Paylaş
Ancak, bu davanın konusu diğerlerinden farklı.
Sadece bir ‘ihmal’in, bir ‘kaza’nın ve bir ‘cinayet’in davası değil.
Söz konusu dava, bisikletiyle trafikte can veren Hasan Berk Baysal’ın olduğu kadar, bu kentte güvenli şekilde bisiklete binebilme özgürlüğüne kavuşmak isteyen çevrecilerin verdiği mücadelenin de davası.
Baysal, 6 Temmuz günü katıldığı bir turun ardından bisikletiyle Konya Yolu’ndan evine dönüyordu.
Kendi başına alabileceği tüm önlemleri almıştı.
Işıklı yeleği de vardı üstelik.
Bu kentin belediyesi, Baysal’a gideceği yolda özel bir bisiklet şeridi ayırmazken, o yine de ‘emniyetli’ şekilde yolun sağından gitmeye çalışıyordu.
Ve Kepekli kavşağına geldiği sırada, korkunç ‘kaza’ gerçekleşti.
Şimdi Baysal’ın ailesi ve arkadaşları hukuk mücadelesi veriyor.
Baysal’ı aralarından alan vahim olayın adalet terazisinde ‘kaza’ değil ‘cinayet’ nitelemesiyle yargılanması için...
Yargı sürecinin taksirle değil, kasıtlı olarak ölüme sebebiyet verme suçuyla işlemesi ve davanın ağır cezaya taşınması için...
Ankara’daki 11 bisiklet grubunu temsil eden ve davanın başından beri süreci izleyen Ankara Bisikletliler Ortak Platformu da bugün Adliye’de olacak.
Trafikte yaşadıkları her türlü baskı ve olumsuzluğa karşın, bisiklet sevdasından vazgeçmeyen bisiklet tutkunları, sıkıntılarına dikkat çekmek için duruşmaya kasklarıyla girecek.
Korkutan sıkıştıran ne ararsan var
Bu şehirde, halen bir grup Ankaralı, trafikte karşılaştıkları bir yığın olumsuz tavra karşın canları pahasına bisikleti yaygınlaştırmak için çaba göstermeye devam ediyor.
Ankara Bisikletliler Ortak Platformu da bu çabalara katkı sağlarken, kentte pedal basan bisiklet tutkunlarının sorunlarını dinliyor ve bunu raporlaştırıyor. Platformun verdiği bilgiye göre, sıkıntılar en çok ana arterlerde sürücülerin, bisikletlinin sürüş güvenliğini tehlikeye atan tutum ve tavırlarından kaynaklanıyor. Ani kırma, sıkıştırma, sıfır geçme, korkutma amaçlı korna çalma ya da pencereden yüksek sesle bağırma, sol kapıyı bakmadan açma, en çok rastlanan davranış türü. Bisikletli ulaşımla, toplu taşıma entegrasyonunun sağlanmaması ve istasyonlarda bisiklet parklarının bulunmayışı da, en büyük sorunlar arasında yer alıyor.
Deli de değiliz uzaylı da
Bisikletlileri en çok üzense, sürücülerin yanında kamu görevlilerinin de kendilerine ‘deli ya da uzaylı’ muamelesinde bulunması.
Bir belediye görevlisi, “Ohoo, bisiklet yollarını siz daha çok beklersiniz, oraya gelene kadar!” cümlesiyle ‘imkansızlık’ olgusuna vurgu yaparken, bir polis de, ‘uzaydan mı geldiniz siz’ bakışı attıktan sonra “Ne yapıyorsunuz ya siz? Burada bisiklet mi kullanılır?” sözleriyle hayret ifadesini dile getirebiliyor. Ve bisiklete gönül vermiş bu insanlar, “Deli de değiliz, uzaylı da” diyerek her gün trafikte dertlerini anlatmaya çalışıyor.
Ama biz rahatlamadık
Platform yetkilileri, bir Büyükşehir Belediyesi yetkilisiyle hız konusunda girdikleri bir diyaloğu da şöyle aktarıyor:
- Hız sınırları neden arttı?
- Ülke genelinde buna izin verildi. Büyükşehir’e de çok talep geldi. Bu talebi dikkate aldık.
- Gerekçe neydi?
- Sıkışıklıkları rahatlatmak. Gerçekten de çok rahatlattı.
- Ama bu hız sınırları altında bizim can güvenliğimiz rahatlamadı.
- (cevap yok)
Paylaş