Henüz hazır görünmeyen Konyaspor’a karşı Fenerbahçe’nin bariz üstünlüğüyle gecen bir ilk yarı izledik. Skor da 2-0 olunca Fenerbahçe’nin çok rahat kazanacağını düşündük.
Fakat Konyaspor ikinci yarıda Fenerbahçe’yi bir hayli zorladığında, bir de penaltı kurtaran Mert de, Fenerbahçe’yi kurtaramadı. Ve ikinci yarıda tel tel dökülmeye başlayan Fenerbahçe’ye Mert de katılmak zorunda kaldı. Konyaspor gibi mütevazı bir kadroyla Süper Lig’de mücadele eden bir takıma karşı, Fenerbahçe gibi bir takımın ezilmesi ilk haftanın fiyaskosudur. 2-0’dan 3-2 galibiyeti yakalayan Konyaspor’u kutlarken, önemli bir fiyaskoya imza atan Ersun Hoca ve Fenerbahçe’sine söyleyecek söz bulamıyorum.
TOP 5
1-Emenike’nin nihayet Fenerbahçe formasıyla resmi bir maç oynaması...
2-Konya’ya takımlarını desteklemeye giden Fenerbahçeliler...
3-Mert Günok’un müthiş penaltı kurtarışı...
4-Emre Belözoğlu’nun, ‘El Rabia Mısırlı Müslüman Kardeşleri destek işareti’ gibi algılanan gol sevinci...
Nerdeee... Fenerbahçe’ye gelen hocalara biri iğne mi yapıyor acaba ki sürekli temkinli; hatta korkak futbol oynatılıyor.
LİGDE DE BÖYLE OLURSA...
Fenerbahçe, her ne kadar da önemli eksiklerle sahaya çıktıysa da yine de bu kadar sahasına çekilen, atak yapmaya neredeyse korkan bir takım beklemiyordum doğrusu. Böyle bir tabloda da doğal olarak Fenerbahçe kalecisi Mert sahneye çıktı ve harika kurtarışlarıyla, takımını kurtardı. Genel olarak bakarsak, o bildiğimiz Fenebahçe, Galatasaray maçlarının atmosferinden de eser yoktu... Umarım bu durum ligde de böyle olmaz.
MELO DA OYUNDAN ATILMALIYDI
Bir parantez de hakemlere: Ne yazık ki hiç de hazır görünmüyorlar. Bülent Yıldırım’ın özellikle Melo’nun Alper’e yaptığı sarı kartlık hareketi çalmayarak, ikinci sarı karttan atılmasını es geçmesi hiç adil değildi. Maçın hakkı Galatasaray’ın olsa da 10 kişi direnen Fenerbahçeli futbolcuları da mücadelerinden dolayı kutlamak gerek. Fakat Gökhan Gönül’ün yokluğunda, Galatasaray’ın da tıpkı Salzburg gibi ataklarının çoğunu M.Topuz’un bölgesinden yapması ve golü de oradan bulması dikkat çekti.
TOP5
1-Alkışlık, Süper Kupa organizasyonu.
Ne güzel adamdın sen Selçuk Ağabey, ne içten ve samimi bir Fenerliydin... Senin gollerini izleme şerefini yaşamış olmanın kıymetini bilsem de, bu ansızın ve erken gidişin hepimizi çok fena yaraladı. Mekanın cennetin olsun, nurlar içinde yat...
REDBULL’UN ENERJİSİ YETMEDİ
HANİ derler ya; “Dakka bir gol bir...” İşte o hesap. Maçın Polonyalı hakemi 3. dakikada Bruno Alves’e yapılan faulü vermek yerine, golü verdi...! Aynı hakem gözünün önünde Salzburg’lu oyuncunun topu elle düzeltmesine de seyirci(!) kaldı ve bariz penaltıyı vermedi. Fakat bütün bunlara rağmen Fenerbahçe öyle bir oynadı ki hakemi de yendi desek yeridir... Ersun Hoca’nın geçen haftanın aksine, bu hafta takımı farklı hazırladığı ve çalıştırdığı da gözden kaçmadı.
ALEX GİBİAYRICA Baroni’nin Alexvari performansı gerçekten alkışlıktı. Fenerbahçe’nin en iyileri: Baroni, Sow, Volkan, Mehmet Yopal, Meireles ve Kuyt’dı. En kötüsü de Mehmet Topuz’du. Salzburg Topuz’un durumunun farkına varmış olacak ki, neredeyse bütün ataklarını Fenerbahçe’nin sağından yaptı ve tehlike yarattı. Fakat Redbull Salzburg’un enerjisi Fenerbahçe’yi elemek için yetmedi.
TOP5 1Fenerbahçe’nin attığı her golde, Selçuk Yula’nın isminin anons edilmesi.
İşte o F.Bahçe; Ersun Yanal yönetiminde, yeni transferleriyle ilk resmi maçını oynadı. Elbette bu kadar kısa bir süre içinde büyük bir değişiklik beklemek hata olur. Ancak geçen yılın oturmuş takımının ruhu gitmiş sanki... Eleme maçı olarak bakarsak, normal şartlarda Fenerbahçe’nin rahatça geçebileceği bir tur. Özellikle ikinci yarıda Baroni ve Sow’un oyuna girmesi F.Bahçe’yi kendine getirdi. Kadıköy’de de F.Bahçe turu geçecektir. Takıma dünkü maç üzerinden bir analiz yapmak gerekirse;
Volkan: Şu anda takımın en iyisi. Güven verdi, yüzde yüzlük gol pozisyonlarını inanılmaz refleksleriyle uzaklaştırdı.
Mehmet Topuz: Geçen yıl bıraktığımız yerde, hala hazır değil. Kaptırdığı toplar kalemizde gol tehlikesi yarattı. Forma şansı bulması mucize...
Yobo: Henüz hazır değil, sanki aklı başka bir yerde gibi oynuyor. Form tutarsa, Bruno’yla birlikte defansın değişmezi olur...
Bruno Alves: Hızla adapte oluyor. Kesinlikle iyi bir transfer. Fenerbahçe’nin zaafının olduğu bölge için çok iyi bir seçim.
Kadlec: Henüz kapalı kutu. Ne iyi ne kötü, ne etliye ne sütlüye karışıyor. Basit oynuyor... Hasan Ali biraz zorlarsa formayı alır.
Meireles: Geçen yıldan daha iyi başladı. Bu sene çok daha iyi olacak gibi bir izlenim veriyor.
Buz gibi Manchester havasını soluduğumda bir gün sonra hissedeceğim o müthiş duygudan henüz habersizdim. Blackburn Rovers stadı Ewood Park’a geldiğimizde kulübün ileri gelenleri ve çalışanları Tugay’ı görünce inanılmaz bir sevgi tezahüratı başladı. Stadın VIP girişindeki resepsiyonun arkasında kulübe hizmet eden yerli ve yabancı oyuncuların isimleri altın harflerle dev bir ağaç panoya yazılmıştı. Tugay Hoca futbolu bıraktığında, stadı dolduran Blackburn taraftarının tamamının Tugay maskeleriyle yaptığı sürpriz ve jesti televizyonlarda görmüştüm. O nedenle Tugay’a olan sevgilerinden haberdardım.
ALTIN HARFLERLE YAZILMIŞ İSİMLER
STADA girdiğimiz andan itibaren bir yandan da Tugay Hoca’nın mimiklerini takip ediyordum. Çok duygulandığı her halinden belli oluyordu. Soyunma odasına girdiğimizde henüz diğer efsaneler gelmemişti... Her bir futbolcunun formaları, yan yana dizilmiş ve özenle hazırlanmıştı. Fakat Tugay Hoca’yı şaşırtan ve duygulandıran bir şey oldu. Kaptanlık bandını Tugay Hoca’nın 5 numaralı formasının üzerine koymuşlardı. Derken imza faslı başladı. Kaptan Hiç yorulmadan yüzlerce formayı imzalarken, ben de duvarlarda ki fotoğraflara daldım. Bir çoğu Tugay fotoğrafıydı. “Kaldırmamışlar” dedi Tugay, mutlu bir ifadeyle... Ve diğer efsane futbolcular da teker teker gelmeye başladılar...
KAPTANLIK BANDI
SOYUNMA odasının bir köşesinde oturup uzun zamandır birbirlerini görmeyen efsaneleri izlemeye başladım. Diğer oyuncuların da benim de ilgi odağım Tugay’dı. Colin Hendry, Kevin Gallagher, Jeff Kenna, Craig Short, Tim Sherwood, Mark Atkins, Craig Hignett, David Dunn, K. Gillespie, Newell, Anderson... Hasret giderme faslı devam ederken, Tugay elindeki kaptanlık bandını Colin Hendry’e verdi. Çok şaşırmıştım... Colin ‘Neden’ diye sordu, Tugay da sen benden daha eski bir efsanesin dedi ve bandı Hendry’nin takmasını istedi. Maçın başlamasına az bir süre kala ben çıkış tünelinin başında fotoğraf çekmek için yerimi almıştım. Büyük bir tezaruhatla efsaneler sahaya çıktılar. Fakat henüz Tugay görünmüyordu. Derken bir iki dakika sonra Tugay sahaya çıktı ve yaşadığım en büyük gugur dolu anlardan birine şahit olmaya başladım.
GÖĞSÜM KABARDI
Şimdi ise biten bir sezonun ardından bir “Oh” çekiyorum çaktırmadan. Çünkü; Sezon bitti ama, içimizde ki futbol sevgisini de aldı götürdü. Futboldan başka her şeye şahit olduk, cinayete bile...
Dış bir güç ülkeyi karıştırmak için “sağ sol” çatışmasından sonra bu operasyonu yaptı deseler vallahi yakışır, yakıştırılır... Sezon bitti de çalkantısı bitmedi bu arada. Hatta yenilerine gebe... Futbolcular, taraftarlar ve halk gerim gerim gerildiler.
Karabük’e gelirken Fenerbahçe de ligi kafasında bitirmiş belli ki. Çarşambayı bekliyorlar beklemesine de, galibiyetle bitirmek yakışırdı Fener’e. Neyse bitti ya geçmiş olsun herkese. Düşen takımlara ve camialarına geçmiş olsun, Şampiyonluk Galatasaray’a hayırlı olsun, Hayatını kaybeden Burak Yıldırım’ın Ailesinin de başı sağ olsun...
TOP5
İsteyen tarafın hakederek kazandığı maç.
Ligin son maçında ilk kez stoper oynayan Orhan Şam.
Galatasaray, kadro yapısı itibariyle kağıt üzerinde daha ofansif görünse de saha da çok etkisizdi. Maçın hakemi Cüneyt Çakır ise olası bir Avrupa finali provasında iyi değildi. Taraftar performansı ve stat ambiyansına da bir parantez açmak lazım; Tek kelimeyle harikaydı. Maç içinde zaman zaman yaşanan Emre-Melo gerginliği dışında önemli bir hır gür olmaz derken 90+ daki olaylar üzücüydü.
İkinci yarıda 65. Dakikadan sonra yaşanan Emre ve Meireles sakatlığı Fenerbahçe’nin kendi sahasına kapanmasına neden oldu.
EN İYİ İKİLİ ÇIKTI
Fenerbahçe’nin orta sahada top tutan en iyi iki adamın oyundan çıkmak zorunda kalması Galatasarayı da iştahlandırdı. Fakat buna rağmen Fenerbahçe’nin son dakikalarda yakaladığı iki önemli pozisyonu Muslera inanılmaz bir refleksle bertaraf etti. Maç öncesi Fenerbahçe Galatasaray’ı alkışlayacak mı sorularının cevabı da netti; Fenerbahçe ezeli rakibini alkışlamadı ama yenerek uğurladı.
TOP 5
1- Kadıköy’deki muhteşem derbi atmosferi.
2- Galatasaray’a iki gol atan Pierre Webo.
Art arda geldiklerinde ise ‘Kreşendo-de’kreşendo’; bir müzik eserinde enstrümanların coşması, heyecanın doruk noktaya ulaşması ve ardından ani bir düşüşü betimliyorlar. Tıpkı Fenerbahçe gibi... Bundan iki hafta önce coşarak çıkışa geçen, üç kulvarda birden iddialı bir konum yakalayan ama hemen ardından hızla düşüşe geçen bir Fenerbahçe...
FENER’İN TADI KAÇTI
LİG ve Avrupa derken art arda gelen düşüş, Fenerbahçe’nin de Fenerbahçelilerin de tadını kaçırdı. Eskişehirspor maçını rahat geçerek, Kadıköy’de tur atlar diye düşünülen Fenerbahçe öyle zor anlar yaşadı ki, yorgunluk ve moral bozukluğu futbolcuların içine işlemiş gibiydi...
İstanbul BŞB mağlubiyetiyle Şampiyonlar Ligi’ne katılma şansını riske atan Fenerbahçe’nin, Eskişehirspor’a da 120 dakikada üstünlük sağlayamaması gerçekten çok düşündürücü bir düşüş...
TOP 5
1-Bir yarı final karşılaşması olduğu halde ilk kez bu kadar boş gördüğümüz F.Bahçe stadı...
2-Zaten çok yorgun olan Fenerbahçeli oyuncuların bir de uzatma oynamak zorunda kalması...