Paylaş
İkincisi, derin öğrenme teknolojisinden en çok etkilenecekler arasında Türkiye’nin lokomotif sektörleri de var.
Geçen hafta İstanbul’da yapılan bir konferansta iki ayrı konuşmacı sunumları sırasında ekrana McKinsey raporlarından alıntılar yansıttı.
Gelişen teknolojilerin bölgesel ve küresel ekonomiye etkilerinin değerlendirildiği smartcon 2018 İstanbul’un açış konuşmasını yapan Allianz Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes, “Türkiye olarak bu dönemden çok daha güçlü çıkabileceğimize inanıyorum” dedikten sonra, “önümüzdeki 15-20 yılda mevcut işlerin yüzde 14’ünün otomasyon riski altında olduğunu” vurgulayan son OECD raporunu hatırlattı.
Daha sonra sahneye çıkan Mechanica AI kurucu ortağı Jane Zavalishna’nın ekrana getirdiği ilk McKinsey mesajı şöyle diyordu:
“Tüm karar alma mekanizmalarına insanı dahil etmenin, hızlanan değişim ve veri toplama imkanları nedeniyle artık pratik olmaktan çıktığı doğrudur. Üç-beş yıl sonrasına bakıldığında çok daha yüksek yapay zeka seviyeleri görmeyi bekliyoruz.”
Oredata CEO’su Ömer Faruk Kurt ise ekrana yapay zekanın ve derin öğrenme teknolojisinin en çok etkileyeceği endüstrileri ortaya koyan McKinsey imzalı iki tablo gösterdi.
Perakende, otomotiv, turizm diye giden ve tüm sektörler toplandığında trilyonlarca doları bulan bir değişim bekleniyor.
Türkiye için kritik sektörler bunlar.
Ve bu konularda kime danışırsak danışalım fark etmiyor.
McKinsey dışındaki benzer firmaların, örneğin Boston Consulting Group’un 5-6 yıldır yakından izlediğim raporları da pek farklı bir manzara çizmiyor.
Ha keza, Dünya Ticaret Örgütü ve OECD gibi uluslararası örgütlerinkiler de...
Konferansta aldığım şu birkaç not, durumu somut örneklerle anlatmaya yardımcı olabilir:
* İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran, Silikon Vadisi’ndeki Premise adlı küçük bir startup’ı ziyaret ettiklerinde, Ankara’da bir manavdaki domates fiyatlarını ekranlarından izleyebildiklerini görüp şaşırmış. Türkiye’de haberimiz bile olmayan bu Amerikan şirketi, TÜİK’in ankete dayanan yönteminden daha gerçekçi, hızlı ve hatta anlık şekilde bizim enflasyon verilerini takip edebiliyormuş. Tabii bu verileri kendi ücretli raporlarında kullanıyorlar.
* Striim kurucusu Sami Akbay, Türkiye’nin bulutta veri işleme ve yapay zeka teknolojilerinde şu an ABD ve AB’nin gerisinde olduğunu, fakat veri merkezlerinin Türkiye’ye taşınmaya başlaması sayesinde bu farkın yakında kapanabileceğini söyledi. Bu bence çok kritik, çünkü veri işleme ve yapay zeka alanında iyi düşünülmüş milli AR-GE yatırımları özel sektörün dış borç yükünü hafifletecek tasarruflar da sağlayabilir.
* SOR’UN kurucu ortağı Oğuzhan Başeğmez, chatbotların 2023’e kadar 11 milyar dolarlık tasarruf yaratmasının ve 112 milyar dolarlık satış yapmasının beklendiğini söyledi. Türkiye’nin oldukça ilerlettiği e-devlet uygulamalarına da chatbot işlevleri eklenerek tasarruf sağlamak mümkün olabilir.
* Delivery Hero Almanya CTO’su Mert Öztekin, ABD’de tek başına Amazon’un şu anda 7 bin yazılımcı aradığını, tüm Türkiye’de ise insan kaynakları sitelerinde sadece 6-7 bin yazılımcı ilanı var olduğunu ve bizim yazılımcıların yüzde 84’ünün bu sitelerde iş aramadığını söyledi. Hem ülkelerin hem de şirketlerin bu alanlarda başarılı olması için nitelikli işgücünün cezbedilmesi ve hızlanan beyin göçünün durdurulması şart, yoksa uluslararası rekabet imkansız.
* Melek yatırımcı Ömer Erkmen artık yabancı yatırımcıların Türkiye kökenli girişimlere “Global planınız yoksa gelmeyin” dediğini söyledi.
* Neyse ki global planı olan, başarılı start-uplarımız var. Örneğin yılın “En Yıkıcı Teknoloji Girişimi” seçilen Intenseye, yapay zekayı kullanarak videoları analiz ediyor. Dünyadaki benzerlerine kıyasla en büyük avantajı, kişisel mahremiyet yasalarına saygı göstermesi ve çok daha düşük maliyetli olması. Bu uygulama sayesinde örneğin bir AVM, müşterilerin kimliklerini görmeden videodan fiziksel verilerini analiz edip segmentasyon yapabiliyor (Mesela “son üç gündür bu AVM’de kaç kadın üçüncü kattaki giyim mağazalarını ziyaret etti” gibi soruları anında yanıtlayabiliyor). 8 milyar dolara ulaşması beklenen küresel pazarın yüzde 95’ine hitap eden bu yerli ürün umarım başarılı olur.
* smartcon kurucu ortağı Hamit Hamutçu, küresel otel zinciri Marriott’un yaşadığı bir deneyimi aktardı. Bu şirket, dünyanın herhangi yerindeki otellerini ziyaret eden bir müşteriyi bir sonraki ziyaretlerinde tanıyarak onu “Tekrar hoşgeldiniz” diye karşılamak istemiş. Tüm otellerin müşteri ilişkileri yönetim altyapılarını birbirine bağlamanın çok maliyetli olacağını gören yönetim kurulu duraksamış. Fakat o günlerde Dubai’deki Marriott otele giden şirketin pazarlama direktörü, kendisini daha önce hiç görmemiş resepsiyonistin “Tekrar hoşgeldiniz” dediğini duyunca şaşırıp “Biz bu projeye başlamadık, siz bunu nasıl yaptınız?” diye sormuş. Meğer kadın arabadan inerken kapıyı açan otel görevlisi “Daha önce bu otelde kaldınız mı” diye sorar ve kaldıysa hemen resepsiyoniste görsel bir sinyal (elini kulağına götürerek) gönderirmiş.
Özetle, yapay zeka çağına girsek de insan, bir önceki yazıda da vurguladığım gibi, kendi yaratıcılığıyla fark yaratmaya devam edecek.
Yeni çağın petrolü diye anılan verinin işlenmesini ve analizini makinelere devrederken bir yandan da yaratıcı insana yatırım yapan; her alanda ona sunduğu özgürlükler, zenginlikler ve güvenlikle cazibe merkezi olan ülkeler ve şirketler kazanacak.
Not: Buraya kadar okuduysanız, 2014, 2016 ve geçen ağustosta bu köşede yazdığım, yapay zeka ve derin öğrenmeye değinen yazılar da ilginizi çekebilir.
Paylaş