Paylaş
Kritik günlere gebedir, krize gebedir, müjdeye gebedir.
Ama beklenen doğum bir türlü gelmez.
Çünkü yaşanan dış gebeliktir.
Ankara nedense çok ender gerçek gündemle uğraşır.
Zamanımız ciddiyet taklidi meselelerle geçer.
Darbe tartışmalarında olduğu gibi!
* * *
Her sabah kalktığımızda aynı terane.
Sanki birileri gece yarısı darbeye yeltenmiş de...
Hükümet de canını dişine takıp önlemiş.
O yüzden yorgun, asabi ve zafer sarhoşu.
Asimetrik rakipte de durum farklı değil.
Sanki her an nizamiyeden dışarı yürüyecek gibi...
Diş gıcırdatıyor, postal parlatıyor.
Bazısı saflığından, diğerleri yağcılıktan.
Bu pozlara inanıyor veya inanmışı oynuyor.
* * *
İlk ve en büyük yalandan başlayalım.
Muhalefet darbenin sivil yargıya taşınmasına itiraz etmedi.
Yoksa perşembe gecesi Meclis’i kilitler, yasayı önlerdi.
Ayrıca CHP’nin bu yasaya karşı çıkmasına zaten gerek yoktu.
Anayasa’nın geçici 15. maddesi değişse... 12 Eylül için yargı yolu açılsa...
Kenan Evren herhalde Genelkurmay’da yargılanmayacak. Sivil mahkemenin önüne çıkacaktı.
CHP liderliği bir ayağı çukurda darbeciden hesap sorup...
Gencisini, dirisini koruma gayretine girme ikilemine düşmemeliydi.
* * *
Devam edelim.
Hükümetin darbe alerjisi haklı ve doğru, AB’ye uyumlu.
Ama niyeti hukukla ciddi anlamda çelişiyor;
Ergenekon şüphelilerini yeni yasayla yargılamak istiyor
(ki hukuktaki doğal yargıç ilkesi çiğneniyor.)
Anayasa’nın 145. maddesini görmezden geliyor.
(ki yasanın Anayasa Mahkemesi’nden dönmesi olası)
* * *
Bugün Türkiye ekonomisinin ilk üç aylık karnesi çıkıyor.
İlk çeyrekte muhtemelen yüzde 10’dan fazla küçüldük.
O yüzden işsiz sayısı 6.3 milyonu aştı, gidiyor.
İflaslarda, karşılıksız çek sayısında patlama yaşanıyor.
Ama biz belgeyle, darbeyle, kıl ve tüyle uğraşıyoruz.
* * *
Neticede ben yine anlamadım.
Ama belki siz şuçlunun eşkâlini yakalamış olabilirsiniz.
Ankara gündemini kim gebe bırakıyor?
Paylaş