Paylaş
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün çarpıcı bir tespiti vardır... Siyasi liderlerin, dış geziye çıktıkları uçaklara davetli medya mensuplarına yaptıkları kritik açıklamaları yurda döner dönmez reddetmeleri geleneğinin isim babasıdır:
‘‘Kabin basıncı sendromu...’’
Kıdemli gazeteciler bilirler... Dikkatli okurlar da herhalde farkındadır. Sayın liderler her nedense 10 bin feet'te verdikleri sözlerden, demokratik açılımlardan ayakları yere basar basmaz hemen vazgeçerler...
Mesele, basınç merkezi adresinden mi, yoksa şiddetinden mi kaynaklanır, artık o kadarına iyi saatte olsunlar karışır...
ANAP Lideri Mesut Yılmaz'ı dinlerken önce ‘‘Diyarbakır havası mı çarptı, yoksa yediği kaburga mı dokundu’’ tereddüdüne kapılmamız bu yüzdendir.
Ama Mesut Yılmaz önceki gün Meclis'te konuşurken ve katıldığı ‘‘Politikanın Nabzı’’ programında da aynı söylemi yineleyince kesin olarak anladık ki, bu yeni bir politik açılımdır...
Ve hayrettir ki, bugüne kadar banka patronu olmak isteyen mafyayı, hayali ihracatı, döviz kaçakçısını kollamayı ‘‘liberal ekonomi’’ sanan, 1982 Anayasası'na sarılan, bugünkü Cumhurbaşkanı'nın siyasi haklarını oylatan, düşünce özgürlüğünün önünde dikilen yasal engelleri koruyan...
Ezcümle sözde liberal bir partinin genel başkanı, siyaseten yasaklı alana girmeye cesaret ediyor... Dileriz sözünden caymaz ve bu partinin de demokrasi siciline düşülecek olumlu bir dipnotu kalır.
* * *
Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki hücresinde asker tayını yediği, Güneydoğu dağlarında silahların sustuğu bir ortamda, Mesut Yılmaz'ın sözleri ne anlama geliyor, diye düşünmenin fazla álemi yok...
Türkiye son 16 yıldır Kürt sorununun sadece silahlı terör yüzüyle hesaplaştı... Türk Silahlı Kuvvetleri'nin canını dişine takarak verdiği mücadele sayesinde askeri zafere ulaştı... Ama cumhuriyet, diğer tüm cephelerde yenik düştü...
Kürt sorunu göç düzdü, büyük kentlerdeki çarpık yapılaşmayı, mafyayı, sokak çocuklarını yarattı. Kürt sorunu hukuku deldi, Güneydoğu'da askerlik çağındaki delikanlılar olağan adaletle tanışamadı. Kürt sorunu, enflasyon oldu, gelir dağılımını bozdu, zengini daha zengin, fakiri daha fakir etti. Kürt sorunu, Türkiye Büyük Meclisi'nde ayıplı görüntülere yol açtı, rejim muhalifi her partinin bölgeden oy istismarına yardımcı oldu.
Eğer Türkiye, Avrupa hedefinde ciddiyse... İnsan hakları ve demokrasi gelişmeli... Enflasyon gerilemeli, ekonomik büyüme yükselmeli, gelir dağılımı düzelmeli, adalet işlemeli...
Ve hepsi için ön şart: Kürt sorunu çözülmeli.
* * *
ANAP liderinin, büyük hedefleri küçük hesaplarına meze etme konusundaki sabıkası ortadadır... Susurluk'u bile Tansu Çiller'i siyaseten tasfiye aracı olarak gören zihniyetin kendi ifadesiyle ‘‘Güneydoğu sorunu’’ konusundaki samimiyet ve ciddiyetine önümüzdeki günlerde tanıklık edeceğiz...
Yılmaz'ın sözleri parti dışındaki cemaatte tepki uyandırırken, ANAP'ta merhum Turgut Özal'ın çizgisini anımsattı.
Ne var ki, Özal'ın Güneydoğu meselesindeki tutumunu ‘‘Blok Kürt oylarıyla başkan seçilmek arzusuna’’ bağlayanlar da azınlıkta değildi, unutmayın. Mesut Yılmaz'ı gücü ve mazisiyle birlikte ele alın.
Paylaş