Bu sezon hiçbir takım için kolay değil. Hele ki ligi ve Avrupa’yı birlikte götürmek isteyen ekipler için. Dünya Kupası’na kadar olan süreçteki hafta içi hafta sonu düzenli maç frekansı, bir teknik adamın takımıyla çalışma ve bir sistem oturtması için hiç de ideal değil. Aslında bu yüzden 2022-2023 sezon başı için bazı olmazsa olmazlar vardı. Bunlardan ilki, kadroda çok değişiklik yapmamaktı. Ancak Trabzon, şampiyon olmasına rağmen kadro istikrarını yakalayamadı. Sivas karşısındaki 11’in yedisi bu yaz transfer edilen oyunculardı.
TRANSFERLER GECiKTi
İkinci olmazsa olmaz ise, eğer takım bir değişim geçirecekse, bu değişikliği çok erken yönetmekti. Böylece teknik adamın takımıyla yeterince çalışabileceği, hem fiziksel açıdan gelişme kaydedilebileceği hem de sistemin oturtulabileceği bir düzen sağlanabilirdi. Trabzon ekibinin transferleri arasında sadece Eren Elmalı ve Trezeguet, lig başlamadan takıma katılabildi. Hâl böyle olunca, bordo mavililer haftalar geçtikçe saha içinde sorun çözebilme becerini geliştirse de, ve oyuncular birbirlerine daha fazla alışsa da kolektif bir hücum devamlılığı oluşturmakta zorlanıyor. Görünen o ki Dünya Kupası’na kadarki süreç böyle devam edecek. Bu nedenle şu ana dek alınan 21 puan, zirve yarışında oldukça önemli.
HAMSiK’iN GOLÜ HARiKAYDI
Abdullah Avcı, belli ki maç öncesinde hücum başlarken Gomez’e sol çizgiye basmasını talimat vermişti. Böylece Hamsik’i merkezden rakip ceza sahası çevresine sokabilecek, Dia Sabi’A’nın boşalttığı alanda Hamsik’in etkin olmasını sağlayacaktı. Böyle de oldu. Hamsik boş koşuyla oraya gelip çok temiz bir vuruşla maçın skorunu belirledi.
İlk yarıda topa sahip olan takım Trabzon’du fakat tehlikeleri yaratan taraf Sivas’tı. İkinci yarıda topa daha çok sahip olan Rıza Çalımbay’ın öğrencileri olsa da etkinlik olarak ilk 45 dakikanın yanına yaklaşamadılar. Trabzonspor, oyunu tutamasa da skoru tutmayı başardı. Şunu da eklemek lazım: Uğurcan’ın eski günlerine dönmesi, bordo mavililer için en umut vadeden gelişme.
İlk yarım saatin tartışmasız yıldızı Uğurcan Çakır. Soldan Golovin, merkezden Ben Yedder ve Embolo ile Fransız temsilcisi bu bölümde sıklıkla kalemizi yokladı. Marek Hamsik-Gbamin ikilisinin en büyük handikapı tempolu oyunda arkalarına adam kaçırabilme riskleriydi ki zaman zaman bu risk tehlikeye dönüştü. Monaco yakaladığı her fırsatta karşısında Uğurcan’ı buldu ve maçın içinde kaldık.
OYUNA GEÇ ISINDIK
Sonrasında oyuna ısındık. Oyunu genişletmeyi, tempoyu artırmayı başardık. Zaman zaman Bakasetas’a merkezden top aldırarak, Hamsik’i sol kenara atarak alanı iyi yönettik. İlk 20 dakikayı tek şutla geçtikten sonra ilk yarının kalan bölümünde 8 şut çektik. O ana dek geçit vermeyen kaleci Nübel’in büyük hatasıyla son dakikada öne geçtik.
HUGO KULE GİBİ ÇIKIP VURDU
Kolay değil. Avrupa’nın eylül ayı başından beri en formda birkaç takımından bir tanesi karşınızda. Bu dönemde ligde 5’te 5, Avrupa Ligi’nde 3’te 2 yapmışlar. Kalelerinde bir maçta en fazla tek gol görmüşler. İkinci 45 dakika hiç kolay geçecek gibi gözükmüyordu. Soyunma odasından dönerken sahaya adım atan Vitor Hugo’nun ise kimseden korkacağı yoktu. Daha ikinci devre yeni başlamıştı ki Bakasetas’ın ortasına kule gibi çıkıp skoru 2-0 yaptı. Bu dakikadan sonra da ne o ne de bordo mavililer arkasına baktı. Artık hem taraftarın hem takımın hem de Abdullah Avcı’nın referans alabileceği bir 60 dakika var Trabzonspor’un elinde. Bunun üzerine bir oyun ve performans inşa edilebilirse mutlu günler yakın. Türkiye’nin Avrupa’daki gurur gecesinde bordo mavililer yıllar boyunca unutulmayacak bir galibiyet aldı.
Tarih 10 Ekim. Ligler başlayalı 2 ay olmuş ve bu sırada bir de milli ara var. Kasımpaşa mücadelesi, Trabzonspor’un yaklaşık 2 aylık süreçte 15. resmi maçıydı. Hem de hafta içerisinde Monaco deplasmanında 80 dakikayı 10 kişi oynadıktan sonra.
Aslında maç öncesi hava, hem İstanbul ekibinin kalesinde gördüğü gol sayısı (8 maç 15 gol) hem de stadı dolduran taraftar ile tempolu, baskılı ve pozisyonlu bir Trabzonspor oyunu vadediyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.
Perşembe akşamı maça başlayan 11’in 8’i, Kasımpaşa karşısında sahadaydı. İlk yarı boyunca durağan, pas hızını artıramayan, rakip ceza sahasında çoğalamayan bordo mavili ekip, Anastasios Bakasetas’ın kafa vuruşu dışında pek pozisyon üretemedi. Takım böyle olunca maç önü heyecanı yüksek olan tribünler de yavaş yavaş maçtan soğudu.
iKiNCi YARI KAYSERi MAÇI GiBiYDi
Abdullah Avcı, takımına elektro şoku Kayserispor maçındaki gibi risk alarak verdi. Emmanouil Siopis-Djaniny değişikliği ile merkezi Marek Hamsik-Bakasetas yapıp, Yusuf Yazıcı’yı da Maxi Gomez’in arkasına çekti. Sonrasında Hamsik-Yusuf ile Gbamin-Umut Bozok’u değiştirerek merkezden biraz daha dinamizm katmak istedi. Maçı ise Kayseri’de maçı çevirirken merkezde olan Enis Bardhi-Bakasetas ile bitirdi.
Aslında ikinci yarı oyun olarak istediğini de kısmen elde etti. Orta sahalar çabuk geçilip maçın temposu artınca Trabzonspor hücum hattı ilk yarıdaki kadar durağan kalmadı. Rakibin merkezdeki kırılganlığını gören Kasımpaşa daha cesur hücum etti, buna karşılık Karadeniz ekibi geçiş oyununda istediği pozisyonları yakaladı. Eşitliği bozabilen ise çıkmadı.
BEKLERDEN HÜCUM KATKISI ŞART
Bordo mavililer zirveye tutunmak için sürekli bir şeyler deniyor ancak saha içerisinde bu denemelerin yansımaları pek iyi gözükmüyor. İki bekin hücum katkısı çok düşük. 11’e sadık kalayım desen bu maç temposunda süreklilik zor. Sonunda ise zaman ve maçlar geçerken oyun gelişemiyor. Abdullah Avcı risk alarak skoru elde etmeyi deniyor ama bunun da sürekli sonuç vermesi beklenemez.
Biraz Gregory House havası var. Ne diyordu efsane doktorumuz? “Gerçeklik neredeyse her zaman yanlıştır.” Beşiktaş maçında hem sahadaki performanstan hem de kenardan giren oyunculardan beklediğini alamamıştı Jesus. Set oyunundaki üretkenlik sorununu kafasına dert etmiş olacak ki, AEK karşısında bir stoperi kenara çekti, ön tarafa bir oyuncu ekledi.
İLK YARI RİTMİNİ BULAMADI
İlk yarı boyunca ritmini bulamadı Fenerbahçe. Emre Mor, Diego Rossi ve Lincoln gibi dikine gidebilecek üç oyuncu sahada olmasına rağmen pek uyum sağlayamadılar. Bu üçlüde sırtı dönük oyun da olmadığı için, bağlantı oyunu sadece Michy Batshuayi’nin üzerine kaldı. AEK teknik direktörü Jose Luis Oltra’nın da düzenli kullandığı 4-2-3-1 sisteminden 4-3-3’e dönüşü ve merkezi üçlemesi, o bölgeyi İsmail Yüksek-Miguel Crespo ikilisi ile kapatan F.Bahçe’yi zorladı. Oier, sürekli boş kaldı. Szalai birçok pozisyonda gidip gitmeme arasında kaldı ve bu Fenerbahçe baskısının etkinliğini azalttı.
1 MAÇTA 2 ROSSI KLİBİ ÇIKAR
Diego Rossi enteresan oyuncu. Bir 90 dakika içerisinden iki tane Rossi klibi çıkartılabilir. Biri 20 milyon Euro bonservis ile Premier League yapar, diğerinin Fenerbahçe 11’indeki yeri tartışılır. İşin iyi yanı, saha içinde doğru tercihleri yapıp bitiriciliğini geliştirirse ilkine ulaşma potansiyelinin yüksek olması. Pozisyon yokken Batshuayi’yi golle buluşturmayı başardı Uruguaylı. O topu aldığında, AEK yarı sahasında 7 siyahlı formalı oyuncu, bir de Batshuayi vardı.
TAKIMA FERGUSON TEDAVİSİ
Soyunma odasında belli ki Jorge Jesus, Sir Alex Ferguson’un saç kurutma makinası tedavisini kullandı. İkinci yarıya daha diri, daha enerjik ve tempolu başlayan Fenerbahçe 10-15 dakika içerisinde oyunu ilk yarıda yapamadığı kadar rakip ceza sahasına itmeyi başardı. Burada iki bekin ve İsmail’in kendilerini saha içerisinde daha ileride konumlandırmasının rolü büyüktü. Bu baskı en sonunda AEK savunmasında hatayı ve sarı lacivertlilere golü getirdi.
Çağdaş Atan, ligin rakibini iyi analiz eden teknik adamlarından biri. Bu yüzden Kayserispor’un maç içerisinde ana stratejisinin ne olacağını, Trabzonspor’un da hücum planını sahaya yansıtma beceresini merak ederek ekran başına geçtim. İlk 45 dakika, Kayseri temsilcisinin kendi oyununu sahaya yansıtmak için verdiği özveri ile özetlenebilir. Thiam, Gavranovic ve sürpriz olarak Cardoso’yu stoper-bek arasındaki boşluklara koşturan sarı kırmızılı ekip, Trabzonspor’un oyun boyunu sürekli olarak uzattı. Hem çapraz toplar hem de topsuz koşular ile de rakibi oldukça yıprattı.
GiDiŞATI KAYSERi BELiRLEDi
Bu cesur oyunun bedeli ise tempolu oyunda Abdullah Avcı’nın ekibinin kontra becerisiydi. Uğurcan’ın büyük hatası ile gelen gol Kayserispor’u öne geçirse ve %51 topa sahip olma ile soyunma odasına gitseler de Trabzonspor ilk yarıyı 10 şut, rakip ceza sahasında 16 kez topla buluşma ve kaçırılan net pozisyonlar ile bitirdi. Bulunan çok fazla pozisyona rağmen, oyunun gidişatını belirleyen tarafın Çağdaş Atan’ın öğrencileri olduğunu söylemek yanlış olmaz.
2. YARI AĞIRLIĞINI KOYDU
İkinci yarıda ise Trabzonspor ağırlığını maça koymaya başladı. Topa daha fazla sahip olan, set oyununa oturan, riskleri alan bir bordo mavili ekip vardı sahada. Abdullah Avcı önce Siopis, sonra Hamsik’i kenara çağırarak orta sahayı BardhiBakasetas’a emanet etti ve alabileceği tüm riskleri aldı. Karadeniz temsilcisi, risklerin yaratabileceği kırılganlığı daha sahada hissetmeden öne geçti. Penaltı kararı doğru olsa da VAR’ın çağıracağı kadar bariz bir hata mıydı? Tartışılır. 2. gol ise ilk yarıdaki pozisyonların bir benzeriydi, son vuruşu yapan oyuncu dışında. Maxi-Umut bir kez daha birbirlerine yakınken ne kadar büyük bir tehdit olduklarını gösterdiler.
SORUN BERABER HAREKET
Abdullah Avcı’nın çözmesi gereken bir numaralı sorun ise takımın beraber hareket edebilme becerisi. Ne savunmada ne de hücumda set oyununda takım bu anlamda istenilen seviyede değil. Üç maç üst üste ilk golü yedikten sonra geri dönmek bir takım karakteri göstergesi, bu da cepteki en büyük artı.
Erol Bulut, Abdullah Avcı’yı iyi bilen bir teknik adam. Geçen sezon Akyazı’daki 90 dakika 3-0 gibi net bir skorla Trabzonspor lehine bitmiş olsa da Gaziantep FK’nin rakip kaleye yolladığı 25 şut, Akyazı’da sezon boyu yakalanan en yüksek rakamdı. Bordo mavililerin deplasmanlarında ise bir tek Konyaspor bu rakamın üzerine çıkabilmişti.
Çok net bir plan ile sahadaydı Güneydoğu temsilcisi: Marc Bartra- Stryger Larsen arasını çabuk oyuncular ile delmek, özellikle Bartra’nın yavaşlığından faydalanmak. Böyle de oldu. Trabzonspor oyuncuları daha maça ısınamadan tabelaya baktıklarında iki farkla geride olduklarını gördüler.
DOĞRUDAN ŞAŞMADILAR
Bordo mavililer, maçın başındaki şoka rağmen saha içerisinde bildikleri doğrulardan şaşmadılar. Kızılyıldız maçında Mahmoud Trezeguet ve Djaniny’nin kanatlarını 10. dakikadan sonra değiştiren Avcı, Gaziantep FK karşısında da bu ikili ters kanatta başlamış olmalarına rağmen aynı şeyi yaptı. Kısa bir süre sonra yine Marek Hamsik, çabuk düşünüp topun yönünü hızlıca değiştirdi ve Trezeguet bir kez daha ağları sarsmayı başardı.
iLK YARININ YILDIZI BAKASETAS
İlk 45 dakikanın tartışmasız yıldızı ise Bakasetas’tı. Sürekli denedi, sürekli tehdit yarattı. Karşısındaki savunmayı hep daha iyisini yapmak zorunda bıraktı. Altı şut (biri penaltı) ve bir asist. Sadece 45 dakikada... Trezeguet’nin sağ kenara geçip çizgiye basması, Hamsik’in sol tarafta oyunu genişletmesinin de Bakasetas’a alan açtığı bir gerçek. Devrede soyunma odasına berabere gidilmesinde payı büyüktü.
YORGUNLUK TEMPOYU DÜŞÜRDÜ
Djaniny’nin yerine Bardhi girince, oyuncular arasındaki mesafeler biraz fazla açıldı Trabzonspor için. Djaniny, Umut Bozok’un yanına gelip forveti çiftleyerek kalabalık bir ön hat oluşturuyordu. Bardhi biraz daha geride kalınca takımın hücum verimliliği azaldı. Üstüne bir de Kızılyıldız maçının yorgunluğu eklenince zaman zaman temposu düşen bir Trabzonspor gördük ikinci yarı.
Pozisyon bilgisi ve karakteriyle diğer 10 oyuncuyu da olumlu etkiliyor Marek. Slovakya Milli Takımı, 2010 Dünya Kupası’nda gittiğinde, kaptanlık bandını 22 yaşındaki genç Marek Hamsik’e vermesi tesadüf değildi. Pavel Nedved’in onu Juventus’a istemesi ya da ona “Benim veliahtım” demesi de. Slovak oyuncu, zamanında Napoli taraftarına vefasızlık yapmamak için Juventus’a gitmemişti.
MERKEZİ İYİ PARSELLEDİ
Abdullah Avcı’nın ideal merkeziyle sahada olması da önemliydi. Siopis-HamsikBakasetas, birbirini saha içerisinde tamamlayan bir üçlü. Her birinin rolü farklı. Siopis bozucu, Hamsik oyun kurucu, Bakasetas ise yaratıcı. Merkezi bu şekilde iyi parselleyen Trabzonspor, kenarları da iyice çizgiye yaklaştırarak orta sahayı boşalttı. İki gün önce Bayern Münih, Barcelona karşısında zorlanınca ikinci yarı Mane ve Sane’yi çizgilere yaklaştırarak oyunu açmış, rakibi enine genişleterek onların savunmaya oturmalarını zorlaştırmıştı.
'YAŞASIN YENİ KRAL!'
Djaniny sol, Trezeguet sağ kenarda başlayan bordo mavililer, 10. dakikanın ardından bu ikilinin kanatlarını değiştirdi ve özellikle 20-25 dakika iyi tempo yapmayı başardı. Önde baskılı ve enerjik oyunun da burada rolü büyüktü. Golde Eren’in baskısı, Denswil’in hemen sol kenarı görmesi, Trezeguet’nin pası ve Hamsik’in son vuruşu tam anlamıyla derslikti. Akyazı sakinleri, damaklarında hep bir Nwakaeme tadı kalarak geldiler sezon başından beri tribüne. Ta ki düne kadar. Trezeguet, “Yaşasın yeni kral” dedirtircesine bir gol, bir asistlik performansıyla göz doldurdu. Onu daha çok konuşacağımız günler yakındır.
Süper Lig’de Adana Demirspor deplasmanına çıkıyorsan, koşmayı göze alacaksın. Montella da koşturacak takımla sahadaydı. Santrforsuz, en önde Emre Akbaba’lı oyun hem çabuk çıkan hem de merkezin pas yaparak iki kenar, Onyekuru ve Yusuf Sarı’yı çok çabuk topla buluşturduğu bir kurgudaydı. Bir de üzerine Rodrigues’in müthiş vuruşuna Trabzon barajının Kızıldeniz gibi ayrılması eklenince, Demirspor topun karşısında bekleyip hızlı çıkarak bordo mavilileri çok geniş alanda oynamak zorunda bıraktı.
iLK YARI ÜRETKEN DEĞiLDi
İlk yarıda merkezde topa sahipken ya da değilken orta sahada büyük boşluklar veren, rakibinin savunmayı öne çıkarmasıyla -ki Montella sürekli kenardan bu talimatı verdi oyuncularına- kaleye uzak kalan ve üretken olamayan bir oyun vardı Trabzonspor adına. Ancak sahadaki sorun çözücü ayaklar, oyun ile skorun paralel olma zorunluluğu olmadığını bize bir kez daha hatırlattı. Bardhi’nin müthiş pası, Maxi Gomez’in fırsatçılığıyla birleşince penaltıyı gole çeviren Bakasetas soyunma odasına eşitlikle gidilmesini sağladı.
DEMiRSPORLULAR KOŞTU
Dedim ya, Adana deplasmanında koşmayı göze alacaksın diye. Trabzonspor gol pozisyonuna girdiği anın dönüşünde koşamadı, Demirspor koştu. Ligin belki de merkezden ceza sahasına koşu yapmada ligin en iyi ismi N’diaye, doğru zamanda ve doğru bitirişle maçı tekrar takımın lehine çevirdi. Adana Demirspor rakibini yorarak, topu her aldığında rakip ceza sahası çevresine giderek maçı bitirir diye düşünürken sahneye bir başka bordo mavi formalı santrafor çıktı. Umut Bozok böyle bir profil. Maçın içerisinde her an gözükmüyor belki ama, gözüktüğünde de hep fark yaratan işler yapıyor.
Maçın sonucunu savunmadan çıkıp rakip ceza sahasına o deparı atan Samet’in belirlemesi tesadüf değil. Montella’nın “Fast and Furious” ya da Türkçe ismiyle “Hızlı ve Öfkeli” oyunu, bir Avrupa deplasmanından gelen Trabzonspor’u bir hayli yıprattı ve Mavi Şimşekler hak ettiği bir galibiyet ile sahadan ayrıldı.