ANKARA KAPATMA davasının ardından, AKP sözcülerinden Çankaya’ya kadar uzanan yelpazede yeni dönem temennileri dile getirilirken hep "çoğul" ifadeler kullanılır oldu.
"Kaygıları hep birlikte giderebiliriz" diyor mesela Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dünkü Milliyet Gazetesi’nin manşetinde yer alan Hasan Cemal söyleşisinde...
Neden hep biz? Sorumluluk hakikaten anonim mi?
Dava Türk milletine, türbanlı öğrenciye ve hatta AKP seçmenine açılmadı ki.
Süreç zaten ayan beyan ortada; dün yazdım, izninizle tekrar edeyim:
1) Hükümete geçen yıl 27 Nisan’da muhtıra verildi, yanıtı ertesi gün geldi.
2) Bir önceki Meclis cumhurbaşkanı seçemedi, mecburen seçime gidildi, AKP kazandı.
3) AKP önce Abdullah Gül’ü seçti, ardından türbanı denedi, kapatma davası açıldı.
* * *
DostumErcan Kumcu’nun batık banka mağdurlarıyla ilgili çok çarpıcı bir tespiti vardır.
Ercan Hoca, "Bu ülkede kár bireysel, risk toplumsal algılanır" diye yakınır hep.
Türkçe mealiyle anlatırsak...
Bu ülkede kendisini uyanık sananlar, yüksek faizin cazibesine kapılıp parasını elin eşkıyasına kaptırır. Canı yanınca, "Nerede bu devlet" diye yaygarayı basar ve genellikle neticesini alıp zararını millete ödetir.
Yalan mı, yanlış mı, hep böyle olmadı mı?
Peki aynı uyanıklar şansları yaver gidip yüksek faizi cebe indirdiklerinde... Kimseye simit-çay ısmarlar mı? Hayır, çünkü o parayı kimsede olmayan akıl ve cesaretle kazandıklarına inanırlar.
Kárda unutulup sadece zararda hatırlanmaya razı mısınız?
Açıkçası ben değilim.
* * *
Temsili demokraside seçmenle, seçilenin sorumluluğu aynı ve eşanlı değildir.
Ben AKP’ye oy vermedim, ama verenleri bilir, tanır, çoğunu da severim.