Paylaş
Türkiye ve IMF'nin karıştığı hasarlı yol kazasını seyreden sürücüler gibiyiz. Ayağımız bir gaza, bir fren pedalına dokunuyor, durmakla kalkmak arasındaki karar salıncağındayız. Üstelik durursak düşeceğimizi hatırlamak için kimsenin uyarısına ihtiyaç yok. Demek ki devam edeceğiz.
Ama nereye kadar, ne için?
* * *
Bir kitap okudum, hayatım değişti desem yalan olur. Ama rahmetli pederden çok küçük yaşta dinlediğim öyküyü sevdiğimi iyi hatırlıyorum.
Malum hikáyede iki kurbağa süt güğümüne düşer... Bir tanesi kısa süre çırpınıp çabaladıktan sonra ölümü kabullenir, batar gider. Diğeri sütün üstünde kalmaya çalışır, batarken çabalar, yüzeye çıkar. O kadar uğraşır ki sonunda süt tereyağına dönüşür ve kurbağa kurtulur.
* * *
Dün bir bankacı dostumdan günün moda deyimiyle pozitif enerji yayan bu öykünün modern zamanlara uyarlamasını dinledim. Bu hali de fena değil.
Rahmetli pederin kurbağası, süt güğümünde verdiği ölüm kalım savaşından ders çıkarır. Hiç mücadele etmeden teslim olan, batıp giden arkadaşı da çabalasaydı hem birlikte hem de daha çabuk kurtulacağını düşünür.
Oysa iyimser kurbağa, sütü tereyağına dönüştürme çabasını izleyen çiftlik sahibinin farkında değildir. Kurbağanın kurtuluşu çiftçiye farklı ilham verir: ‘‘Yeni yayık yatırımına ne gerek var ki, üstelik kurbağa diğer işçiler gibi zam ve sosyal hak da istemez...’’
Sütü tereyağına dönüştürüp kurtulan kurbağa güğümden çıkınca bir de ne görsün. Her yanı güğüm dolu, her güğümde sütte yüzen kurbağalar.
Çiftçi, öncü kurbağayı da yeni bir güğüme atarken bizimki şevkle bağırır:
‘‘Arkadaşlar pes etmeyin, bu sütü tereyağına dönüştürmek mümkün. Üstelik birlik ve beraberlik içinde davranırsak daha çabuk kurtuluruz...’’
Diğer kurbağalar çaresiz bu çağrıya uyunca çiftlikte yeni düzen kurulur.
Dayanıklı ve azimli kurbağalar sütü tereyağına dönüştürür, diğerleri batar güğümün dibini boylar. Çiftçi hayatından memnun, sürekli yeni süt güğümleri dizer kurbağaların önüne. Ölen kurbağaların yerine başkalarını bulmak önceleri kolaydır.
Ne var ki bir süre sonra işin kokusu çıkar. Müşteriler, çiftçinin sütünü ‘‘ölü kurbağa koktuğu’’ için geri çevirmeye başlar. Süt güğümlerinin yakınında dolaşan arkadaşlarından bir daha haber alamayan kurbağalar uyanır. Çiftçi sütü tereyağına dönüştürecek kurbağa bulamaz.
Ve biliyor musunuz ne yapar?
IMF ile Dünya Bankası'na başvurup yeni süt, güğüm ve mümkünse kadrolu kurbağa ister...
* * *
Kıssadan hisse; mesele sütte, güğümde değil. İş yapma tarzı değişmediği için çiftçi ile her sınıftan kurbağanın yolları ayrılıyor, fark eden yok.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Hiç kimse üzülmesin, biz istemesek de bize 16 milyar doları kredi olarak zorla verecekler! Çünkü bunun 8.5 milyar doları Türkiye'de spekülasyonda paralarını kaybeden yabancı banka ve fonlara verilecek. Zaten hatırlarsınız Derviş, Frankfurt'a geldiği zaman Alman bankaları hemen evet dediler ve krediye devam edeceklerini beyan ettiler. Çünkü alacakları faiz yüzde 14. Bu faizi verecek başka ne ülke ne de şirket bulurlar. Şu anda ABD'de biliyorsunuz faiz yüzde 4 civarında.’’ (Mesut BERKER)
‘‘Buğday taban fiyatı verilmesi sırasında bir kaynak tartışması olmuştu. Tarım Bakanımız, bu taban fiyatın 500 milyon dolar dış kredisi hazır, millete ve devlete yük olmayacak demişti. Arkasından da bildiğiniz vergiler ve zamlar geldi. Lütfen kendilerine sorar mısınız, artık kredi geldiyse zamlarını geri alıp bundan böyle milletin geliriyle gerdeğe girmesinler.’’ (Bumin ULUSOY)
Paylaş