TÜRKİYE özelleştirme kavramını dünyada tartıştıran ilk ülkelerden biridir. Yap-İşlet-Devret gibi kavramları da geliştiren ülkelerden biri biziz. Diğer ülkeler topu alıp kaçtılar. Bizler hala olup biteni seyrediyoruz.
Diğer ülkeler özelleştirmeyi bir hayat görüşü olarak benimsediler. Onlar için önemli olan üretimde verimlilik ve devletin ekonomiden çekilmesiydi. Dolayısıyla, devletin elinde olan malların değeri değil, devletin elinden çıkması o ülkeler için önemliydi.
İHALE YÖNTEMİ
Bizler aslında devletin elinde olan malları satmak istemiyoruz. Aksine, devlet işletmeciliği ile istihdam, ucuz üretim(!) gibi bir takım avantajlar yarattığımızı düşünüyoruz. Bizim istediğimiz Aria tipi özelleştirmedir. Bir kağıt parçası karşılığında milyarlarca dolar gelir elde etmek istiyoruz.
Bir malın el değiştirmeden fiyatı yoktur. Malın üzerine bir fiyat etiketi kondu diye, fiyat, etikette yazan fiyat değildir. Fiyat, alıcının ödemeye razı olduğu, satıcının da satmaya razı olduğu fiyattır. Hayaller kurarak elinizdeki malın fiyatını tespit edemezsiniz.
Bundan 15 yıl önce en küçük telefon şirketleri bile 10 milyar dolar civarında alıcı buluyordu. Şimdi aynı şirketlerin piyasa değerleri 2-3 milyar dolara düştü. İşte, piyasa budur. Dünkü fiyat bugün geçerli olmayabilir.
Türkiye'de, eğer başlayacaksa, özelleştirmeye yeni başlayacaktır. Dolayısıyla, özellikle yabancı yatırımcılara verilecek izlenim çok önemlidir. Biz, yatırımcıların paralarını çarpan bir ülke görüntüsü mü vermek istiyoruz, yoksa yatırımcıların ülkemizde yapacakları üretimle istihdam yaratıp kár etmelerini mi arzuluyoruz?
Türkiye henüz hiçbir büyük özelleştirme yapamamıştır. Bizim çapımızda, ilk büyük özelleştirme sayılabilecek Tekel'in satışında zorlanıyoruz. İhaleye çıkıldı. Yani, Tekel'in satılması yönünde bir irade beyanında bulunuldu. Fiyat, gönlümüzden geçenden daha az çıktı. Şimdi, ihalede oluşan fiyattan satış yapmaktan çekiniyoruz.
Madem ki, Tekel'in değerini bu kadar iyi biliyorduk, neden kabul edilebilir asgari fiyat açıklanarak bir ihale yapılmadı? Büyük bir olasılıkla, bu kez de, daha yüksek fiyat veren çıkarsa, kendimizi ele vererek kazık yemeyelim diye düşündük.
Kazık yeriz ya da kazık atarız mantığı ile özelleştirme yapmak mümkün değildir. Cep telefonu lisansını Aria'ya hiç kimsenin aklına dahi gelmeyen bir fiyattan satarak Aria'ya kazık mı attık? Daha süreç tamamlanmadı. Kimin kárlı çıkacağı sonradan belli olacak?
İHALE İPTALİ
Geçmişte fiyatı ya da faizi beğenmediğimizden Hazine'nin iç borçlanma ihalelerini iptal ederdik. Şimdi, özelleştirme ihalelerini iptal etmeyi düşünüyoruz. Hazine ihalelerini iptal ederek bu piyasayı ne hale getirdiğimiz ortadadır. Özelleştirme ihalelerini de iptal etmeye başladığımızda, hiç kimseye hiçbir şey satamayacağımız iyi anlaşılmalıdır.
Bu yaklaşımla özelleştirme daha başlamadan biter. İleride ‘‘keşke, o fiyattan satsaydık’’ deriz. Türk Telekom'da öyle olmadı mı?