki hafta da bir başka kümede kalma mücadelesi veren Karabük’le maçlar var. Yani ve Fenerbahçe’nin ikinci olup Şampiyonlar Ligi’nde ön eleme oynama şansı da resmen tehlikede... Buna rağmen Fenerbahçe zayıf ve eksik rakibine karşı, korkarak oynadı ve hakettiği bir malubiyet aldı. Hadi hayırlısı...
TOP 5
İki gün önce UEFA da final düşleyen takımın, ligin dibindeki takıma yenilmesi.
Baroni’nin sarı kart görerek Galatasaray maçında oynayamayacak olması.
Fenerbahçe’nin sanki UEFA finali oynarcasına defansif ve korkak futbol anlayışı.
Fenerbahçeli futbolcuların tel tel dökülüşü.
Galatasaray’ın şampiyonluğunu ilan etmesi.
MAÇIN ÜÇ ADAMI
Ayrıca Selçuk’un bileği ezilse de, Gökhan’ın çenesi kırılsa da maçın hakemleri de adaletli bir maç yönetmiştir. Fenerbahçe’nin en ihtiyacı olduğu zamanda en önemli oyuncularının oynayamayışı kaderin bir cilvesi olsa da, daha geçen sene şikeyle karalanan koca Fenerbahçe’nin finale bu kadar yaklaşması da kaderin bir cilvesidir. Yediğimiz o basit goller yıllarca ‘Oofffff’ diyeceğimiz hatalar olsa da teşekkürler Fenerbahçe....
BU SİSTEMLE...
FENERBAHÇE bütün sezon boyunca aynı oyun oynadı. Oyunu hep geride kabul etti, ileride rakibe basmadı. Bunu yaparken de bu sisteme uygun oyuncularla oynadı. Lizbon’da da aynı şey oldu, tıpkı Kadıköy’deki gibi. Fenerbahçe önde basmayı sevmiyor, daha doğrusu sanırım Aykut Hoca bunu istemiyor... İleri de çoğalmak, ya da kontra atak bu yüzden Fenerbahçe’ye uzak şeyler... Buna rağmen eldeki kadroyla ellerinden gelenin en iyisini yapmak için çırpınmadılar desek yalan olur. Bazen çok eleştirdiğimiz, sıkıldığımız futbol anlayışı, biz ne dersek diyelim buraya kadar geldi. Ama buraya kadar Ötesi yok...
TOP 5
1- Buraya kadar gelen Fenerbahçeliler.
2- Dick Kuyt’ın memleket aşkıyla attığı penaltıya rağmen göz göre göre giden tur.
3- Lizbon sokaklarını Kadıköy’e çeviren Fenerbahçeliler.
Kesmiş kesmesine de... Ya Galatasaray yenilseydi? Gaziantep’teki maçın ilk yarısı 0-0 bitince Fenerbahçelilere bir umut doğmuştu ancak aklı Lizbon’da olan Aykut Hoca öyle bir kadroyla çıktı ki sanki ‘yenilsek de olur’ havası vardı.
İşte o kadro 1-0 geriye düşünce, Aykut Hoca riske atmadığı bazı oyuncularını kulübeden çıkarmak zorunda kaldı. Ve elbette farketti... Oyuna giren Sow ve Kuyt işbirliği golü getirdi. Fakat yine de tüm oyuncuların; hatta tüm taraftarların aklı hâlâ Lizbon’daydı... Fenerbahçe artık ligde formalite maçları yapacak, ağırlığını Avrupa ve Türkiye kupasına verecek. Umarım tüm bu düşünceler gerçekleşir ve Fenerbahçe ve Türk futbolu uzun zamandır yaşayamadığı bir sevinç yaşar...
TOP 5
1-Aklı Lizbon’da, kulakları Gaziantep’te olan Aykut Hoca ve öğrencileri.
2-Oyuna sonradan giren Sow ve Kuyt’ın kazandırdığı gol.
3-Oynadığı 15 dakika içinde bir sarı kart görüp bir çok pas kaybı ve gereksiz faul yapan Caner Erkin.
4-Takımlarını Lizbon’a uğurlamak için gelen büyük Fenerbahçe taraftarı.
Kocaman inanmış, Fenerbahçeliler için sadece bir maç kaldı. Hani dedikleri kadar varmış diyeceğim ama o kadar da değilmiş Benfica... Biz bu takımı daha İstanbul’da havada karada elermişiz... Ama O penaltı, ikinci yarının başında girmeyen o toplar... Tüh ki ne tüh... O kırmızılıların tozunu attıracaktık ki, direkler çıkıverdi karşımıza...
Ama bu kez o direkler umudumuz oldu. Bu takımın bizden bir fazlası yok, hatta büyük bir eksiği var; Taraftarı... böylesine önemli bir müsabakayı hak ettiklerinin altında tamamladı Fenerbahçeli futbolcular... İş Benfica’ya kaldı... Ki gördük bu takımı eler bizimkiler...
Avantaj tamamen bizde
FAKAT, O girmek istemeyen top, öyle bir girdi ki kırmızılıların kalesine, hakemler bile rahatladı (!) ve golü verdi. Hani Aykut Kocaman demişti ya; ‘Turu geçmek için her şeyi yapacağız’ diye, yaptılar... Allah şahidimiz, Fenerbahçe turu ne kadar istediğini ve hak ettiğini açıkça gösterdi ilk maçta... Bu skor, Fenerbahçemizi tura taşıyacak kadar avantajlı bir skor, yeter ki adaletsizlik olmasın...
Top 5
1. Büyük Fenerbahçe taraftarının Benfica’yı şaşkınlığa uğratan içtenliği...
2. UEFA’nın tecrübelisi ve favorisi Benfica’yı şaşırtan Fenerbahçe...
Cenaze namazını kılana kadar inanamamıştım gidebileceğine, mekanın cennet olsun yakışıklı ağabeyim, seni hiç unutmayacağız... Acar ailesinin ve Türk milletinin başı sağ olsun...
F.Bahçe hem Serkan Abimizi uğurladı, hem de şampiyonluğu... Yazık ki ne yazık! Siz bu musunuz Fenerbahçeli futbolcular, böyle mi uğurladınız Serkan Abimizi? Bu mücadeleyle mi, bu kurguyla mı Ankara’dan dönecektiniz? Serkan Ağabeyimizi de üzdünüz tüm F.Bahçelileri de...
Yakışmayan diyorum ama F.Bahçe iyi oynamaya çalıştı. G.Birliği iki kere geldi iki gol attı. İki golde de defans hatası vardı... Fenerbahçe’nin bastırdığı anlarda da beceriksiz hücumcular ortaya çıktı. Bir de Webo... Fenerbahçe’ye zararı oldu Webo’nun... Kuyt’ı izlerken de yıllarca Liverpool’da nasıl oynadığını anlamıyorum. Bir de bu formaya tutuluyorum, çubuklunun gazabı mı acaba? Gençler neyin peşinde ki böyle oynuyor da, şampiyonluk kovalayan bir takım böyle oynamıyor... Başkanları Cavcav’ın Galatasaraylı olması onları kamçıladıysa bile, oynayamayan Fenerbahçeliler suçlu. Sonuçta Fenerbahçe’ye hiç yakışmayan, Serkan Ağabey’in ardından onları üzen ikinci darbe oldu bu yenilgi.
TOP 5
1-Yerden kalkmayan gençler, onlara ses etmeyen Abitoğlu.
2-Serkan Acar’ı da şampiyonluğu da uğurlayan F.Bahçeliler.
3-Üstün transfer Pierre Webo’nun resitali!
Öyle de oldu... Örneğin kaleci Serkan Kırıntılı, Orhan Şam, Krasiç, Stoch, Serdar Kesimal ve nispeten Selçuk ile Semih... Neredeyse oyuncuların tamamı çok az forma giyinmiş futbolcular. Fakat buna rağmen üç kulvarı da bırakmaya niyeti olmayan Aykut hoca ve öğrencileri Fenerbahçe’yi bir şekilde taşımayı başarıyorlar.
Mahcup olmadılar
Diğer bir taraftan da bu oyuncuların bu sorumluluğu taşıyıp taşıyamayacaklarının sınavıydı bu maç. Ayrıca “O niye oynatılmıyor, bu niye kadroda yok” diyerek Aykut Kocaman’ı eleştirenlerin de ağızlarını kapamak zorunda kaldıkları bir gün oldu Eskişehir’de. Bu kadro zaman zaman zorlansa da, uyum sağlamakta zorluk çekseler de yine de iyi mücadele ettiler ve avantajlı skoru alarak, Aykut hocaya mahcup olmadılar. Kaldı ki, zengin kadro kullanıldığında zengin olur, her kalabalık kulübe kadro zengiliği değildir.
TOP 5
1-Neredeyse ilk kez bir arada gördüğümüz F..Bahçe onbiri.
2-Soğuktan az çalan Eskişehir Orkestrası.
3-Skor avantajıyla Kadıköy’e dönen Fenerbahçe.
Volkan dışında oyuna katkısı olan bir futbolcu yoktu sahada... Yorgunluk ya da yoğun maç temposu gibi mazeretler açıkçası beni pek kesmiyor. Çünkü çıta yükseldi, Fenerbahçe isteyince neler yapabileceğini gösterdi. İkinci yarıda kesin değişlik olur diye düşünürken, gol geldi... O gol, sanırım Aykut Hoca’ya da oyuncu değişikliği konusunda rötar yaptırdı. Ama golden sonra da Fenerbahçe istediği oyunu oynayamadı. Webo’nun Sow’suz, ortasahanın Emre’siz olamadığını gördük. Ama işini çok iyi yapan bir güç vardı Kadıköy’de: Fenerbahçe taraftarı! İnanmış, inandırmışlardı. Öyle şarkılar söylediler, öyle tezahürat yaptılar. Hani derler ya ölüyü bile diriltir diye. İşte öyleydi Fenerbahçe’nin taraftarı... Kadıköy, büyük taraftar, Volkan Demirel, kötü futbol ve ama üç puan. Daha ne olsun ki...
TOP 5
1-Salih’in oynamasını çok isteyen taraftara rağmen antrenör takımı Fenerbahçe.
2-Üstüne koya koya devam eden Volkan Demirel.
3-Tarifsız Fenerbahçe taraftarı.
4-Ortasahanın ilk kez bu kadar kötü olduğu maç.
5-22 şişe serumla oynayan Mehmet Topal
MAÇIN ÜÇ ADAMI
Sahada 11 sarı laci futbolcu,
Saha kenarında Aykut hoca ve öğrencileri,
Son düdük ve sevinç yumağı...
Helal olsun size...! Onca travmayı, hastalığı bir kenara koyup buralara geldiğiniz için. Bizlere milletçe yaşattığınız bu büyük gurur için binlerce kez teşekkürler...
Maça gelince; Avrupa’nın en iyi dört takımı arasına girmek için yapılan bu mücadele, her ne kadar beklendiği gibi kısır, futbol estetiğinden yoksun olsa da kabulümüzdür. Hedef tur atlamak olunca, ne oyunun sıkıcılığı ne de bireysel hatalar o kadar göze batmıyor. Fakat yine de bu karşılaşma; Kuyt’ın şimdiye kadar gösterdiği en kötü performans, Webo’nun hiç bir katkısının olmadığı (gol pasını saymıyorum) maç olarak tarihi geçse de, tüm oyuncuları ve teknik ekibi alkışlamak boynumuzun borcu...
Yediği gole kadar ve golden sonra bocalayan Fenerbahçe, Aykut hocanın oyuncu değişikliğinden sonra renklenmeye başlayınca bu kez Lazio bocalamaya başladı. Ve golde o dakikalarla geldi. O gol tur demekti ve Caner gol dedi...
TOP 5
1-Roma’da Lazio’yu yakan Fenerbahçeliler.