Kepçeyle al kaşıkla ver

TÜRK Patent ve Marka Kurumu Başkanı Habip Asan’ın dün Milliyet’te yer alan açıklamaları oldukça tartışılacak gibi gözüküyor.

Haberin Devamı

Asan, yeni yürürlüğe giren ‘Sinai Mülkiyet Kanunu’ ile ithal otomobilde distribütör tekelinin kırılacağını ve fiyatların ucuzlayacağını belirtirken, yeni kanunla yedek parçada da eşdeğer ürünün önünün açılacağını söylüyor. “Türkiye’ye belli araçlar, otomobil örneğini vermek gerekirse distribütörle girdiği için, başka şekilde giren araçlar kaçak muamelesi görüyor. Yeni kanun onu da çözüyor. Mercedes’i Türkiye’ye sadece distribütörle değil, ticari bağlantınızı yaptınız, başka şirketle anlaştınız, 20 tane araç getirdiniz, daha uygun fiyata satarsınız. Buna kimse karışamaz” açıklamasını yapan Asan, eşdeğer parça konusunda da şu örneği veriyor; “Örneğin Mercedes’le kaza yaptınız. Orijinal parçasını taktığınız zaman çok pahalı oluyor. Araba 3 yaşından daha eski değilse orijinal parça takmak zorundasınız. Yeni yasada ikili bir yapı getirdik. Bizim eşdeğer parça üretimimiz var. Eğer yedek parça, bu eşdeğer parçalardan herhangi birisiyse, buna korumayı kaldırıyoruz. Sıfır Mercedes’e dahi yan sanayi takabileceksiniz.”

Haberin Devamı

Öncelikli olarak eşdeğer parça zaten sistemde yıllardır var olan bir şey. Ama bu kanuna kadar eşdeğer parça takılırsa buna itirazı olacak olan üreticinin parçanın eşdeğer olmadığını ispat yükümlülüğü ya da hakkı bulunuyordu. Sayın Habip Asan’ın burada kastettiği sanırım bundan böyle orijinal olmayan parça için eşdeğer sertifikası tarzında bir şey verecekler. Ama buna rağmen üretici eşdeğer olmadığını kanıtlayabilir o zaman bunu kim engelleyecek. Ayrıca bugün Almanya’da 100 bin Euro olan bir otomobile Türkiye’deki tüketicinin vergilerle 250 bin Euro’nun üstünde bir fiyat ödemesini tartışmak dururken, yedek parçada 30-40 Euro avantaj yakalamaya çalışıyoruz. Elbette yedek parça fiyatları eğer uygunsa düşürülsün ama bu biraz da ‘Kepçeyle al kaşıkla ver’ gibi geliyor bana. Zaten var olan bir şeyi sanki büyük bir gelişmeymiş gibi anlatmayı da gerçekten anlayamıyorum.

PARALEL İTHALAT ZATEN VAR

Asan’ın distribütör ve ‘kaçak muamelesi’ yorumlarına gelirsem zaten Türkiye’de paralel ithalat serbest. Yani yılda 75 araca kadar aynı tip aracı getirebiliyorsunuz da burada önemli olan bu araçların ÖTV ve KDV’sinin doğru ödenip ödenmediğinin tespitinde. Daha dün ajanstan ‘milyonluk lüks otomobiller gümrüğe takıldı’ diye bir haber geçti. Yurda kaçak sokulmak istenen, aralarında Porsche, Mercedes ve BMW gibi lüks otomobillerin de yer aldığı, piyasa değeri yaklaşık 240 milyon liralık 11 bin araca el konulmuş. Bu kanunla ve yapılan açıklamalarla yurda giren araç sayısı daha da artar ama emin olun vatandaş kazanmaz. Geçmişte ve günümüzde olduğu gibi bu araçlar üzerinden yaratılan bir çok paravan şirketle vergi kaçırılır, aradaki fark da tüketiciye ucuz otomobil olarak yansımaz, kaçaklık yapanın yanına kâr kalır. Sonuç olarak biz bırakalım bu tip detayları önce vatandaşlarımızı nasıl daha ucuza otomobil sahibi yapabiliriz ona kafa yoralım.

Haberin Devamı

BAŞARININ YOLU İLETİŞİMDEN GEÇİYOR

YANDAKİ manşette Renault Mais’in yeni Genel Müdürü Berk Çağdaş’ın önemli açıklamalarını aktardım. Özetle Çağdaş, Renault Mais’te öncelikli olarak bayi ve müşteri memnuniyetini artıracağı bunun da markanın artan filo satışlarıyla düşen imajını ve kârını yükselteceğine inanıyor. Otomotiv sektöründe çok temel bir görüş vardır, o da iletişim. Bayisiyle, müşterisiyle ve basınla iyi iletişimde olup kendisini ve modellerini doğru anlatıp doğru mesajları veren markalar gerçekten başarılı oluyor. Ama bunlardan birini atlarsanız, o zaman muhakkak bir yerden açık veriyorsunuz. İşte yıllardır Renault’da da özlem duyulan buydu. Çağdaş, daha mutlu bayiler ve buna bağlı olarak daha memnun müşterilere sahip olmak istediğini ortaya koydu. Bu mesajları da basın üzerinden yani bizimle görüşüp vermesi de önümüzdeki dönemde her alanda istenilen iletişimi kuracağını gösteriyor.

Yazarın Tüm Yazıları