Paylaş
Bugün de “350 Ankara”nın kurucularından enerji uzmanı Önder Algedik’e, büyük kentlerin büyük problemlerinden biri olan hava kirliliğine karşı önerilerini sorduk.
Kentlerde hava kirliliğinin her geçen gün arttığını gözlemliyoruz. Ancak, gözlemden daha önemlisi bilimin ortaya koyduğu veriler. Siz de bir iklim ve enerji uzmanı olarak, bilimsel anlamda bu değerleri takip ediyorsunuz. Rakamlar ne anlatıyor? Mevcut yönetimlerin dediği gibi, kentlerimizin havası geçmişe oranla daha mı temiz?
Kentlerde hava kirliliğinin üç temel sebebi var. Birincisi sanayi ancak, Ankara’da sanayiye dayalı kirliliği çok fazla görmüyoruz. İkincisi ulaşım, üçüncüsü ise konutlarda fosil yakıt kullanımı. Otomobil sayısına baktığınızda Türkiye’de 1990’da 1,6 milyon olan otomobil sayısı 2014 yılında 10.6 milyona ulaştı. Konutlarda kömürden doğalgaza geçildiği halde 1990 yılında 8,9 milyon ton olan kömür kullanımı, 2013 yılında 10,3 milyon tona çıktı. Yani kömür kullanımını azaltmak için bir dizi önleme rağmen binalarda daha fazla kömür kullanır olduk. O zamanlar kentlerde konutlardaki kömür kullanımı ve karayolu ulaşımı kaynaklı karbondioksit emisyonunu hesaplarsanız 1990’lı yıllarda 50 milyon ton iken, bugün 117 milyon tona çıkmış durumda. Hiç ölçmeye gerek yok. Bu rakamlarla kentlerin havasının daha temiz olduğunu söyleyebilir misiniz?
Ankara’da durum nedir?
Bir otomobilin sırf park ederken kapladığı alan 12.5 metrekare ve ömrü boyunca en az 40 ton karbondioksit salıyor. Ankara’da bugün 1 milyon 530 bin araç var ve bu otomobilleri park ettiğiniz zaman Türkiye’nin en doğusundan en batısına dört şerit yol oluyor. Sadece Ankara’da 2013 yılında 7 milyon ton asfalt serimi yapılmış, bu bir Türkiye rekorudur. Doğada bu kadar otomobile, asfalta yetecek yer var mı? Ankara’da 2013 yılında kişi başına dökülen asfalt miktarı 12 metrekare. Asfaltın içinde ne var? Petrol türevleri var, bunlar kimyasal ve kanserojen. Şimdi sen ağacı kesiyorsun. Ağaç ne yapıyor, tozu toprağı, karbondioksiti alıyor. Ağacı kestin bir, üzerine asfalt döktün iki, asfalt için kimyasal kullandın üç, bir de üzerinden otomobil geçirdin dört. Çarpan etkisi katlanarak gidiyor.
Kentlerde asfalt da gerekmez mi? Otomobile binmeyecek miyiz?
Hava kirliliğini önlemek istiyorsak, toplu taşımaya yönelmeliyiz. Dünyada şu an hesap ne üzerinedir? Toplu taşıma, yaya ve bisikletin payına bakılır. Avrupa ülkelerinde yaya ulaşımı, bisiklet ve toplu taşımanın yüzde 80’e vardığı kentler var. Ankara’da bu oranı biliyor musunuz? Bilmiyoruz, çünkü hesaplarda yok. Bisiklet ulaşımının payını biliyor muyuz? Onu da bilmiyoruz. Hesaplayamadığınız bir şeyin politikasını yapamazsınız. Toplu taşımanın yeri? Onu da çok kabaca biliyoruz. EGO’nun resmi internet sayfasındaki 2014 yılı Eylül ayı tablosuna göre, dolmuş ve minibüsler günlük olarak 982 bin yolcu taşırken, koskoca belediye otobüsleri, metro ve Ankararay ile EGO’nun taşıdığı yolcu sayısı sadece 966 bin! Yani siz belediye olarak otobüslerinizle, Metro’nuzla, Ankaray’ınızla, 20 kişilik minibüslerin taşıdığı yolcu kadar yolcu taşıyamıyorsunuz. Hava kirliliği, trafik ve iklim değişikliği sorununu çözmek için Ankara’da toplu taşıma ücretsiz olmalı.”
Enerji verimliliğini konuşmalıyız
“Hava kirliliğini önlemenin yolu, toplu taşımadan ve enerji verimliliğinden geçiyor. Türkiye’de şu anda binaların enerji verimliliği kriterleri, standartları
1990’lı yıllardan daha iyi değil. Konutlar, 90’lardakinden daha kötü enerji kullanıyor. Dünya sıfır enerjili evleri konuşuyor, kendi enerjisini üreten evlere geçiyor.”
Bu pisliği bahçene bıraksam kızarsın
“Hava, bütün pisliklerinizi boşaltabileceğiniz kimseye ait olmayan bir yer olarak görülüyor. Bu elle tutulabilen bir pislik olsaydı ve ben senin bahçene bıraksaydım sen bana kızardın ama, hava görmediğimiz için böyle oluyor. Kimseye ait olmayan yer mantığıyla kirletiliyor. Ama bu politikacının bakış açısı. Toplum olarak biz gayet farkındayız.”
Devlet kömürü teşvik ediyor
“Türkiye’de sorun, ‘ne kadar çok kömür yaktırırım, ne kadar çok petrol yaktırırım o kadar çok para toplarım’ düşüncesinden kaynaklanıyor. Hükümetler, bunu teşvik ediyor. Şu an fosil yakıtlardan alınan vergilerin, kurumlar vergisinden daha fazla olduğunu görüyoruz. Sırf doğalgaz ve petrolden alınan ÖTV toplamı, kurumlar vergisinden daha fazla. Bu anlayışla çözüm mümkün mü?”
Paylaş