Paylaş
ASLINDA son günlerdeki olaylara gençlerin biraz argoya kaçsa da tam denk düşen bir tabiri var: Karizma çizildi...
İşadamlarında, bankalarda ciddi tedirginlik yaşanıyor... Temizlik operasyonunda polisiye önemlerin çok fazla öne çıktığı düşünülüyor.
Haklı olabilirler ama başka yolu var mı?
* * *
Kamuoyuna yıllarca ‘‘Temiz Eller’’ etiketiyle sunulan geçmiş operasyonları hatırlayın... Siyasi komisyonlar kuruldu, ağırlığı tonları bulan raporlar yazıldı, sonuçta herkes birbirini akladı, konu kapandı.
Çünkü siyasetçi-bürokrat-işadamı-medya arasındaki saadet zinciri kırılamadı. Merkez sağ iktidarlar kendi hırsızlarını feda etmeden rakiplerini tasfiyeyi denemekle yetindi.
Bu kez iş tersine döndü, soruşturmayı yürüten irade doğrudan yumuşak karına yani işadamlarına yöneldi...
Sorarız size; yıllardır bedelini ödedikleri siyasi himayenin artık bir işe yaramadığını gören işadamları/güç simsarları ne yapacak?
Aslında önlerinde sınırlı sayıda seçenek bulunuyor:
1) Karizma çiziği nedeniyle artık eskisi gibi iş tutamayacakları için eski ortakları konumundaki siyasilerden hesap soracaklar.
2) Koruma parası ödemekten vazgeçecekler...
Bu öngörünün sadece bir bölümü bile gerçekleşse, saadet zincirindeki çatlaklar yüzünden siyasetin temizlenmesi operasyonu için düğmeye basılacak... Çünkü hırsız işadamını gerekirse korkutup, gözdağı vererek etkisiz hale getirmekle yolsuzluklarla beslenen siyaset ve siyasetçinin altındaki tabure çekilmiş olacak...
İşte bu nedenle yıllardır olmadığımız kadar iyimseriz.
Bu iyimserlik, üç ismin, yani Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın ve Bankacılık Üst Kurulu Başkanı Zekeriya Temizel'in doğru zamanda, doğru yerde bulunmalarından kaynaklanıyor.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Anlaşıldı ki Deniz Gökçe Türkiye'de, bir işin zor bulunabildiği bir ülkede 6-7 işi birden yapabilen, aslında varlığından daha kıymetli bir adam. Bir işte fikir sahibi olmak ne kadar kolaymış da Gökçe her konuda bilgilerini satıyor. Uzmanlaşmak diye ben buna derim, senelerini bir konuda uzmanlaşmak için harcayanlar adına kendisinden bir ricam olacak, otobiyografisi ve çalışma metotlarını bizlere bağışlarsa belki bir yarım ömür onun sayesinde kazanabiliriz...’’
(Dr. Ş.Ç.)
‘‘Deniz Gökçe Türk mali ve sermaye piyasalarında çalışan birçok insanı yetiştirmiştir. Hocamızdan ben de bir sene ders aldım, imkán olsa ders almaya da devam ederdim. Deniz Gökçe hakkındaki yazılarınız bizi, onu çok yakından tanıyan öğrencilerini üzmektedir.’’
(Gökhan Gökdemir)
‘‘ABD'de olduğu gibi Türkiye'de de konuşan ve yazanların hemen isimlerinin altında hangi patronlardan maaş aldıklarını belirten bir alt yazı ekranlara ve köşe bölümlerine geçse acaba bunu Sn. Gökçe kabul eder miydi, acaba böylesi seviyesiz saldırganlığa cesaret eder miydi diye düşünüyorum.’’
(Vedat Kasapoğlu, Yeminli Mali Muşavir)
‘‘Sizden ricam, size ne kadar ters gelse de Deniz Gökçe Hoca'nın üslubuna fazla takılmamanız. Bunun gerçekten zor bir iş olduğunu kendisinden üç yıl ders aldığım için biliyorum. Ancak şunu hatırlatmak istiyorum, onun, size ve gazeteciliğinize yönelttiği eleştiriler ve saldırgan tutum nasıl bir şey ifade etmiyorsa (okuyucular için), sizin de ona yönelttiğiniz şahsi ve ekonomik eleştiriler (yine bizim için) pek bir şey ifade etmiyor. Çünkü onun da, sizin de olaylara belli açılardan baktığınızı zaten biliyor ve hatta olayları o açılardan daha net görebilmek için yazılarınızı okuyoruz.’’
(Burak Akıncı)
Paylaş