Sürdürülebilir büyümeye geçiş (4)

FİYAT istikrarına giden yolda en büyük sorunlardan biri, düşük kur-yüksek faiz yanında, büyüme ile enflasyonun düşmesi konusunda ters bir ilişkinin olmasıdır.

Fiyat istikrarını hedefleyen bir ekonomi politikası sepeti bazı dönemlerde ekonomik büyümeden feragat etmek zorundadır.

Türkiye'nin özel durumunda bu gerçek daha açıkça görünmektedir. Bankacılık sistemi çok ağır bir yara almıştır. Mevduatın krediye dönüşmesi mekanizması harap olmuştur. Büyümenin motoru hálá devletin finansman açıkları olarak görülmektedir. Özel sektör ekonomik büyümede şimdilik kendinden beklenen rolü üstlenecek bir durumda değildir.

EKONOMİNİN MOTORU

Fiyat istikrarı içinde sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi gerçekleştirecek mekanizma özel sektörün üretim ve talebinin artmasıdır
. Sürdürülebilir bir istikrar ortamında ekonominin motoru özel sektör olacaktır. Bu gerçekten kaçamayız. Bunun gerçekleşmesi için gerekli ortam, bankacılık sektörünün yeniden yapılanmasının yanında, özel sektör şirketlerinin de yeniden yapılanmasıyla oluşturabilecektir.

Özel sektör şirketleri yeniden yapılanmak zorundadır. Bir milyar lira sermaye ile 10 trilyon lira ciro gösterip aslında 50 trilyon lira ciro yapmakla güvenilir bir muhasebe standardı ve şeffaflık oluşturmak mümkün değildir. Banka-şirket ilişkisinde, bankalar şeffaf olurken, kárlardan alınan temettüler dışında, şirketlerinin kasasının şirket sahiplerinin cebine çalışması bir arada yürüyemez. Kayıt dışındaki şirketlerle kayıt içindeki bankacılık sektörünün yeni ortamda yan yana yaşayabilmesi mümkün değildir. Bu iki kesim beraber yaşayamadıklarında, sağlıklı bir ekonomik büyümeden söz edemeyiz.

İçinde yaşadığımız ortamda, sağlıklı, ekonomik büyümeye katkı yapacak bir mevduat-kredi mekanizması kurulamaz. Bankaların yeni ortamda uymak zorunda olduğu kurallar böyle bir ilişkinin sürdürülemez olduğunu daha da garanti etmektedir. Eski alışkanlıklarla yeni ortamda sağlıklı bir finans piyasası oluşturmak mümkün değildir.

Bu süreç uzun sürebilecektir. Sürenin kısaltılması devletin kendini toparlamasıyla, gündemdeki yapısal reformları zaman kaybetmeden devreye sokup uygulamasıyla mümkün olabilir. Özel sektör şirketleri, fiyat istikrarına yönelik inançları güçlendikçe, eski alışkanlıklarla iş yapabilmelerinin olanaksız olduğuna da daha çabuk ikna olacaklardır.

Aksi takdirde, özel sektörden sürdürülebilir bir ekonomik büyümeye anlamlı bir katkı beklemek çok gerçekçi değildir. Özel sektör görevini aksattığında, fiyat istikrarına yönelik olarak uygulanacak kamu finansman politikaları toplam talebi olumsuz etkileyeceğinden, ekonomik büyümenin de sürekliliğini tehdit edecektir. Ekonomik büyümeyi hedefleyen bir kamu finansman politikası ise fiyat istikrarını tehdit edecektir.

İSTEKSİZLİK

Bu çeşit ikilemlerin çözümlenmesi topyekun yapısal reformların zaman kaybetmeden yapılmasıyla gerçekleştirilecektir. Hem özel sektörde, hem de devlette bu yönde belirli bir isteksizlik vardır. İsteksizliğin nedenleri bilinse de, ileri bakan bir yaklaşımla nerelere gidilebileceği, isteksizlikle sürüncemede bırakılan yapısal reformlar dolayısıyla oluşacak ekonomik dengelerin bizleri ne kadar zora sokabileceği iyi hesaplanmalıdır.

Bu konuda, Türkiye'ye önemli boyutlarda finansman sağlayan uluslararası kuruluşlara da önemli görevler düşmektedir.

Devam edeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları