Paylaş
ÖNCEKİ gece mali piyasa yöneticileri ve gazeteciler için telaşlı geçti. Bir siyasi liderin akrabası borsacının gözaltına alındığı iddiası herkesi geç saatlere kadar uğraştırdı. İddianın tamamen uydurma olduğu ancak gece yarısına doğru kesinleşti.
Tahmin edeceğiniz üzere, bu kritik iddiayı soruştururken emniyet ve istihbarat kaynaklarına danıştık. Yetkililer meseleyi ‘‘kamuoyunu yanlış yönlendirme/bilgilendirme’’ çerçevesinde ele alıp, klasik polis mantığıyla ‘‘Bu yanlış haberden kim çıkar sağlar’’ diye akıl yürütmemizi önerdiler. Hatta bu mantık sürecine dayanak oluşturan üç ipucunu vermeyi de ihmal etmediler:
1. Siyaseten hükümete küs işadamlarına gidip, suçu-günahı olmayan, aleyhlerinde hiçbir evrak bulunmayan bu kişileri korkutup temiz eller operasyonuna karşı cephe oluşturmaya çalışanlar var...
2. Eski ve şaibeli bazı memurların ünlü işadamlarına ‘‘Yakında sizi de alacaklar, ama bize 500 bin dolar verirseniz polis veya en kötü ihtimalle yargı aşamasında bu işi temizleriz’’ diye yanaştıkları biliniyor.
3. Bazı söylentilerin de mali piyasaları karıştırıp kár sağlamayı amaçlayan spekülatörler tarafından çıkarıldığı saptandı.
* * *
Polis madem ki temiz toplum yoluna döşenen mayınların farkında, ne gibi önlemler aldı derseniz, o kısmını da anlatalım...
Öncelikle sorguya alınan kişinin ifadesinde yöneltilen iddiayla sınırlı kalınmaya çalışılıyor. Çünkü bazı zanlılar kasıtlı olarak meseleyle ilgisiz isimleri ifade zaptına geçirtip, ‘‘Benim serbest kalmama yardımcı olmazsanız sizi de işin içine katarım’’ şantajına yöneliyorlar. Zanlıya yöneltilen suçlamayla irtibatı olmayan isimler polisi ilgilendirmiyor.
Spekülasyon amaçlı söylentilerin kaynağına iniliyor. Örneğin, son söylentileri çıkaranın hukukçu kökenli bir işadamı olduğu duyumu var. Polis, SPK'dan bu kişinin işlemlerinin incelemeye alınmasını talep ediyor.
* * *
Meselenin polisiye yönü böyle, peki ya siyaset cephesi. Acaba altı bakandan oluşan komite Zekeriya Temizel'in hızını kesmeye yeter mi?
Bu satırları kaleme alırken, Teftiş Kurulu'nun 121'inci yıldönümü için düzenlenen panelde konuşan Başmüfettiş (kamuoyu süper müfettiş diye tanır) Süreyya Turgut, Osmanlı'daki meslektaşları Bakı Kulu geleneğini anlatıyordu. Hikáyeye göre, Fatih döneminde bir Bakı Kulu, padişahın kız torunlarından birisine yüklü ceza kesmiş. Padişah torunu cezasını ödemekte zorlanınca dedesine başvurmuş, ayrıcalık istemiş. Fatih'in resmi arşivlerde bulunan yanıtında, padişahın Bakı Kulu'yu durdurmak yerine cezayı üstlenmeye hazır olduğu tarihe geçmiş...
Tarihten bugüne dönersek, Bakı Kulu geleneğinden Zekeriya Temizel'i durdurmaya güç yeter mi? Bizce çok zor, çarkı tersine çevirmeye çalışan arada kalır, siyaseten ezilir gider.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Ülke nüfusunun káhir ekseriyetinin operasyonlardan memnun olduğu bir ortamda temizlik operasyonunu genel ifadelerle eleştirmek yanlış izlenim yaratacaktır. Ki temizlik sürdükçe alınan sonuçlar bu tür muhalefeti sevenleri fena halde utandıracaktır, bizden söylemesi’’ (15.11.2000-Hürriyet)... Affınıza sığınarak, belki de haddimi aşarak düzeltmenizi istirham ederim. Çünkü ülkem halkı halinden hiç memnun değildir. Bahse konu olan 11 milyar doların cüzi miktarı memura verilse onlar da sokağa dökülmezdi diye düşünüyorum...'' (Sait Koştu)
‘‘Türkiye'de yaka paça götürülen adamlar işadamı değil hırsızdır. Tabii bu arada onlara hiçbir zaman bir şey olmayacağını da biliriz.’’ (Bartu Soral)
Paylaş