Paylaş
1) Zeyno Erkan
Reza Zarrab davasını New York'ta izleyip YouTube'da yaptığı canlı yayınlarla onbinlerce kişiye ulaşan bu hanım, GAZETECİLİĞİN NE OLMADIĞINA güzel bir örnek.
"Ne anasının gözüdür o, aman aman, neler yapmış Rıza neler" gibi bayağı ifadeler içeren kutuplaştırıcı bir dil, kahve falı bakar gibi bir yaklaşım, "Seviyorum sizi" şeklindeki kapanış imzası...
Ciddi bir konuda yapılan bu gösterileştirme, bu hikayeleştirme millet olarak yaratıcılığımızı gösteriyor.
Bunlar günümüz sosyal medyasında viral olmaya yetebilir, ama gazetecilik bu değildir.
Ve buna "gazetecilik" diye alkış tutan halkımız; on yıllardır, öldürülen, hapsedilen, linç girişimlerine uğrayan ve işten atılan gazetecilere ve onların yakınlarına en küçük bir kitlesel destek vermemiştir.
(Yoksa mesela Cumhuriyet'teki gazetecilere yönelik adaletsizlik Batı'da bir ülkede yaşansa, milyonlar en güçlü şekilde demokratik tepkisini -hem de aylarca yılmadan- sergilerdi. Ahmet Şık 341 gündür, Murat Sabuncu ve Akın Atalay 401 gündür hapiste...)
Türkiye ve dünyayı etkileyen siyasal, toplumsal ve teknolojik gelişmeler maalesef farklı mecralarda ne idüğü belirsiz trollere güç veriyor ki onlar da her kılığa olduğu gibi "bağımsız gazeteci" kılığına da girebiliyorlar. Bu trollerin bazıları iktidar, bazıları muhalif saflarda...
Ama her bilinçli okur gibi ben de, Zarrab'ın mahkeme salonuna cep telefonu sokmasına izin verilen 3-4 Amerikalı muhabirin Türkçe bilmeden yaptıkları özetlere alelacele bel bağlamak yerine, salondaki kendi muhabirlerimiz Razi Canikligil ve Cansu Çamlıbel'in teyit ettiği, duruşma sonrası iletişim imkanlarına tekrar kavuşur kavuşmaz tüm detayları ve bağlamıyla beraber aktardığı bilgileri tercih ederim. O gece ve ertesi sabah duruşmayla ilgili tüm bilgileri, eksiksiz ve hatasız duyuran tek yaygın gazete Hürriyet oldu, arşiv orada...
Bu belki daha meşakkatli bir yol ama gerçeğe ulaşmak her zaman kolay ve eğlenceli değildir. Ve gazeteciliğin temel kural ve yöntemleri bu yüzden hâlâ yol gösterici: Doğruluk ve isabet, adil yayın ve tarafsızlık, eleştirellik, hesap verebilirlik..
Sosyal medyadaki bilgi kirliliği arttıkça (ki daha da artacak), toplum bu ilkelerin değerini giderek daha iyi anlayıp güvenilir haber markalarına, gerçek gazetecilere daha fazla yönelecek.
ABD ve İngiltere'de bir yıldır bu olmaya başladı... Eğer gazeteciler kendi mesleklerine ve ilkelerine sahip çıkarsa, Türkiye'de de bu yaşanacak.
Özetle: Şov deyince bizden iyisi yok, mesela futbolda da "Avrupa'nın Brezilyası" derlerdi Türkiye'ye... Ama altyapıya gelince, bu ister futbol ister bilgi altyapımız olsun, hala çağdaş uygarlığın çok gerisindeyiz.
2) Lemi Orhan Ergin
İstanbullu yazılımcı Lemi Orhan Ergin, macOS işletim sistemindeki önemli bir açığı keşfetti. Bu açık nedeniyle şifrenizi yazmadan bilgisayarınızı açmanın mümkün olduğu anlaşıldı.
Dünyanın dört bir yanında milyonlarca kişinin fark edemediği, Apple'ın devasa test ekibinin gözünden kaçan bir güvenlik açığını bir Türk yazılımcının saptaması gurur verici. Apple bu sayede bu açığı hemen bir yama yayınlayıp kapattı.
The Guardian'dan WIRED'a dünya medyası bu keşfi haber yaptı. Belki de dünyada birçok insan bu haberleri okuyunca "Türkiye herhalde yazılımda süper bir ülke, bilgisayar mühendisleri canavar gibi" diye düşünmüştür.
Ama Lemi Orhan Ergin'in Apple'a attığı tweetlerde gördüğümüz gibi, bu güvenlik açığını saptamak için kodu hatmetmeye falan gerek yoktu.
"Root" kullanıcı adını kullandığınızda, şifre kısmını boş bıraksanız bile bilgisayar açılıyordu. Tek bir püf noktası vardı: Bilgisayar, şifreyi boş bırakmanız nedeniyle hata verse de siz ısrarla üst üste birkaç kez enter'a basacaksınız!
Özeti, arkadaşım Ekim Nazım Kaya'nın yaptığı espride: "Bu keşfin, daha hızlı gelsin diye asansör butonuna birkaç kez basanların ülkesinden gelmesi şaşırtıcı değil."
3) Bahtiyar Duysak
ABD Başkanı Donald Trump'ın kişisel Twitter hesabını 11 dakikalığına kapatan kişi de Türk çıktı.
Türk asıllı Alman vatandaşı Bahtiyar Duysak, Twitter'da müşteri destek biriminde çalışırken Trump'ın hesabını "yanlışlıkla" kapattığını söyledi.
Bir gün için dünyanın en ünlü insanlarından biri olan Duysak gerçekten hata sonucu mu Trump'ı susturdu, yoksa dava açılmasından korktuğu için mi böyle konuştu, onu siz değerlendirin.
Ama şu bir gerçek: Öğrenci vizesi ile ABD'de çalışırken dünyanın en güçlü insanının bir numaralı iletişim kanalının on/off tuşu üstünde parmaklarını gezdirmek bile ancak Türklerin cesaret edebileceği bir şey.
O tuşa basmanın geçici ve anlamsız hazzını yaşamak adına hayati bir riske de ancak biz girebiliriz herhalde...
Özetle: Vatandaşı olmasak eğlenceli ülkeyiz; bir de bilgili ve bilinçli olabilsek, kimse bizi tutamaz.
Yeni Medya'dan kısa kısa
* teyit.org'un ilk içgörü raporuna göre Türkiye'deki okurlar en çok siyaset konulu içeriklerden şüphe ediyor. Bunu, eğitim, kriz ve kent-çevre başlıkları izliyor.
* Hollywood'dan ABD medyasına sıçrayan cinsel taciz skandalları sürüyor. Son olarak ünlü televizyoncu Matt Lauer NBC'den kovuldu, devlet radyosu NPR'ın yöneticisi David Sweeney ise yine taciz temelli şikayetler nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı.
* Avustralya'da rekabet kurulu, Facebook ve Google'ın gücünü, haber medyası ve tüketicilerin çıkarları aleyhine haksız biçimde kullanıp kullanmadığını incelemek üzere soruşturma başlattı.
* Zenith'in araştırmasına göre 2017-2020 döneminde reklam bütçelerindeki büyümenin yüzde 94'ü internette harcanacak.
* Dijitalleşmeyle birlikte iktidarın, üreticiden tüketiciye kaydığına dair bir örnek daha: EA son oyunu Star Wars Battlefront'a oyuncuların uyguladığı boykot nedeniyle 3 milyar dolar değer kaybetti. Oyunu ekstra özellikler için para ödemeden kazanmanın imkansız olduğu ortaya çıkmıştı. Oyundaki her şeyi açmak için 2100 dolar harcamanız, para harcamadan bu özelliklere kavuşmak için 4000 saat boyunca oyunu oynamanız gerekiyor.
* Abonelik modeline iyice yüklenen New York Times bir okur için aylık ücretsiz içerik sınırını 10'dan 5'e çekti. WIRED da "ölçümlü ödeme duvarı" (metered paywall) modeline geçiyor.
* Snapchat "Sosyali medyadan ayırıyoruz" diyor. Facebook'un birkaç ülkede test edince yayıncıların tepkisini çeken uygulamasını Snapchat doğrudan hayata geçiriyor. Yani arkadaşların paylaşımlarıyla yayıncıların paylaşımları ayrılacak. Biri "Keşfet" sekmesinde, diğeri "Arkadaşlar" sekmesinde olacak. Ancak Snapchat Facebook'un aksine, yayıncıların akışını tamamen algoritmalara bırakmak yerine insan moderatörler kullanacak. Bu moderatörler, yayıncılık kökenli kişiler olacak.
Paylaş