Paylaş
Eğer öyleyse yanılıyorsunuz çünkü Harry’nin kullandığı otomobil yüzde 100 elektrikli yepyeni bir araç. Evet yanlış duymadınız, 50 yaşındaki E-Type geçtiğimiz yıl Jaguar tarafından yüzde 100 elektrikli bir otomobile çevrilerek, baştan yaratıldı.
1968 model yıllı Roadster üzerine gerçekleştirilen projeyle birlikte karbon salınımı yapmayan bir otomobile dönüştürülen ve ismi ‘E-Type Zero’ olan araçta 225 beygir güç üreten bir elektrik motoru görev yapıyor. Bunun yanında 40 kWh‘lık batarya paketinin kullanıldığı araç gerçek kullanım değeri olarak tek seferde 270 kilometrelik menzil sunuyor. Güç kaynağına göre değişmekle birlikte 6 ile 7 saat aralığında şarj edilebildiği açıklanan bu bataryalarla birlikte ‘E-type Zero’nun 0’dan 100’e hızlanma değeri 5.5 saniye olarak teknik verilere yansımış durumda. Toplam ağırlık değerinde içten yanmalı motora sahip versiyona oranla 46 kilogram daha hafif olduğu gözlemlenen araçta tek yenilik güç ünitesi değil.
Çok fazla olmasa da Jaguar ekibinin eklentiler yaptığı ‘E-type Zero’da LED teknolojisine sahip ışıklandırmalar ilk adımda dışarıdan fark ediliyor. İçerisinde orijinal modelden esinlenerek yapılan iyileştirmelerin kullanıldığı aracın merkezindeyse klasik otomobil meraklılarını biraz rahatız edebilecek dijital bir ekrana yer verilmiş. Jaguar’ın sınırlı sayıda ürettiği bu aracın fiyatının 470 bin dolar civarında olduğu belirtiliyor. Tabii Prens Harry gibi özel plaka da isterseniz fiyat artabilir. Bu arada Türkiye’de bu aracı almak isteyenler ise eğer sıra gelirse yüksek vergiler sonrası 1.2 milyon doları da gözden çıkarmak durumunda.
CHARLES DA KULLANIYOR
Diğer taraftan sahibi Hintli Tata olsa da İngiltere’nin sembol markalarından biri olan Jaguar, bu yıl itibariyle Türkiye de dahil tüm dünyada elektrik çağını başlatmıştı. Benim de bu hafta Portekiz’de test edeceğim Jaguar’ın en yeni elektrikli SUV modeli I-Pace, İngiltere’de Kraliyet Ailesi tarafından da temsil ediliyor. İngiltere tahtının varisi Prens Charles son dönemde tüm açılış ve resmi geçit törenlerinde elektrikli I-Pace’i kullanıyor.
Charles’ın ve oğlu Harry’nin de elektrikli Jaguar tercih etmesi, çevreye olan duyarlılıklarını da gösteriyor. 10 yıl sonra ilk elektrikli modelini piyasaya sunacağını açıklayan Rolls-Royce eğer elini çabuk tutmazsa Kraliyet Ailesi’ni kaptıracak gibi. Şaka bir yana bu gelişmelerin elektrikli otomobil konusunda önemli bir adım olarak değerlendirilmesi gerek.
Son bir not; Prens Charles’ın 2011 yılında evlenen büyük oğlu Prens William ise düğünde babasının 1969 model Aston Martin Volante DB6’sını kullanmıştı. Ama ne yapsın o dönemde elektrikli otomobillerde bu kadar gelişme yoktu.
BİLALOĞLU’NUN KARİYERİNİ ŞEKİLLENDİREN REKLAM
KARİYERİNE 1991 yılında Audi’nin Almanya merkezinde başlayan Ali Bilaloğlu, yurtdışında çok önemli görevlerin ardından, 2004 yılında Doğuş Otomotiv’e Audi Genel Müdürü olarak döndü. ‘Döndü’ diyorum çünkü 2000 yılında kısa bir süre ‘İş Geliştirme ve Strateji’ bölümünü yönetmiş, ardından 2001’de Audi’den ‘Dubai’nin başına geç’ teklifi gelince 4 yıla yakın gruptan ayrılmıştı 2007 yılında Doğuş Otomotiv’in CEO’su olan Bilaloğlu son dönemde profesyonel sosyal paylaşım platformu Linkedin’i çok aktif kullanıyor, güzel paylaşımlar yapıyor. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin (ODD) Başkanı da olan Bilaloğlu’nun otomotiv sektöründeki kariyer planının nasıl şekillendiğine ilişkin şu paylaşımı dikkatimi çekti:
“Otomotiv sektöründe bir kariyer yapma hedefim her zaman vardı; ancak hangi marka konusunda kararsızdım. Genç ve idealist bir mühendis olarak inovatif çalışmaların içerisinde olabileceğim; ilklere imza atan çalışmaların bir parçası olabileceğim bir kariyer hedefliyordum. Audi, o sıralarda henüz Airbag gibi teknolojilerin olmadığı bir zamanda, sürüş güvenliği konusunda devrim niteliğindeki ‘Procon Ten’i tanıtıyordu. Procon Ten, kısaca herhangi bir çarpışma anında, aracın direksiyonunu sürücüden uzaklaştıran ve böylece sürücünün başını direksiyon simidine vurmasını önleyen bir sistemdi. Ancak bu yenilikçi buluş kadar reklam filmi de büyük beğeni kazanmıştı. Sistemi, son derece sade ve basit bir şekilde anlatan bu reklamla karşılaştığımda kariyerim için en doğru adresin Audi olduğunu düşündüm ve Audi’ye başvurmaya karar verdim. Procon Ten reklamı, otomotiv sektöründeki kariyerimi planlamama yön veren bir reklam olarak hafızamda yer etti.”
İşte doğru yenilikçi bir ürünün iyi bir reklamla nasıl insanların kariyerini belirlediğinin bir kanıtı.
OTOMOTİVDE YERELLİK MİADINI DOLDURUYOR
Geçen hafta TEB Cetelem, aralarında Türkiye’nin de olduğu 15 ülkede yaptığı otomotiv pazarı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırma sonuçlarına bakıldığında“Gelecekte, aracınızı değiştirdiğinizde aynı markayı satın almayı düşünür müsünüz?” sorusuna katılımcıların yüzde 77’si ‘evet’ cevabını vermesine rağmen, sadece yüzde 34’ünün son alımlarında aynı araç markasını tercih ettiğini ortaya koyuyor.
Bu durum Türkiye’de de yaklaşık bu oranlarda gerçekleşmiş. Yani Türkiye’de markasına sadık olduğunu söyleyen sürücülerin oranı yüzde 78 iken, yeni otomobilini bir önceki ile aynı markadan aldığını söyleyenlerin oranı sadece yüzde 30’da kalmış. Sürücülerin aklını sadece daha cazip fiyatlar değil aynı zamanda daha hesaplı markaların çok daha fazla donanım sunması ve modern tasarımlara sahip olması çeliyor.
Araştırmada benim dikkatimi çeken diğer bir nokta ise yerelliğin artık miadını doldurmuş bir kavram olduğunun ortaya çıkması. Çünkü sonuçlar iki sürücüden birinin ne kendi ülkelerinin otomobil markalarına ne de yerli üretim ilkesine bağlı olduğunu ifade ediyor.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş