Finans sisteminin gözetiminde dikkatli olunacak zaman

GELİŞMİŞ ülkelerde finans sistemi çatırdıyor.

Bunca gözetim ve denetime rağmen, bankalar ve diğer bazı finans kurumları batma noktasına gelebiliyor. Kurtarılmayı bekliyorlar. Çatırtının nerede duracağı hakkında da otoritelerin fazla bir bilgisi yok.

Herkes Batı’da finans kurumlarının sorumsuzca riskler aldığından söz ediyor. Sorumsuzca riskler alınırken, gözetim ve denetim otoriteleri uyuyor muydu?

Alınan risklerin sorumsuzca olduğunu sonradan tespit etmek kolaydır. Halbuki, gözetim ve denetim otoritelerinden beklenen, risklerin alınması sırasında yeterli sorumluluğun (müdebbirliğin) gösterilip gösterilmediğinin tespitidir. Ne derse densin, bu alanda bir başarısızlık söz konusudur.

SAĞLAMLIK GÖRELİDİR

İngiltere’de bir bankada müşterilerin güvenmeyip mevduatlarını çekmeye başladıkları gözleniyor
. Şimdilik, bu olay bir banka ile sınırlı. Ama, ardından birkaç banka daha gelirse, sorunun yaygınlaşması hiç de azımsanacak bir olasılık değil. Bazı finans kurumlarının hisse senedi fiyatlarının hızla düşüş göstermesi iyiye alamet değil. Majestelerinin Hazinesi konut kredilerinde uzmanlaşmış bankaların borçlarına tam güvence getirerek sorunu çözmeye uğraşıyor.

Bizim gibi ülkelerin "sorun gelişmiş ülkelerin finans sisteminde" diyerek rahat etmeleri mümkün değildir. Aksine, zaman, bazı risklerin yeniden gözden geçirilip bazı risk parametrelerinin olası risklere göre yeniden tespit edilmesi zamanıdır.

Unutmayalım ki, gelişmekte olan ülkelere akan mali sermaye son üç yıldır yılda 500 milyar dolara ulaşmıştı. Bu para akımının yaklaşık yarısından biraz fazlası gelişmekte olan ülkelerin mali piyasalarında değerlendiriliyor.

Daha önce de vurguladığım gibi, bizim gibi ülkeler açısından en büyük risk gelişmiş ülkelerdeki ekonomik birimlerin bizim gibi ülkelerdeki mali yatırımlarını kısa dönemde "likidite kaynağı" olarak görmeleridir. O taktirde, bizim gibi ülkelerden yoğun sermaye çıkışı yaşanması olasılığı gündeme gelebilecektir. Paniklemek gerekmez, ama "bize bir şey olmaz" söylevi ateş bacayı sardığında işe yaramaz.

Türkiye açısından konu değerlendirildiğinde, bankacılık sisteminin şimdiye kadar hiç olmadığı kadar iyi durumda olduğunu belirtmek gerekiyor. Yine de, dikkat etmemiz gereken konular var. Batı’da bankalar düne kadar çok iyiydi. Yüksek sermaye yeterlilik oranlarıyla övünüyorlardı. Varlıkların fiyatı değiştiğinde, sermaye yeterliliklerinin övünülecek düzeylerde olmadığı anlaşıldı.

LİKİDİTE

Türkiye’de bankacılık sistemi risk idaresi açısından iki alana yoğunlaşmak durumundadır. Birincisi, bankalarımızın aldığı piyasa riskinin göreli büyüklüğüdür. Portföylerdeki menkul kıymetlerin değerlerinin önemli oranda düşmesi durumunda bankalarımız ciddi boyutlarda öz kaynak erimesi ile karşı karşıya kalabileceklerdir. Batı bankalarında şimdi bu sorun yaşanmaktadır.

İkinci risk alanı bilançolarındaki vade uyumsuzluğunun boyutudur. Bankalarımızın varlıklarının ortalama vadesi yükümlülüklerinin ortalama vadesinin oldukça üzerindedir. Alacaklılar paralarını istediklerinde, bankaların alacaklarını geri toplaması daha uzun süre alabilecektir. İki alan da sonunda likidite sorunu yaratabilecek risklerdendir.

Bankacılıkta kar-zarar görünümü orta vadeli bir kaygıdır. Kısa vadede en önemli kaygı likiditedir. Batı bankaları şimdi bu kaygıyı yaşıyor. Likidite bulamazsa, çok karlı bir banka dahi batabilir (örneğin, Northern Rock). Likidite bulabiliyorsa, zarardaki bir banka yüzmeye devam edebilir. Dolayısıyla, içinde yaşanan şartlarda, bugün likit gibi görünseler de, Türkiye’de bankacılık sisteminin likiditeye çok daha fazla önem vermesi gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları