Dövizdeki dalgalanmaya bağlı olarak bir çok otomotiv firması yurtdışındaki genel merkezlerini arayarak, "Yandık bittik, bize bir çare’ şeklinde yakınmalarda bulunup, çözüm yolunu yurtdışında arıyor.
Bunun üzerine bir çok uluslararası yönetici de durumu yakından incelemek için Türkiye’ye geliyor. Gün boyunca ofislerde yapılan yoğun çalışmaların ardından Türkiye’deki yöneticiler misafirlerini boğazda yemeğe veya bir bara götürüyor. Tabi boğazda yer alan lüks restoranlar veya barlarda krizden eser yok. Durum böyle olunca yabancı misafir can alıcı hamleyi yapıyor: "Hani kriz vardı, burada hiç öyle gözükmüyor." Bizim Türklerin cevabı ise hazır: "Bu kişiler dövizle para kazananlar. Dövizin artışını kutluyorlar."
Türkiye, son 3 haftadır döviz kurundaki dalgalanmalarla yatıp kalkıyor. 2-3 yıldır Türk lirasının değer kaybına alışık olmadığımız için, günlerimizi birbirimize ’Acaba döviz daha da artar mı’ veya ’Düşer mi’ şeklinde sorularla geçiriyoruz. Özellikle ekonomi editörü olduğum için çevremden gelen bu sorular karşısında sıkıldığımı itiraf etmeliyim.
Döviz kurunun artışına bağlı olarak Türkiye’de pek çok üründe fiyat ayarlamasına gidildi. Ama hiç bir sektördeki ayarlamalar otomotivdeki kadar ses getirmedi. Sebebi açık. Türkiye’de satılan araçların yüzde 60’ı ithal. Geri kalan yüzde 40’lık kesim ise ithal parçalara bağımlı yerli araçlardan oluşuyor. Yani tüm araçlar dövize endeksli.
ZAMMI UNUTMUŞTUK
Bu nedenle dövizde yaşanan her türlü dalgalanma fiyatlara yansıtılmak zorunda. Bundan 4-5 yıl önce firmaların neredeyse haftada bir zam yapmasını olağan olarak karşılıyorduk. Ama son 3 yıldır bunu unutup, zamsız bir yaşama alıştık. Hatta zammı geçtik, yoğun rekabet yaşanan sektörde kampanyalarla daha ucuza otomobil alma yolunu seçtik. Durum böyle olunca otomobilleri neredeyse 3 yıl öncenin altında fiyatla almaya başladık.
Ama dış etkenlere bağlı olarak biranda herşey değişti ve unuttuğumuz ’zam’ kelimesi yeniden ortalarda dolaşmaya başladı. Son 3 haftadır bende bu dalgalanmaya bağlı olarak hem otomotiv sektörünü hem de yazılı ve görsel basını gözlemliyorum. İki tarafta olaya temkinli yaklaşıyor. Otomotiv firmaları dövizdeki yüzde 20’yi bulan artışı, öyle küt diye fiyatlara yansıtmadı. Bugüne kadar yüzde 2 ila 7 arasında değişen zamlar yapıldı. Aynı şekilde bir kaç gazetenin dışında zam haberleri de geniş yer bulmadı. Çünkü ortada bir belirsizlik var ve kimse yarın ne olacağını bilemiyor. Bu nedenle pazarla ilgili tahminlerde şu an masaya yatırılmadı. Herkes rakamları revize edip etmeyeceğine ilişkin açıklamalar için henüz erken olduğunu kaydediyor.
REKABET ZAMMI ENGELLİYOR
Şu anda sektörde konuşulanlar, pazarın 2006 yılında yüzde 10 daralacağı ve zamların yüzde 12 ile sınırlı olacağını yönünde. Tabi bu görüşler şu andaki konjoktürle ilişkili. Dövizin hareketine bağlı olarak gelişmeleri bekleyip göreceğiz.
Firmalarının döviz kurundaki artışın tümünü fiyatlara yansıtmamasının sebeplerine dönersek ise ortada bir çok neden olduğunu görüyoruz. Bunlardan ilki ve en önemlisi Türkiye’de yaşanan yoğun rekabet. Bir çok otomotiv firması zam yapmadan önce özellikle üretici kimliği olan firmaları gözlemliyor. Zaten Türkiye’de üretim yaptıkları için avantajlı olan bu firmaların yapacağı ayarlama büyük önem taşıyor. Bu firmalarla rekabet etmek için bir çok firma yurtdışı merkezlerinden Türkiye’ye özel fiyatlar almak için uğraşıyor ve açıkçası limitlerini zorluyor. Aksi takdirde yapacakları zamlarla pazar payı açısında gerilere düşebilirler. Bunu bir geçiş dönemi olarak düşünüp şu an için düşük zamlarla ayakta kalmaya çalışıyorlar.
Üretici kimliğe sahip firmalar ise kuşkusuz biraz daha avantajlılar. Zaten son dönemde yapılan zamlara baktığımızda en düşük oranları bu firmaların uyguladığını görüyoruz. Dövizdeki dalgalanmadan herkes etkilendi ama üretici firmalar bu etkilenmeyi iyi bir çalışmayla kendi lehlerine çevirme şansına sahipler. İlerleyen günlerde pazar paylarına baktığımızda bunun net sonuçlarını görme şansına sahibiz.
YABANCILARI BOĞAZA GÖTÜRMEYİN
Başlıkta okuduğunuz, "Kriz var diye geliyorlar, boğaz şaşkını oluyorlar’ cümlesi ise son dönemde yaşanan dalgalanmanın otomotiv firmalarına etkisinin esprili bir yansıması. Yüzde 20’lik döviz artışına bağlı olarak bir çok firma genel merkezlerini arayarak, "Yandık bittik, bize bir çare’ şeklinde yakınmalarda bulunup, çözüm yolunu yurtdışında arıyor. Bu yakınmaların üzerine bir çok uluslararası yönetici de durumu yakından inceleyip, fiyatlar konusunda bir ayarlama yapmak için Türkiye’ye geliyor. İşin komik yanı bundan sonra başlıyor. Gün boyunca ofislerde yapılan yoğun çalışmaların ardından Türkiye’deki yöneticiler misafirlerini boğazda yemeğe veya bir bara götürüyor. Tabi boğazda yer alan lüks restoranlar veya barlarda krizden eser yok. Garajlarında en lüks otomobiller, içerisi hınca hınç dolu mekanlar. Durum böyle olunca yabancı misafir can alıcı lafı ediyor: "Hani kriz vardı, burada hiç öyle gözükmüyor." Bizim Türklerin cevabı ise hazır: "Bu kişiler dövizle para kazananlar. Dövizin artışını kutluyorlar."
Fransız devlerin yeni marka flörtü
Otomotivin Türkiye yansımalarından sonra biraz da dünyada neler olduğuna bakmak lazım. Geçtiğimiz hafta ajanslara düşen iki haber enteresandı. Fransız otomotiv üreticileri Renault ve PSA (Peugeot-Citroen) Grubu, yurtdışında yeni marka almak için kolları sıvamış. Renault, Lada’nın üreticisi Rus AvtoVaz ile, PSA Grubu da Malezyalı otomotiv üreticisi Proton ile ortaklık görüşmeleri yapıyormuş.
Reuters’in haberine göre Renault’un Rusya’da olası işbirliği için görüşmeler yaptığı ve AvtoVaz’ın yüzde 20’lik hissesini alabileceği belirtiliyor. Renault sözcüsü, görüşmeleri doğrulayarak yüksek büyüme potansiyeline sahip ülkelerde üretim kapasitelerini büyütmek istediklerini açıklıyor.
Renault ile AvtoVaz arasındaki görüşmelerde öne çıkanlar ise şöyle: "Renault, AvtoVaz’a yani Lada için yeni bir otomobil tasarlayacak. AvtoVaz’ın Tolyatti’deki fabrikasına ilk önce motor gönderilecek, daha sonra ortak üretim başlayacak. Ayrıca Renault’un Logan üretimini Moskova’dan bu fabrikaya kaydırabileceği belirtiliyor."
PSA Grubu ise Malezyalı otomotiv üreticisi Proton ile görüştüğünü doğrulamış. Grubun sözcüsü, olasılıklara baktıklarını ve Proton ile işbirliği konusunda görüştüklerini kaydediyor. Konuya yakın kaynaklar, PSA Grubu ve Proton’un işbirliğinin yakın gelecekte ortak araç platformunda üretim ve parça tedariki üzerine olmasının beklendiğini kaydediyor.