Ssangyong Türkiye’de ikinci Kore dönemini başlatıyor

Geçtiğimiz yıl Mayıs ayı gibi Bayraktar Otomotiv Grubu eski Başkanı Sami Nacaroğlu ve Baylas Otomotiv-Citroen Genel Müdürü Bora Koçak’la bir öğle yemeğinde biraraya gelmiştik.

Bayraktar Grubu uzun bir süreden bu yana otomotivde büyümek istediğini ve bunu yeni markalarla yapacağını her ortamda dile getiriyordu. Bayraktar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar, model olarak kendilerine bünyesinde 10’un üzerinde otomotiv markası olan Doğuş Grubu’nu aldıklarını bile söylemişti. Bu doğrultuda Bayraktar Grubu hem Koreli Ssangyong hem de Çinli markalarla ilgileniyordu. Nacaroğlu ve Koçak’la yediğimiz yemekte ağırlıklı olarak bu yeni markalar hakkında konuştuktan sonra kahve içmeye grubun genel merkezi olan meşhur Boyalı Köşk’e gitmiştik. Köşkte Mustafa Bayraktar ve Subaru Genel Müdürü Bahattin Tataoğlu’da bize katılmış, biranda masanın üstü Ssangyong’un model kataloglarıyla dolmuştu. Bana modeller hakkında fikirlerimi sorduklarında, "Distribütörlüğü kesin aldılar" diye düşündüm. Ancak fiyat konusunda görüşmelerin devam ettiğini, Haziran sonunda netlik kazanacağını belirterek, beni oradan eli boş bir şekilde uğurlamışlardı.

BAYRAKTAR CAZİP DEĞİL DEMİŞTİ

Haziran’da ses çıkmayınca, Temmuz’da aynı ekiple yeniden biraraya geldik. Nacaroğlu, hemen konuya girip, Ssangyong’la anlaşamadıklarını belirterek, şunları söylemişti: "Bize verdikleri fiyat, pazardaki mevcut 4X4 araçlardan düşük değil. Biz pazara öncelikli olarak fiyat avantajıyla girmeliyiz ki, rekabette markanın bilinirliğini artıralım. Rakiplerle aynı fiyatta, kimse çok iyi tanımadığı Ssangyong markasını tercih etmez. Kaldı ki, bir de rakipler pazara göre fiyatlarda oynama yaparsa, bizim elimiz kolumuz bağlanır. Bu yüzden görüşmeler sona erdi. Zaten Bayraktar Grubu başka bir markanın daha distribütörlüğünü almak için zarar edeceği bir işe girmez. Bizim elimizde zaten güçlü markalar var. Koreli şirketle fiyat konusunda anlaşsaydık 4X4 sınıfında uygun bir markamız daha olacaktı. Ama olmadı. Otomotiv sektörüne ilk kez girmek isteyenler için cazip olabilir ama bizim için Ssangyong cazip değil."

İşte bu gelişmelerin ardından 1-2 ay geçmeden, Ssangyong’un Şahsuvaroğlu’yla anlaştığı haberi geldi. Açıkçası haberi ilk duyduğumda, "Bayraktar kabul etmeyince Şahvuroğlu’yla anlaşmışlar" diye düşünmeden edemedim. Ta ki geçtiğimiz hafta Şahsuvaroğlu yetkilileriyle biraraya gelinceye kadar. Meğer durum benim bildiğimden çok ama çok farklıymış. Öncelikli olarak Şahsuvaroğlu’nun Ford’un en büyük bayisi olan Şahsuvaroğlu olmadığını belirtmem lazım. Bu Şahsuvaroğlu, bildiğimiz şirketin sahibinin kardeşi Nihat Şahsuvaroğlu’na ait. Aynı aile ama farklı iki şirket. Zaten isminin sonunda ’Dış Ticaret’ unvanı var.

CEZAYİR’İN GÜCÜYLE ALMIŞLAR:

Daha önce Çinli JAC markasının Türkiye temsilciliğini almasına rağmen ithalat izni alamayan Nihat Şahsuvaroğlu, son yıllarda asıl faaliyetlerini Cezayir’de yürütüyormuş. Şahsuvaroğlu, Cezayir’de Ssangyong ve JMC’nin (Çin otomobil markası) distribütörlüğünü yürütürken bir dönem Honda’nın da temsilciliğini yapmış. Yani Ssangyong Türkiye temsilciliğini alan Şahsuvaroğlu, otomobil satışındaki deneyimini bugüne kadar 50 bin araç sattığı Cezayir pazarındaki gücünden alıyor. Zaten Ssangyong’un Cezayir’de temsilcisi olması, Koreli markayı Türkiye getirmesinde etkili olmuş.

Şirketin Pazarlama Müdürü Ertuğrul Tırak, Ssangyong’un Cezayir’deki aktivitelerinden çok memnun kaldığını belirterek, "Zaten bize hedef sorduklarında ’Türkiye’de ilk yıl 2 bin adedin üzerinde satış yaparız’ demiştik. Temsilciği almak isteyen diğer grubun hedefi ise 750 adetti. Haliyle Ssangyong, tecrübemizle doğru orantılı bir şekilde tereddütsüz bizi seçti" dedi. Ssangyong’u pazara sunduklarından bu yana 700’ün üzerinde aracı plakanlandırıp sattıklarını kaydeden Tırak, şu ana kadar 2 bin 500 adet araç getirdiklerini, yıl sonuna kadar 4 bin adetlik satış hedeflediklerini söylüyor. Tırak, bununla da kalmıyor 2009 hedeflerinin 10 bin olduğunu söylüyor. Tırak’ın bu hedefi ilk başta bana da çok inandırıcı gelmedi. Ama 3-4 ayda satılan 700 araçta ortada. Bu noktada, hemen "Peki fiyatlarınız nasıl" diye sorduğumda, öyle düşük rakamlar olmadığını da kısa sürede anladım.

FİYATLAR UCUZ DEĞİL

Şu anda Ssangyong’un Türkiye’de en çok sattığı araç ilginç pick-up modeli Actyon. Satışlarının yüzde 40’ı bu araçtan oluşuyormuş. Bu aracın en düşük fiyatı 35 bin YTL’den başlıyor, 47 bin YTL’ye kadar çıkıyor. Actyon’dan sonra en çok sattıkları araç ise Kyron. Bu aracın fiyatı ise 60 bin YTL’den başlıyor 81 bin YTL’ye kadar çıkıyor. Zaten en çok da 80 bin YTL civarındaki üst donanımlı versiyonu tercih ediliyormuş. Bir de markanın en lüks modeli Rexton var. Onun fiyatı ise 93 bin YTL’den başlayıp 105 bin YTL’ye kadar çıkıyor.

Yani fiyatlardan anlayacağınız piyasadaki rakiplerinden ne düşük ne de pahalı. Peki, nasıl oluyor da, marka bilinirliği Türkiye’de oldukça düşük olan bu marka böylesine büyük hedefler koyup 3-4 ayda 700 tane araç satıyor? Cevabını Tırak, veriyor: "Biz markayı Cezayir’den dolayı iyi tanıyoruz. Sonuçta araçların altyapısı Mercedes gibi dev bir firma tarafından geliştirilmiş. Biz Türkiye’de temsilciliği alınca hemen bayi ağını oluşturduk. Kısa sürede 31 bayiye ulaştık. Bu bayilerin 28-29 tanesi sadece Ssangyong satıyor. 27 servisimiz, 24’te gezgin servis aracımız var. Araçların üzerine cüzi bir kár koyup, ’volume’den kazanma yolunu seçtik. Bugüne kadar 2.5 milyon Euro’su reklam olmak üzere tam 10 milyon Euro’luk yatırım yaptık. Araçları görenler çok beğeniyor ve satın alıyor. Sahip olduğu donanım ve özelliklerin dışında tasarım da beğeniliyor. Yoldaki sayısının artmasına paralel satışlar artıyor. Bunların hepsi toplanınca ortaya 4 bin adetlik hedef çıkıyor."

Ne diyeyim, eğer Şahsuvaroğlu hedeflerini tutturursa Türkiye’de ikinci bir Koreli zaferi yaşanacak. Bilmeyenler için Koreli Kia, Anadolu Grubu’na geçtikten sonra 4X4 modeli Sorento ve Sportage ile Türkiye’de sınıfında 4 yıldır açık ara liderliğini sürdürüyor. Şimdi benzer gelişmenin Ssangyong cephesinde yaşanacağı görülüyor. Bu da Türk halkının dört çeker araçlarda tercihin Kore olduğunu gözler önünü seriyor. Bu yıl Koreli iki şirket arasında önemli bir rekabet yaşanacağı ortada.

Altyapısı Mercedes’ten

Koreli Ssangyong, 1954 yılında kurulan ve yaklaşık 30 yıl ağırlıklı olarak iç pazar için ticari araç üreten bir şirketti. 1986 yılına gelindiğinde Ssangyong, bugün dünyada söz sahibi olduğu 4X4 araçları üretmeye başladı ve 1990’lı yılların başında Mercedes’in şirkete ortak olmasıyla bu alanda kendini hızla geliştirdi. Ancak 1997 yılına gelindiğinde Koreli şirket Asya krizinin etkisiyle mali çıkmaza girdi ve Daweoo şirketiyle birleşmek zorunda kaldı. Ancak bu ortaklık sadece 2 yıl sürdükten sonra Ssangyong, 2000 yılında yeniden bağımsızlığına kavuştu. 2004 yılına gelindiğinde ise Çin’in en büyük otomotiv şirketlerinden biri olan Shanghai Automotive (SAIC) Ssangyong’un yüzde 51’ini satın alarak şirketin en büyük hissedarı oldu. Türkiye’ye ithalatına başlanan Ssangyong’un araçları Action, Action Sport, Kyron, Rexton ve Rodius modellerinden oluşuyor. Action, Action Sport ve Kyron 4X4 ve 4X2 seçenekli 2.0 litre turbo dizel motorlu modeller olarak öne çıkıyor. Action Sport, lüks pickup pazarında konumlanıyor. Markanın amiral gemisi ise lüks 4X4 segmentindeki modeli Rexton. 2.7 litre turbo dizel motorlu araç, markanın üst segment 4X4 pazarındaki rekabette vurucu gücünü oluşturuyor. Ssangyong’un diğer bir modeli ise Rodius adını taşıyor. Bu araçta 2.7 litre turbo dizel motorlu yedi kişilik bir MPV.
Yazarın Tüm Yazıları