En büyük distribütörlerden biriyiz ODD yönetimine giremiyoruz

Doğuş Otomotiv’in CEO’su Aclan Acar’la geçtiğimiz hafta yeni modelleri Eos’ın tanıtımında Atina’da birlikteydik. 1974 yılında Halk Bankası’nda iş hayatına başlayan Acar, 1978 yılında Merkez Bankası’na geçerek 1990 yılına kadar Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı da dahil çeşitli kademelerde görev yapmış bir yönetici.

Merkez Bankası başkan yardımcısı olduğu dönemde Acar’ın yardımcıları arasında şu an Merkez Bankası Başkanı olan Durmuş Yılmaz ve eski başkan Süreyya Serdengeçti olduğunu söylemekte fayda var. Gerek Yılmaz gerek Serdengeçti Acar’ın yanında yaklaşık 12 yıla yakın çalışmış. Her ne kadar kendisi kabul etmese de her ikisini de Aclan Acar yetiştirmiş sayılır.

OTOMOTİV İÇİN ÖNEMLİ

Acar daha sonra kendi isteğiyle Merkez Bankasından ayrılarak Doğuş Grubu’na geçmiş. Doğuş Grubu’da önce Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcılığı daha sonra sırasıyla Bank Ekspres ve Osmanlı Bankası’nın Genel Müdürlüğü yapan Acar, 2000 tarihinde Doğuş Holding A.Ş. Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Üyeliğine atanmış. Bu dönemde Tansaş başta olmak üzere grubun bir çok şirketinde Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan Acar geçtiğimiz aylarda ise otomotivin başına getirildi.

Bunları anlatıyorum çünkü Acar’ın otomotiv sektörüne ilişkin yaptığı açıklamaları daha iyi anlamanız açısından önemli. Finans sektöründe uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapmış, Merkez Bankası başkanı olabilecekken, kendi isteğiyle özel sektöre geçmiş bir yönetici Türk otomotivi sektörü için oldukça önemli.

YÜZDE 12.5 PAZAR PAYI

Bugün Acar’ın CEO’su olduğu Doğuş Otomotiv, Volkswagen, Audi, Seat, Skoda ve Porsche’nin Türkiye distribütörü. Bu markaların Türkiye’de pazar payı yüzde 12.5. Bu da Doğuş Grubu’nu Türkiye’nin en büyük distribütörlerinden biri haline getiriyor. Ama böyle bir grup Otomotiv Distirütörleri Derneği’nde (ODD) yönetiminde yer almıyor.

İşte bu noktada Acar’ın söyledikleri önemli. Göreve geldikten sonra ilk işinin ODD Başkanı Yüksel Mermer’i ziyaret etmek olduğunu ifade eden Acar şöyle konuşuyor: "Sayın Mermer’e bir nezaket ziyaretinde bulunmak istedim. Hem de Doğuş Grubu olarak ODD’nin yeni yönetiminde olmamız gerektiğini aktardım. Kendisi bana teşekkür etti ve bu konuda görüşeceklerini söyledi,

Yüksel Mermer’in ardından Kalder’de birlikte çalıştığımız sayın İbrahim Aybar’ı aradım ve konuyu ilettim. Tüm bu görüşmelerin ardından ODD Genel Kurulu’nda karşımıza çıkartılan listeyi görünce şaşırdım. Çünkü yeni yönetim kurulunda bize yer vermemişlerdi. Çok üzüldüm."

BANKALAR BİRLİĞİ ÖRNEĞİ

Acar, ODD yönetiminde Türkiye’nin en büyük distribütörlerinden birinin olmamasına anlam veremediğini ifade ederek, Türkiye Bankalar Birliği’ni örnek gösterdi. Acar, "Bankalar Birliği yönetiminde kamu bankalarını temsil eden bir banka ve Türkiye’de yer alan en büyük bankalar yer alır. Birde küçük ölçekli bankalardan biri her dönem değişerek yönetime sokulur. Otomotivde ise büyüklüğe bakılmıyor. Eğer büyük distribütörler yer almayacaksa, bu sektörün temsiliyeti daha zor olur" diye konuşuyor.

Acar, hükümet nezdinde otomotiv sektörünün lobi faaliyetlerinde kendisini kullanmamasının da hata olacağını söyleyerek, "Ben gerek hükümet gerekse kamu kuruluşları nezdinde önemli bir çevreye sahibim. Bu konuda sektörün sorunlarını daha iyi anlatıp daha çabuk çözüm yolları bulabilirim. Ama ne yazık ki ODD yönetimine bile giremiyoruz" eleştirisinde bulunuyor.

ODD İLE OSD BİRLEŞMELİ

Acar, otomotiv sektörünün birlik içinde olması ve gerekirse OSD ile ODD’nin birleştirilmesi gerektiğini de belirterek, "Sektör oyuncuları olarak birlikte hareket edip, sektörün büyümesini sağlamalıyız" diye son noktayı koyuyor. Acar’ın söylediklerine katılmamak elde değil. Sektörü temsil eden bir dernekte yer alan yönetimin içinde daha fazla büyük oyoncu yer alması gerekir. Bugün baktığımızda Doğuş Grubu’nun dışında, Türkiye’de üç markaya sahip General Motors, iki markaya sahip Bayraktar Otomotiv ve Mercedes gibi önemli oyuncular ODD yönetiminde yer almıyor. Yorum sizin...

Bombalar bile etkilemedi geleceğiniz için iyimserim

Chevrolet Epica’nın İsviçre’de gerçekleşen lansmanında General Motors Türkiye’nin İsviçreli Genel Müdürü Peter Fahrni ile birlikteydik. Fahrni, tam kriz yılı olan 2001’de Türkiye’de göreve başlamış bir yönetici. Bu yüzden Türkiye’nin son 4 yıllık şablonunu dışarıdan çok net çizebiliyor.

Fahrni’nin kriz dönemiyle bugünü karşılaştıran örnekleri çok ilginç. Öncelikli olarak 2001-2002 yıllarında İzmir’den İstanbul’a 3-4 uçuş olduğunu söyleyen Fahrni bugün bu sayının 10’a çıktığını, özel havayollarının da eklenmesiyle bunun katlandığını belirtiyor. Fahrni’nin 4 yıllık diğer ilginç karşılaştırmaları ise şöyle: "4 yıl önce THY’nın dergisinde sahip olduğu uçak sayısı yaklaşık 50’ydi. Bugün bu rakam 90’ı aşmış durumda. O dönemde bir suya 500 bin lira verirken şimdi 5 kuruşa alıyoruz. Enflasyon yıllık 80-90’lardan bugün yüzde 10’ların altına geriledi. Faizler keza aynı şekilde bugün yıllık yüzde 12’lere indi. 2002’de Türkiye’de otomotiv satışı 100 bin civarındayken bugün 700 bini aşmış durumda. Sonuçta Türkiye 4 yılda çok hızlı yol katetti."

Peter Fahrni’nin 4 yıllık örneklerinin ardından, "Türkiye’yi krize taşıyacak yeni riskler görüyormusunuz" diye soruyoruz. Fahrni net bir şekilde hayır diyor ve ekliyor: "Ekonomik program devam ediyor. İstikrar var. Ben iyimserim ve olumsuz bir sinyal almıyorum. Zaten kriz çıksaydı İstanbul’da patlayan bombalardan veya PKK saldırılarından sonra olurdu. Irak savaşı bile etkilemediyse ben büyük bir risk görmüyorum. Ama tabi dış etkenler hala gelecek için önemli."

Fahrni’nin Türkiye gelişinin ardından Opel, GM Türkiye adı altında yeniden yapılandı. Opel ve Saab’ın ardından Chevrolet’iyi de bünyelerine katarak yeni bir döneme girdiler. Fahrni, Türkiye’den uzun bir süre ayrılmayacağının sinyalini ise, İstanbul’da ev almak istediğini belirterek ortaya koyuyor.

DAHA ÖNCE TÜRKİYE’YE GELMEMİŞ

Üniversiteyi bitirdikten sonra bir süre dışarıdan danışmanlık yapan Fahrni, daha sonra GM Avrupa’ya girmiş. GM’in Amerika, İsviçre ve Avusturya operasyonlarında çalışan Farhni’ye bir akşam GM yönetiminden Türkiye’ye gidermisin telefonu gelmiş. Daha önce hiç Türkiye’ye gelmeyen Fahrni, hemen eşini arayarak bu mesajı iletmiş. Eşi hiç terüddüt etmeden, ’Tamam’ deyince, Türkiye maceraları hemde krizin en yoğun olduğu dönemde başlamış. GM Türkiye’nin merkezinin İzmir’de olması nedeniyle Fahrni ailesi İzmir’e yerleşmiş ve o günden beri aynı evde oturuyorlar. Peter Fahrni’nin eşi jimnastik hocası ama Türkiye’de bu işi yapmıyor. Türkiye’deki günlerini daha çok sahip oldukları iki huski cinsi köpeğin bakımı ve Türkçe dersi alarak geçiriyor.
Yazarın Tüm Yazıları