Paylaş
Meseleye ruhban okulu üzerinden girdik, aynı kapıdan çıkalım.
Din eğitimi ayrıdır, dini eğitim ayrı. Ruhban okulu din eğitimi verir, din adamı yetiştirir.
İmam hatip dini öğretim kurumudur...
Sadece din öğretmez. O yüzden bu okullardan imam da çıkar, başbakan da!
İmam hatiplere sahip çıkan. Ama ve lakin... Başka dine aynı izini vermeyen.
Ülke idaresi ve iktidarı ne kadar laiktir?
Kararı size bırakıyorum.
İki karşıt görüş
Atatürk-Napolyon farkı
ATATÜRK soruyor: Sultan Ahmet Camii’nin imamının maaşını kim ödeyecek? Caminin, kilisenin olanaklarına sahip olmadığını biliyor ve bu soruyu soruyor ve gene kendi yanıtlıyor:
"Napolyon vermezmiş, umrum bile olmaz. Biz vereceğiz. Çünkü İslam dini, pratikleri de olan son derecede önemli bir dindir. İslam’ı en doğru şekilde anlatacak din adamlarına ihtiyacımız var. Bunlar geçmişte olduğu gibi şeyhler, şıhlar olamaz. Devlet gereken güvenceyi verecek ki insanlarımız bu konuyu meslek olarak seçsinler, yaşlandıklarında da emekli olarak güvende olsunlar. Aksi halde bunları tarikatlar, cemaatler sahiplenir ki, kısa sürede ortada ne devrim kalır, ne de din. Biz, zorunlu olarak ve caminin kilise gibi bir güce sahip olamayışından yola çıkarak, kendimize özgü bir laiklik uygulayacağız. Din adamlarımızı eğiteceğiz. O halde imam hatip liseleri açacağız. İlahiyat Fakültesi açacağız ve böylece kutsal dinimizin en yetkin ellerde öğretilmesini sağlayacağız."
Böylece hazine işin içine girmiş oldu.
(Y. Doç. Dr. Orhan Çekiç, Maltepe Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Bölüm Başkanı)
1932 tarihli laiklik anketi
BEN Dokuz Eylül’de akademisyen tarihçiyim. Sizinle 1932 yılında yapılmış bir anketi paylaşmak istiyorum. Anket bir gazetede yapılıyor ve "Laiklik nedir ve Diyanet İşleri Başkanlığı laikliğe aykırı mıdır, değil midir?" gibi sorular soruluyordu. O dönemin aydın olan kişilerince verilen yanıtların en önemlisi hepsinin, Diyanet İşleri’nin varlığının aslında laikliğe aykırı olduğunu belirtmesiydi. Ancak diğer önemli konu ise yine çoğunun buna rağmen Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu durum yani irticanın gündemde olması nedeniyle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gerekli olduğunu belirtmeleriydi. Yine neredeyse hepsinin, ileride inşallah biz de laikliği tam anlamıyla uygularız ve Diyanet İşleri’ne de gerek kalmaz yanıtını vermeleridir. Diyanet İşleri Alevilik ve tüm dinlere aynı uzaklıkta olması açısından mutlaka revize edilmeli. Ancak varlığı hálá ülkenin bağımsızlığı açısından önemlidir. Eğer bu yapıda dinin cemaatlere, tarikatlara bırakıldığını düşünürsek bunun sonucu kendi kurumlarını ve en önemlisi de Osmanlı’nın çöküş nedenlerinden birisi olan çok hukukluluğu ortaya çıkartacak olmasıdır ki en önemlisi ve Türkiye’nin parçalanmasına neden olacak olay da budur. (Emin Elmacı)
Paylaş