Paylaş
KAMUDA çalışan 450 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşme görüşmelerinde sağlanan anlaşma ücret/maaş adaletsizliğini ne ölçüde giderecek?
İşçinin memurdan 2.6 daha fazla kazanması ile doğan gelir uçurumunun bu sözleşme marifetiyle kapatılmasının zor olduğu yorumumuz üzerine sendikalarla sözleşmeyi bağıtlayan Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler aradı, bilgi verme nezaketini gösterdi. İlk sözü, ‘‘Kamu işçisinden ancak bu kadar fedakárlık beklenebilirdi. Krizde en büyük yardımın işçiden geldiğini söylemek lazım’’ oldu. Ardından ekledi: ‘‘Sırada memurun durumunu 2002 yılında düzeltmek var. Ayrıca yetki yasasıyla aynı işe farklı ücret adaletsizliği de giderilecek.’’
* * *
İmzalanan sözleşme ile işçi ve memur arasındaki 2.6 katlık gelir farkı yıl sonuna kadar 2.2 kata (IMF'ye verilen söz 2.1 kat idi) inecek...
Mehmet Keçeciler yolunu rakamlarla anlattı:
Memura bir anlamda eşel mobil sistemi uygulanıyor. Yani enflasyon kaç çıkarsa o kadar zam veriliyor. Eğer enflasyon hedef rakam kadar çıkarsa memur en az yüzde 52.5 zam alacak. Enflasyon bu rakamı (hedefi) aşarsa aradaki fark ödenecek.
Oysa işçinin 2001 zammı şimdiden belli... Yılın ilk yarısında yüzde 15, ikinci yarısında da yüzde 15, birikimli yüzde 32 eder. İşçiye ilk yarıyıl için (fiyatların patladığı dönem) enflasyon telafisi yok. Üstelik ücretlerdeki zam farkı bugün değil 2002 şubat ayında ödenecek. İkinci altı ayda ise enflasyon farkının yüzde 80'i verilecek. Hükümet ikinci altı ayda yüzde 18 enflasyon beklediğine göre işçiye 2.4 puan daha zammı öngörüyor. Ücretlerdeki artışın yıl toplamı yüzde 35'i bulabilir.
Özetlersek memura 2001 zammı en az yüzde 52.5... Buna karşılık kamu işçisi 2001 zammı yüzde 35 dolayında. İşte gelir uçurumunun kapatılması için ilk adım böyle atılacak. Kamu işçisine hem memurdan az, hem de enflasyonun altında zam verilecek.
Halk oyundan çıkarsa
HAZİNE ihalesinde hedefin altında gerçekleşen borçlanmayı sadece bankaların faiz inadı ile izaha çalışmak yap-boz'un önemli parçasının ihmali anlamına gelir. Çünkü dün itfadan dönen parasını yeniden Hazine'ye borç vermeyen sadece bankalar değil aynı zamanda halktır. İhaleye halk rağbet etmeyince toplam talep yetersiz kaldı. Dün de Merkez Bankası'nın açtığı ters repo ihalesinde piyasadan çekilmek istenilen rakamın yarısı kadar talep gözlendi. Dolayısıyla korkarız ki, 22 Şubat krizi arifesinde Hazine'ye güvenen, ‘‘devalüasyon olmayacak’’ sözlerine kanan ve dolayısıyla fena dayak yiyen halk bu kez oyundan çıkıyor. Dönüşü siyasi ikna sürecinde gösterilecek hünere bağlı bulunuyor.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Son zamanlarda ANAP lideriyle Sadettin Tantan arasında yaşanan çekişme aslında temiz topluma dönme çalışmalarının devletin bünyesinde yaptığı sancıların açığa çıkmış halidir. ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın şahsında simgeleşmiş statüko ve Sadettin Tantan'ın şahsında simgeleşen ‘Temiz Toplum' hareketi çatışmaya devam edecek ve inşallah sonunda halkın da desteğiyle ‘Temiz Toplum' bu toplumun gündeminde yerini alacaktır. İstediği kadar birileri can havliyle bağırmaya ve sağa sola saldırmaya devam etsin, olacak olan budur.’’ (Emrah ARİFOĞLU)
‘‘Bana göre, Mesut Yılmaz'ın veya yakınlarının birtakım problemleri var. Anladığım kadarı ile de ipler Tantan'ın elinde. Bunun için gocunuyor/hırlıyor fakat ısıramıyor. Tantan'ı bakanlıktan aldığı takdirde ortalık karışacak bunu biliyor. Netice... Yılmaz Tantan'ı bakanlıktan alamaz. Boş konuşuyor. (Erol AYVAZ)
Paylaş