Dedem Atatürk’ün isteğiyle gelip Türkiye’de ilk Fiat servisini kurdu
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Bir düşünün 40’ın üzerinde otomotiv markası ve bu markaların sahip olduğu 400’ün üzerinde model. Bir taraftan bu modeller yenileniyor, diğer taraftan bu modellere sürekli yenileri ekleniyor.
Tabi durum böyle olunca biz otomotiv editörlerinin hali de içler acısı oluyor. O tanıtımdan bu tanıtıma, o fuardan diğer fuara hayatımız yollarda geçiyor. Bir de bunlara sürekli büyüyen Türk otomotiv sanayiine bağlı yeni model ve yatırım haberleri eklenince son dönemde içinden çıkılmaz, yoğun bir temponun içinde buluyoruz kendimizi.
Bu tempo içinde otomotiv markalarının yöneticileriyle birebir görüşmelerimin sayısı azalmaya başladı. Halbuki, en güzel hikayeler bu özel görüşmelerden çıkıyor. Geçtiğimiz hafta Ali Bilaloğlu’yla yaptığım sohbetin sonucunda çıkanlar bunun en net örneği. Bu hafta da bir fırsatını bulup Bentley ve Lamborghini’nin Türkiye’deki 35 yaşındaki İtalyanca bilmeyen ama İtalyan asıllı Genel Müdürü Giovanni Gino Bottaro’yla güzel bir öğle yemeği yedim. Bottaro’ya Doğuş Otomotiv’in 330 bin Euro’dan başlayan en lüks otomobillerinin Türkiye’deki tek patronu diyebiliriz. Yılda ilk başta belki 30 araç satacak ama bu adedi bile rakama vurduğunuzda 12 milyon Euro’nun üzerine denk geliyor.
İTALYANCA İÇİN KURSA GİDECEK
Bottaro, isminden de anlaşılacağı gibi İtalyan asıllı. Daha doğrusu babası İtalyan annesi Türk. Çifte vatandaş. Ama kendi ifadesiyle annesi evde çok dominant olduğu için İtalyanca öğrenememiş. Ama yakında İtalyanca öğrenmek için kursa başlayacakmış. İTÜ mezunu olan Bottaro’nun hayatı ve en büyük tutkusu otomobil. Sohbetimiz sırasında ailesinden bahsederken, dedesinin Atatürk’ün bizzat 1920’li yıllarda İstanbul’a çağırdığı Fiat teknisyeni olduğunu öğreniyorum.
Bottaro, hikayesini şöyle anlatıyor: "Dedem İtalya’da Fiat teknisyeniymiş. 1920’li yıllarda Atatürk, İstanbul’da satılan Fiat markalı araçlar için dedemi bizzat kendisi İstanbul’a çağırmış. Babam 8 yaşındayken İstanbul’a gelip yerleşmişler ve Fiat servisi açmışlar. Dedemden sonra babam işin başına geçti ve emekli olana kadar çalıştı. Benim de çocukluğum otomobillerle geçti. Çocukken sürekli otomobillerle uğraştım. Bozar, yapardım, yapamazsam nasılsa yapan biri çıkardı. Otomobillere olan tutkum nedeniyle Teknik Üniversiteye girdim ve 1993 yılında ilk olarak BMW servisinde işe başladım. Daha sonra kısa bir süre Suzuki ve ardından Mercedes-Benz Türk’te çalıştım. 2002 yılında ise Doğuş Otomotive transfer oldum. Doğuş’ta önce bir bayinin teknik müdürü daha sonra Levent Maslak hattındaki tüm markalarının direktörü oldum. O dönemde en çok Porsche, Audi ve Volkswagen satan bölgenin başındaydım. Doğuş Otomotiv Bentley ve Lamborghini’yi alınca başına beni getirdiler."
Gino Bottaro’yu bugünlerde Nisan ayında Ortaköy’de açılacak ’showroom’un heyecanı sarmış. 1 milyon Euro’ya yakın masrafın yapıldığı ’showroom’daki her şey yurtdışından geliyormuş. Bottaro, "Bu konuda Bentley çok hassas. Burada çok daha ucuza yapabiliriz ama buna izin vermiyorlar. Dünyanın her yerinde aynı uygulama oluyormuş. Gelen eşyaların paketleri bile özel olarak üretiliyor" diye konuşuyor. ’Showroom’daki araçların yol üzerinden çok görünmediğini söyleyen Bottaro, "Ama Bentley özellikle burasını istedi. Çünkü müşteriler tekneleriyle de gelebilecek. Bunun için teknelerin bağlanabileceği bir iskele bile yapıyoruz" dedi.
14 ay beklemeyi göze alıyorlar
Bu yıl Türkiye’de 22 Bentley ve 7 Lamborghini satmayı hedeflediklerini söyleyen Gino Bottaro, "Auto Show fuarının da etkisiyle 330 bin Euro’dan başlayan 8 Bentley’i daha gelmeden sattık. Showroom’un açılmasıyla birlikte geri kalanı için de görüşmeye başlayacağız. Lamborghini içinde 7 adetlik bir kotamız var. Talep çok fazla, önümüzdeki ay araçları ilk kez sergiledikten sonra satışlara başlayacağız" dedi. 2008’de ise hedeflerinin 30 Bentley ve 14-15 Lamborghini olduğunu kaydeden Bottaro, "Türkiye’de kısa sürede ağırlığı Bentley olmak üzere 100’e yakın araç satacağımıza inanıyorum" dedi.
Bentley ve Lamborghini’nin özel üretilen araçlar olduğunu söyleyen Bottaro şöyle konuşuyor: "Bu araçlar müşterinin talebi doğrultusunda terzi usulü üretiliyor. Bu yüzden sipariş verildikten sonra üretilip Türkiye’ye gelmesi 8 ila 14 ayı bulabilecek. Ama buna rağmen bu iki markanın müşterileri beklemeyi göze alıyor. Biz Türkiye’de Bentley ve Lamborghini almayı düşünenleri yurtdışındaki fabrikalara götüreceğiz. Alsın veya almasın özellikle Bentley’in böyle bir stratejisi var. Potansiyel alıcıysa hemen fabrikaya götürülüp, üretim yerinde gösteriliyor. Zaten fabrikaya giden de yüzde 90 aracı almaya karar veriyor."
OTOGAZDER’i kurup bir fuar da biz düzenleyelim
Geçtiğimiz haftalarda yazmıştım. Bu yıl otomotiv sektörünün iki güçlü derneği OSD ve ODD, Eylül ayında iki ayrı ticari araç fuarı düzenleyecek. Avrupa’nın ticari araç üretim merkezi haline gelen Türkiye’de büyük ve güçlü bir fuar yerine iki ayrı fuarın düzenlenmesi otomotiv sektöründe yer alan firmalar tarafından tepki çekti. Çünkü bu fuarlar uluslararası takvimde yer almadığı için yurtdışından destek alamıyorlar. Bu da her markanın kendi gücüyle fuarda yer alması anlamına geliyor. İki fuar olunca da bu bütçe büyüyor. Ama firmalar bu tepkiyi ne yazık ki sadece bize söyleyip, bir şekilde topu bize atıyorlar.
Bunu neden söylüyorum. Geçtiğimiz hafta Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin (ODD) Genel Kurulu vardı. Genel Kurula, OSD Başkanı Turgay Durak da katılınca, gazeteciler olarak herhalde iki fuarı birleştirme kararı aldılar diye düşündük. Çünkü Durak’ı OSD Başkanı olduktan sonra ilk kez ODD Genel Kurulu’nda görüyorduk. Ama ne yazık ki tahmin ettiğimiz şey olmadı.
Genel Kurul’da şikayet ve görüşler bölümünde hiç bir firma yetkilisi kalkıp da, hazır iki başkan da ordayken bu konuyu açmadı. Bunu firma yetkililerine sorunca, bize ’siz halledersiniz’ diyorlar.
Bunun üzerine durumu ODD yetkililerine sordum. Cevap, "Biz birleşmeye sıcak bakıyoruz ama OSD yanaşmıyor. Hatta OSD 3 yıllığına TÜYAP’la fuar için mukavele yapmış. Biz ise CNR’la henüz bir anlaşma yapmadık" oldu.
Tabi tüm bu olup bitenlerden sonra insan ister istemez ’Ortada büyük bir rant var da o yüzden mi anlaşamıyorlar" diye düşünmeden edemiyor. OSD cephesi Türkiye’de ticari araç pazarında hakimiyetin üreticilerde olduğunu bu yüzden de fuarı düzenlemenin onların hakkı olduğunu söylüyor. Yani tek fuar hayal. Zaten bu konuda gazetecilerin dışında çaba gösteren de kimse yok. En iyisi mi biz gündemimizdeki OTOGAZDER’i (Otomobil Gazetecileri Derneği) biran önce kurup üçüncü bir fuar düzenleyelim.