ÜÇ aydır cari işlemler açığı finansmanında yapısal bir değişimden söz ediyorum.
Gelişmiş ülke ekonomilerinde geçen yılın ağustos ayında çıkan çalkantılardan bu yana Türkiye ekonomisinin dış finansman yapısı değişti.
Doğrudan yabancı yatırımlar azaldı. Yabancı yatırımcılar hisse senedi ve bono piyasalarından çıkma eğilimine girdiler. Cari işlemler açığını finanse etme yükü banka ve şirketlerin dış borçlanmalarına bindi. Eskiye göre, daha fazla borçlanarak dış açıklarımızı finanse etmek zorunda kalıyoruz.
Tabloda gelişmiş ülkelerde başlayan krizle beraber ağustos 2007-mayıs 2008 arasındaki toplam ödemeler dengesi verilerinin bir özeti ile bir önceki yılın aynı dönemi (ağustos 2006-mayıs 2007) karşılaştırılıyor. Tablonun ikinci bölümünde ise aynı veriler 2008 ve 2007 yıllarının ilk beş ayı için karşılaştırılıyor.
DIŞ BORÇLANMA
Cari işlemler açığı son on ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37.5 büyüdüğü halde, toplam net finansman mutlak olarak değişmedi. Aynı şekilde, yılın ilk beş ayında cari işlemler açığı geçen yılın ilk beş ayına göre yüzde 33.3 kadar arttığı halde, toplam net dış finansman mutlak olarak yaklaşık aynı kaldı.
Son on ayda doğrudan yabancı yatırımlar bir önceki on aya göre 7.5 milyar dolar azaldı. Azalışın 5 milyar doları son beş ayda gerçekleşti. Yani, doğrudan yabancı sermaye girişlerindeki azalmada bir hızlanma gözleniyor.
Son on ayda yabancı yatırımcılar net 8.9 milyar dolar tutarında bono ve hisse senetleri piyasalarından çıktılar. Paranın bir kısmını ülkelerine geri götürdüler, bir kısmını ise Türkiye’de mevduat olarak tutarak bize borç vermiş oldular. Yılın ilk beş ayında ise bono ve hisse senedi piyasasından 1.1 milyar dolar çıktı.Çıkış yavaşlamış görünüyor.
Artan cari işlemler açığının finansmanının neredeyse tümü bankaların (yabancıların mevduatı dahil) ve şirketlerin dış borçlanmaları işle finanse ediliyor. Son on ayda bu kalemdeki net giriş yaklaşık on kat arttı. Yılın ilk beş ayında da geçen yılın aynı dönemine göre bu kalemden girişler 1.9 milyar dolardan 14.7 milyar dolara geldi.
REZERVLER
En ilginç gelişmelerden biri resmi rezervlerdeki değişimler oldu. Son on ayda resmi rezervler yaklaşık 2.5 milyar dolar azalmış görünüyor. İlk beş aydaki rezerv azalışı da 4 milyar dolara dayandı. Bu rakamların içinde IMF’den gerçekleştirilen net borçlanmalar da var. Dolayısıyla, tam bir fikir vermiyor. Merkez Bankası’nın döviz varlıkları olarak baktığımızda, son on ayda Merkez Bankası’nın döviz varlıkları 920 milyon dolar azalırken, yılın ilk beş ayındaki azalış 1.1 milyar dolara yaklaşmış görünüyor.
Merkez Bankası rezervlerinin azaldığı bir ortamda, azalışın nedeni ne olursa olsun, cari işlemler açığını bu boyutlarda sürdürebilmek olanaksızdır. Bu eğilimler devam ettiği takdirde, Türkiye ekonomisi çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabilecektir.
Kısa vadede çözüm, cari işlemler açığının önlenemez yükselişini durdurmaktan geçiyor. Yani, ekonomik büyüme bir süre kaçınılmaz olarak aksayabilecektir. Geçici çözüm kamu sektörünün dış borçlanmasını artırmak ve Merkez Bankası’nda tutulan yerleşik olmayanların mevduatlarındaki azalmanın önüne geçmek olabilir. Bu çözümler de çok sevimli sayılmazlar.