Paylaş
HER ne kadar bu ülkenin Başbakanı ile aklı eren bazı kalemleri, yolsuzluk operasyonlarında kurunun yanında yaşın da yanacağından endişe duysalar da, siyasetin şişeden kurtulan cinin gazabına uğradığı bellidir.
Beyaz Enerji operasyonunda medyaya sızan sanık ifadeleri, siyasette yeni kavşaklara mecburi istikamet işareti gibidir.
Mesela kasasından çıkan 345 bin doları açıklamakta zorlanan eski TEAŞ Genel Müdürü Muzaffer Selvi iddiaya göre demiş ki:
‘‘Çeşitli hatalar yapmış olabiliriz, ihale şartnamelerinde hatalar olabilir ama kasıtlı davranmadık. Yaptığımız tüm işleri bakana da ilettik. Ersümer'in kimi ihale ve özelleştirmelerde özellikle baskısı vardı. Şimdi biz buradayız ama Ersümer'in yapılan tüm işlemlerden haberi vardır. Zaten biz onun istediği yönde çalışmalar yürüttük. Bir şey yapılmışsa Ersümer de bunu biliyor.’’ (Cumhuriyet ve Milliyet, 16 Ocak 2001).
* * *
Dün bu köşede Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'in siyaset geleneği açısından neden ve hemen istifa etmesi gerektiğini dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışırken seçenekleri sıraladık:
‘‘Bakanlık koltuğu siyasi makamdır. Bürokratların yanlış veya eksik işlerine engel olamazsanız kalkar gidersiniz. Bürokratların yanlış ve eksik işlerini araştıranlara engel teşkil ederseniz yine kalkar gidersiniz. Bu işin üçüncü hali yoktur.’’
Eski TEAŞ Genel Müdürü Muzaffer Selvi suçluysa ama bakanın ismini tamamen iyi niyetle veriyorsa... Bakanlıkta işler yanlış gidiyor ve Ersümer en azından siyaseten suç ortağıdır anlamına gelir.
Tutuklu bürokrat, Ersümer'in ismini karıştırarak kendisini kurtarmaya çalışıyor veya bakanın söylediği gibi ‘‘ayağına basıldığı’’ için intikam peşinde koşuyorsa, iş biraz karışsa da sonuç aynıdır. Bakan Ersümer soruşturmanın selameti açısından koltuğu bırakmalıdır.
Aksi halde, ‘‘Mavi demeden, yeşil demeden, mor demeden yolsuzlukların üzerine gidelim’’ çağrısı boş kubbede hoş seda olarak kalacaktır.
* * *
Beyaz Enerji'de hem hukuki hem de siyasi açıdan sona yaklaşılıyor.
Dolayısıyla bu aşamada timsah gözyaşlarının álemi yok.
Bu ülkede başbakanlık konutunda banka pazarlığı yapılırken, otoyol, santral zenginleri yaratılırken, hayali ihracata göz yumulurken... Av mevsimi açılıp hırsızların izlerine düşülürken...
Hákim de, savcı da, polis de, yasalar da hep aynıydı.
Ne methiye, ne de eleştiri, sadece bir tespit.
* * *
Ara rejim meraklıları komplo teorilerine pek rağbet eder...Teknokrat hükümetin potansiyel başbakanı olarak anılan siyasetçinin özel yaşamına dönük mahrem haberin sızdırılma zamanlamasını nasıl yorumlamak gerekiyor acaba.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Tabii ki adları gizleyeceksiniz. Bundan daha demokratik bir yaklaşım olamazdı. Dünyanın her yerinde suçu yargılama devletin görevidir. Türkiye'de genelde yapıldığı gibi medyanın değil. Dolayısıyla suçu kesinleşmeyen bir kişiyi bu şekilde teşhir etmeniz, o kişinin şahsına saldırı olacaktır. Adları gizlemenize bu açıdan saygı duyuyorum ve teşekkür ediyorum. Devletimiz, tüccarlığı bırakıp kendi işlerini en iyi şekilde idame ettirebilirse, sanıyorum halkın bu kurumlara güveni de artacaktır. Bu sayede haberciler de ellerinde gizli kamerayla gezmekten kurtulup görevlerini yapabileceklerdir sanıyorum.’’ (Barış Çiçek)
‘‘Ben bir demokrat olarak çok merak ediyorum. Türkiye'de bir bakanın istifa etmesi için ne olması gerekiyor? Sayın Ersümer'in istifa etmesi için ne olması gerekiyor? Bu ne pişkinlik, bu ne vurdumduymazlık. Acaba bakanlar ve politikacılar, bizim enayi ve aptal olduğumuzu mu düşünüyorlar? Ya siz gazeteciler, siz de mi böyle düşünüyorsunuz?’’ (İsimsiz)
Paylaş