ANKARAÖNCEKİ gece CNN Türk’te Fikret Bila ve Murat Yetkin’le birlikte Emekli Orgeneral Necati Özgen’i ağırladık...
Tabir yerindeyse PKK ile savaşta zaman tüneline girdik, neredeyse 20 yıl kadar maziye seyahat ettik. Bence bu sohbet çok önemliydi... Çünkü nedense PKK sürecinde sürekli başa dönülüyor.
Bölgede bizzat tanık olduğum, acısına ortak edildiğim olayları tek tek anlatırken dayanamadım, Orgeneral Özgen’in sözünü keserek sordum:
- 1993 yılına dönersek, Cumhurbaşkanı Özal... Diyarbakır’da 1991 Aralık ayında "Kürt realitesini tanıyorum" diyen Başbakan Süleyman Demirel, ortağı ve Kürt milletvekillerini Meclis’e taşıyan Erdal İnönü... Hem Köşk’e, hem de hükümete yakın bir isim, Kürtlere kültürel açılım isteyen Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis... Ve Bölge Asayiş Komutanlığı’nda siz... İşte bu kadro bölge halkını incitmeden, bazı kültürel hakları tanıyarak ve fakat PKK ile savaştan taviz vermeden sorunu çözüm yolunda adım adım ilerliyordu. Sonra Eşref Paşa’nın uçağı düştü ve hava değişti...
Derken bu kez sözü kesilen ben oldum. Özgen Paşa heyecanla araya girdi:
- Teşhisiniz tamamen doğru. Hava değişti. Çünkü planın sahibini kaybettik. Örneğin, peşmerge ile anlaşmıştık. Kuzey Irak’ta 67 peşmerge karakolu kurulacaktı, ihtiyaçlarını gerekirse biz giderecektik. Türk özel timleri Kuzey Irak’ta güvenlik sağlayacaktı. Eşref Paşa’dan sonra timler kaldı, ama karakollar işlevini tamamen yitirdi.
Peki Eşref Paşa’nın büyük planı neydi? Özgen’in aktardığına göre aslında iddiasız gibi gözüken üç başlıktan ibaretti: 1) Kürtlere kültürel haklar, 2) Türkçeyi yaygınlaştırmak için TRT’nin kapsama alanının genişletilmesi, 3) Fiziki güvenlik zaafı nedeniyle Türkiye-Irak sınırının dağlardan düz ovaya, Irak’ın içine doğru taşınması.
* * *
1992 Nevruz ayaklanması, ağustostaki Şırnak baskını, ekim ayında büyük sınırötesi harekát ve geliyoruz 1993 Nevruz’unda ilan edilen ateşkese... 24 Mayıs’ta 33 erin şehit edilmesi...
Ateşkesi bozan ve savaşı yeniden başlatan bu eylem, savcılığın iddia ettiği gibi Ergenekon Terör Örgütü’nün işi mi? Necati Özgen’e göre "kesinlikle hayır".
Özgen, 16 yıl sonra bizzat hazırladığı kroki üzerinden baskının öyküsünü anlatıyor:
- Şemdin Sakık komutasındaki kalabalık bir PKK’lı grubun Bingöl’ün kuzeyindeki kırsalda gezdiği istihbaratını aldık... Hava indirme tugayını o bölgeye sevk ettik. Elazığ ve Bingöl’deki jandarma taburlarını da güneye yerleştirdik. Ayrıca mekanize tabur da yol kenarında pusu ihtimali olan noktada önlem aldı. Yolda iki adet jandarma aracı devriye geziyordu.
Özgen’in "şahane plan" dediği bu önlemlere rağmen 33 er neden şehit oldu? Orgeneral Özgen, "tek hatamız" diye vurgu yaptığı çok önemli bir eksiği açıklıyor: "Konvoyda zırhlı koruma yoktu."
Özgen, benzer istihbarat zaafı ve önlem eksikliğini Şırnak için de dile getiriyor:
- Kente 500 silahlı militan sızıyor, haberimiz olmuyor!
Peki dışarıdan hiç mi istihbarat desteği yok? Özgen kestirip atıyor:
- Biz muharebe istihbaratını kendimiz alırdık, açıkçası MİT’ten falan destek yoktu.
* * *
Eşref Bitlis’in ölümünün üzerinden 17 yıl geçti. Paşa’nın nasıl öldüğü hálá sır. Bu bahara yeniden barış umuduyla giriyoruz. Ergenekon da hazır içeride olduğuna göre bakalım bir engel çıkacak mı? Plan yine tutmazsa bu kez ne mazeret bulunacak?