TÜRKİYE eylül-ekim aylarına üç önemli gündem maddesiyle girecek: 1) Belli ki Kıbrıs’ta son kez anlaşma zorlanacak. 2) IMF ile antlaşma formatı belli olacak. 3) 6 Ekim’de AB ilerleme raporu çıkacak.
Önce Brüksel-Ankara hattında yaptığımız görüşmeler ışığında bu üç dosyadaki son durumu aktaralım. Ardından AKP hakkında-başlığa da taşıdığımız- öngörüyü açalım, tartışalım.
KIBRIS’TA BM KARARI VE YENİ REFERANDUM
BM Güvenlik Konseyi muhtemelen önümüzdeki aylarda Kofi Annan Planı’nda Rumların eksik gördüğü bazı güvenceleri içeren karar alacak. Bu kararın ardından Kıbrıs’ta yeni bir metnin referanduma sunulması gündeme gelebilecek. Kıbrıs sürecinde Ankara’dan beklentilerini aşan işbirliği gören Verheugen son haftalarda kendisini ziyaret eden Türk heyetlerine ‘Kıbrıs’tan bir miktar asker çekilirse iyi olur’ mesajını vermeye başladı. Bu talebin frekans ve şiddeti önümüzdeki günlerde artabilir.
IMF İLE ANTLAŞMA GAYRİRESMİ ŞART
Kopenhag Kriterleri’nde eksik kalanlar zaten TBMM gündemindeki 7-8 hukuki düzenlemeden ibaret. İlerleme Raporu’na yetişirse diplomatik dille ‘gri alan’ sayılan son engeller aşılır. Konsey müzakereye nisan veya en geç eylülde başlama kararı alır. Komisyon’la temas halindeki bürokrasiye göre Avrupa Türkiye’ye IMF ile devam şartını resmen dayatmayacak. Ama Komisyon ile gayri resmi görüşmelerde IMF ile yeni bir stand by’ın müzakere kararını olumlu yönde etkileyeceği telkini (hatta lobisi?) sürüyor.
BÜYÜKELÇİLİK BİNA ARAYACAK KADAR EMİN
Brüksel’deki Türk diplomatlar yıl sonunda müzakere kararından emin gibi. Mevcut sefaret binasının kadrosu genişleyecek AB misyonuna bırakılması, Belçika Büyükelçiliği’nin konsolosluk hizmetlerini rahat yürütebileceği yeni binaya taşınması planlanıyor. Polonya’nın AB üyeliği bu ülkenin Brüksel’de yaşayan 2 bin vatandaşına iş imkanı yarattı. Avrupa bürokratlarına 2 bin Polonyalı katıldı. Tahminen aynı sayıdaki Avrupalı Türk de müzakere kararının ardından kademeli olarak Brüksel’de işe girecek.
AKP’YE DÖNÜK İKİ BASKININ VEKTÖRÜ
Kısacası AB’nin müzakere kararını ancak Türkiye’nin hataları engelleyebilir. Bu yüzden sonbaharda AB karşıtlarının AKP markajı artacak, ama bu çok önemli değil. AKP’ye asıl baskı hem içeriden, hem de dışarıdan ve iki cepheli gelecek: 1) Parti tabanının sadece dini motiflere değil AB ideallerine göre yeniden dizaynı beklenecek. (Mesela AKP AİHM’nin türban kararını içine sindirmekle başlayabilir.) 2) Parti mimarisinin (parti içi demokrasinin?), hükümetin aynı perspektiflere göre düzenlenmesi istenecek. Eğer Başbakan ve AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan bu iki sorunu tek hamlede çözmek isterse, ortak vektör erken seçimden geçecek.
Fon yok, iş zor siyasi temsil sınırlı
Gazeteci tahmini pek doğru çıkmaz. O yüzden tahminden çok senaryoyu yeğleriz. Eğer işler yolunda giderse bakın bize göre Türkiye on yıl sonra Avrupa ile hangi noktada olacak:
Avrupa Birliği bütçesinden Türkiye’ye akacak fonlar açısından fazla hayale kapılmamak lazım.
Tam üyelikten ancak 10 yıl sonra Türk işçisinin Avrupa’da serbest dolaşım hakkı tanınabilir. Yani 2025’ten önce yeni iş kapısı da zor.
Türkiye’nin büyük nüfusuna uygun düşen yüksek siyasi temsiline sınır getirilmesi amacıyla AB organları yeni formül arayacak/üretecek.