Paylaş
Ülkenin en güçlü siyasetçisinin tek başına vereceği bir kararla yapılacak bina, şehrin en nadide yeşil alanlarından birini kısmen işgal edecek mi?
Yoksa vatandaşın protestoları ve muhtemel bir seçim bozgunu, yetkilileri bundan vazgeçirir mi?
İki yıl öncesinin Gezi Parkı sürecinden değil, bugün ABD'nin Chicago kentinde sürmekte olan bir tartışmadan bahsediyorum.
Bu tartışma, Türkiye ve ABD arasındaki bazı farkları da gözler önüne seriyor.
Konu şu:
ABD Başkanı Barack Obama, Franklin Roosevelt'in 1941'de başlattığı geleneği sürdürüp kendi adına bir müze-kütüphane yaptıracak. (Ülkenin ilk siyah başkanı olduğuna göre sanırım bunu Bushlardan veya Bill Clinton'dan daha çok hak ediyor.)
New York'ta mezun olduğu Columbia ve doğum yerindeki University of Hawaii'nin yanısıra, asıl memleketi sayılabilecek Chicago'daki iki üniversite de Obama Kütüphanesi için talip oldu.
En şanslı aday olarak görülen University of Chicago'nun, kampusun yanında bulunan ve kamuya ait olan Washington Parkı'na göz dikmesi ise tartışma yaratıyor.
Yaklaşık 9 hektarlık bir alana yayılacak başkanlık kütüphanesi için, ABD'nin "tarihi yerler" envanterine kayıtlı olan bu parkın kısmen imara açılması, dolayısıyla küçülmesi ve bazı ağaçların kesilmesi gerekecek.
Özellikle Afro-Amerikalıların festival mekanı olan, ama geceleri güvensiz olduğu için eleştirilen park, yeni haliyle belki daha çok turist çekecek; fakat "mutenalaştıkça" şüphesiz tarihi ve sosyal kimliğiyle yeşil dokusundan bir şeyler kaybedecek.
Tüm bunlar birçok Chicagolu'nun tepkisini çekiyor.
"Chicago Üniversitesi başkana kütüphane yapacağına, çok ihtiyaç olan travma merkezlerine kaynak ayırsın" diyerek kar içinde oturma eylemi yapanlar bile oldu. Geçen ay bu konuda düzenlenen "foruma" yüzlerce kişi katıldı.
Bu durum konuyu aynı zamanda bir seçim malzemesi haline getirdi. Eski genel sekreteri olan Chicago Belediye Başkanı Rahm Emanuel'in tekrar seçilmesi için adeta kampanya yapan Obama'nın, resmi kütüphanesi için de bu parkı seçmesi bekleniyordu ama TSİ bu sabaha karşı gelen sandık sonuçları manzarayı değiştirebilir.
Emanuel ve Obama
Obama'nın ve işadamlarının desteği, geçmişteki Beyaz Saray tecrübesi ve kampanyasına akan milyonlarca dolara rağmen Emanuel dünkü seçimi ilk turda kazanamayarak hüsrana uğradı. Bu hüsranın temel nedeni, devlet okullarını kapatıp Öğretmenler Sendikası'nı karşısına alması... Yan nedenlerden biri ise 'Obama Kütüphanesi'ne verdiği tam destek.
Neredeyse tamamı Obama'yı destekleyen siyah seçmenler bile, vergilerinin ihtiyaçları için değil, --üstelik kamusal alan kısıtlanarak-- bir lükse harcanmasından rahatsız.
Bakalım "Obama'nın Rahmbo'su" diye tanınan Emanuel nisandaki ikinci turu kazanabilecek mi ve bakalım ABD Başkanı ile eşi, resmi kütüphanenin yeri konusunda mart sonuna dek ne karar verecek?
Her halükarda ikisinden de vatandaşların tepkilerine karşı dayatmacı değil uzlaşmacı yaklaşmayı sürdürmeleri beklenebilir.
Çünkü öfkeli komşuların ve eylemcilerin "No trauma, no Obama" sloganlarını duyuyorlar...
Çünkü ABD'deki protestolarda polis destan yazmıyor...
Çünkü Chicago Forumu'na darbe suçlamasıyla dava açılmıyor...
Çünkü belediye başkanı adayları, Chicago'yu dünyanın en yeşil şehri yapma vaadiyle oy istiyor...
Çünkü bir parkın küçük bir bölümünü imara açmayı önerseler bile, bunu sözde tarih betonarme tarih replikaları için değil, kütüphane kurmak için yapıyorlar...
Ve her zaman, orada yaşayan "mahalleliye" soruyorlar --ki o "mahalleli" bu bilinçle gerektiğinde sandıkta cezayı kesiyor.
Washington Parkı, Chicago
ABD'deki siyasetçiler bizimkilerden daha munis insanlar olduklarından değil, dengeleme-denetleme esasına dayalı demokratik kurumlar onları bu kalıba soktuğu için kamuoyu tepkilerine daha uzlaşmacı yaklaşıyorlar.
Ortalama Amerikalı ise devletin de aynı şekilde davranacağından emin olduğundan, hukukun üstünlüğüne sıkı sıkıya bağlı kalıyor. Bu yüzden yetkililerin ender görülen dayatmalarına karşı yapılan protestolarda hiçbir provokasyona mahal vermiyorlar.
Onlarca yıl çevreyi (çoğu kez üstündeki yerlilerle birlikte) katletmiş bir ülkenin bugün eski mahallelerin dokusunu korunması, gökdelenler arasındaki paslı harabelerde bile yeni yeşil alanlar yaratması, deniz kaplumbağaları şaşırmasın diye turistik kasabaların ışıklarının kapatması ve ormanlarını itinayla koruması; üstüne koya koya gelişen, evrilen bir demokratik sistemin eseri.
Obama ve Emanuel, bu büyük anlatı içerisinde gelip geçici iki figür sadece...
Tüm ABD başkanları ve belediye başkanları gibi...
Paylaş