Paylaş
Plastik kalıbı kullanınca işler kolay. Plastik hamburger, plastik patates, plastik oyuncak... Hepsini plastik kopya orta-şark Amerikan ailesine satıp gerçek para (kimi zaman plastik para) kazanmak mümkün...
Ama ya plastik kalıbı çatlatan örnekler...
Üretim hataları ne olacak? Plastik köftecinin kalıp dışı hallere karşı hiçbir hazırlığı yok.
* * *
Yalçın Bayer'in köşesinde dün yayınlanan mektubu okuyunca canım yandı. Mustafa Yalçınkaya isimli okur, gecenin ayazında Caroussel'e komşu McDonalds restoranının önünde bir grup sokak çocuğuna rastlamış.
Çocukları McDonalds'ta doyurmak istemiş. Ama önce kasiyer, ardından restoran yetkilisi sokak çocuklarını kovmaya yeltenmiş.
Kavga dövüş ve anlaşılan biraz da diğer müşterilerin yardımı ile çocuklar karnını salonda doyurabilmiş.
Ama Mustafa Yalçınkaya'nın haklı ve anlamlı isyanı McDonalds yetkilisini ayıltmamış: ‘‘...Kendisine, nice çete mensubu hırsız, uğursuz ve soyguncunun bu kapıdan içeri girdiğinde kendilerini beyefendi olarak karşılayacağını, lakin bu çocukların onlardan ve kendisinden daha temiz olduğunu, en azından hayal dünyasının daha temiz olduğunu belirttim...’’
Okur-yazar çok haklı... Sokak çocukları henüz çeteci değil.
Ama plastik dünyamız sayesinde çeteci olmaya en yakın adaylar.
Aslında yoksulları plastik köftecinin anayurdunda da sevmezler...
Ama yine de İsa'nın doğum haftası şerefine, tıpkı filmlerde anlatıldığı gibi yılda bir kez olsun yoksul sevindirmek, vicdanlarını anımsamak isterler. O yüzden yerli köftecinin çocuklara davranışı zamanlama açısından ‘‘küresel’’ ayıp sayılır.
* * *
Doğaldır ki sokak çocukları Amerikan köftecisinin sorumluluğunda değildir. Ne var ki sadece İstanbul'da sayıları 50 bini bulan bu çocukların bakımı ve iaşesini üstlenecek hiçbir kurum yok biliyor musunuz?
Çocuk Esirgeme Kurumu'na ancak altı yaşına kadarki çocuklar kabul ediliyor. Çocuk Yetiştirme Kurumu kimsesiz, ama kötü alışkanlığı olmayan çocuklara bakıyor.
Haydi diyelim ki tinerci çocukları önce tedavi ettirip sonra yurtlara yerleştirelim... O da mümkün değil. Çünkü Bakırköy Akıl Hastanesi'nde uçucu madde bağımlılarını tedavi eden merkez, kimsesiz çocuklara bakmıyor. Gerekçeleri açık: ‘‘Çocuğu tedaviden sonra teslim edecek birisi lazım, aksi halde tedavinin anlamı kalmıyor.’’
Bakmayın plastik mütefekkirlerin, ‘‘Sonunda bizim de seri katillerimiz oldu’’ dangalaklığıyla tinerci çocukları işaret eden parmaklarına...
Suç istatistikleri ortada: Suçlu çocuklar içinde sokak çocuklarının payı sadece binde 7. Ama böyle kalmayacağı da kesin...
* * *
Plastik kalıplar bu toplumu zorlamaya başladı. Plastik köfte boğazımızdan geçmiyor, plastik siyaset demokrasiyi boğuyor.
Paylaş