TENİS tarihimizin ilk madalyasını 1997 yılında İtalya’nın Bari şehrinde düzenlenen Akdeniz Oyunları’nda kazandık.
Antrenörlüğünü yaptığım GülberkGültekin ve Duygu Akşit’ten oluşan çift bayanlar takımımız, yarı finalde İtalyanlara kaybederek 3. oldu. Finalde Yunanlılar, İtalyan ekibini eleyerek altın madalyanın sahibi oldular. Bunun üzerine Yunan devleti iki tenisçisine ödül olarak hayat boyu polis memuru maaşı bağladı ve spor akademisine sınavsız giriş imkánı sağladı.
Geçen gün Hürriyet’in spor sayfasında başarılı sporculara "Devlet Sporculuğu" unvanı verilmesi konusunda Ak Parti’li İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İrfan Gündüz ve Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa’nın özveri ile hazırladıkları kanun teklifini TBMM’ne sunduklarını okudum. Tasarının içeriği özetle şöyle:
Olimpiyat, Dünya, Avrupa Şampiyonaları’nda ferdi ve takım olarak ilk 3 sıraya giren sporculara hayat boyu maaş ve sanatçılarda olduğu gibi devlet unvanı verilmesi.
Sporun bir yaşam biçimi olarak benimsenmesini sağlamak açısından harika bir olay.
Tenis farklı
Ancak, bu yönetmelik başarılı tenisçilerimize nasıl uygulanacak? Tenis sporunda Dünya, Avrupa Şampiyonu unvanları yok. Yani sistem güreşte, boksta ve halterdeki gibi işlemiyor.
Tenisçi, Dünya veya Avrupa Birincisi olamıyor. Teniste, turnuvalarda elde edilen dünya sıralaması puanları ile başarı elde edilmekte. Anlayacağınız, bitmeyen bir maraton.
İpek Şenoğlu’nu ele alalım. Bir Grand Slam turnuvasında çiftlerde ikinci tura çıktı. Bunu bugüne kadar hiçbir Türk tenisçisi başaramadı. Bu durumda İpek, Devlet Sporcusu unvanını elde edebilecek mi? Veya Perma Özgen; Uluslararası bir turnuvada şampiyon oldu, dünya sıralamasında ilk 100’e girdi. Kendisine hayat boyu maaş mı bağlanacak?
Bunun gibi birçok örnek verilebilir. Asıl önemli olan soru şu: "Bu tasarıda tenisçilerimiz hangi kriterlere göre devlet sporcusu unvanına layık görülecek?"
Umarım tenisçilerimizin motivasyonu açısından en kısazamanda bu sorunun cevabını köşemde yayınlayabilirim.