Paylaş
İnanan ama nefsine yenildiği için inancının gereklerini yerine getiremeyen insanların bir kısmının yapamadıkları şeylerden dolayı vicdan azabı duydukları görülür. Bir kısım insanlar ise hataları sebebiyle pişman olmalarına rağmen Allah’ın affedici oluşuna güvenerek bile bile hatalarını tekrar ederler.
* Allah Rahman’dır;
* Merhametlidir;
* Rahim’dir;
* Şefkatlidir,
* Gafur’dur;
* Afüvv’dür; hataları ve günahları bağışlayandır.
Allah’ın tüm emir ve yasaklarına tam anlamıyla riayet etmeye çalışan bir kulun bile sığınacağı tek şey Allah’ın rahmetidir.
Allah’ın rızasının dışında bir hayat yaşayarak bir yandan da samimiyetsiz bir şekilde Allah’ın isim ve sıfatlarına sığınmak ise kendini kandırma ve Allah’tan uzaklaşma mekanizmasıdır.
‘Neleri yaparsam Allah affeder ya da affetmez’ şeklinde hesaplar yaparak samimi kul olunmaz.
Bu şekilde hesaplı ve planlı teslimiyet olmaz.
Peygamberler dahi affedilmeyi umarken, örneğin Hz. Yusuf:
“Ey gökleri ve yeri yaratan! Benim dünyada da ahirette de Veli’m sensin. Benim canımı müslüman/sana teslim olmuş olarak al ve beni barışsever, hayırlı kullar arasına kat’ (12 Yusuf Suresi 101)” diye dua ediyorken;
* Kimse ‘Nasıl olsa Müslümanız, bir şekilde kurtuluruz’ ya da ‘Allah nasıl olsa affeder’ zihniyeti ile günahlara yaklaşamaz. Bu, şeytanın insanı aldatma yollarından biridir.
BİR SEN Mİ KÖTÜSÜN?
Şeytan,
* ‘Sen yap Allah nasıl olsa affeder,’
* ‘Baksana millet neler yapıyor,’
* ‘Herkes iyi de bir sen mi kötüsün,’
* ‘Bu fırsat bir daha ele geçmez, yap sonra tövbe edersin,’
* ‘Sen yapmazsan bir başkası nasıl olsa yapacak,’
* ‘Sen de cennete girmeyeceksen kim girecek cennete,’
* ‘Bu son’, şeklinde vesveseler ile tuzaklar kurar insana.
Kur’an bu konuda da uyarır insanları:
Ey insanlar, Allah’ın vaadi gerçektir; sakın dünya hayatı sizi aldatmasın, o aldatıcı, sizi Allah (ın affına güvendirmek sureti) ile aldatmasın (35 Fatır Suresi 5). O yaman aldatıcı, sizi Allah ile aldattı (57 Hadid Suresi 14).
‘ALLAH DA AFFETSİN CANIM’
Çoğu insan ‘Nasıl olsa dünyada bir şekilde geçiniriz’ demez, hep kendini garanti altına alıp maddi açıdan güçlenmeye çalışır ama iş dünya hayatının hesabını vereceği ahiret gününe gelince ‘Nasıl olsa aklanırız’, ‘Nasıl olsa bir şekilde affediliriz’ diyerek işini Allah’a bırakır.
Aslında günlük işlerinde çoğu zaman mantıklı davranmaya çalışır insan.
* Örneğin yola çıkmadan önce internetten trafiğin durumuna bakar.
* Bir yere gitmeden önce en kısa zamanda nasıl gidebileceğini araştırır.
* Bir gece öncesinden hava durumuna bakar ve havaya göre belirler ertesi gün giyeceği şeyleri, ama iş sonsuz yaşamını belirleyecek kararlara geldiğinde mantıksız bir varlığa dönüşüverir bir anda.
*
* Bile bile kendini hatalara sürükler.
* Hesap gününü düşünmeden yaşar.
* Dünya işlerinde rahat etmek için çalışıp çabalaması ve planlı davranması gerektiğini bilen insan, ahireti için kayda değer bir şey yapmaz ama Allah’ın onu affetmesini bekler.
*
Oysa insanın aklından hiç çıkarmaması gereken tartışmasız bir gerçek vardır hayatta: Nereye gidiyoruz?
Hep birlikte ölüme!
Peki, yaşarken gittiği her yere hazırlık yapan insan, neden hazırlık yapmaz ölüme?
KURAN’DAKİ MÜSLÜMAN NASIL BİR İNSANDIR
İnsan, düşünen sorgulayan ve aklını kullanandır
Düşünme: Allah’ın ilk ayeti akıldır. Allah, akıl ayetini, indirdiği ayetler yani vahiy ile ve evrende yarattığı ayetler yani bilim ile uyumlu kılmıştır.
Yaratılışımıza kodlamış olduğu bilgi ve din ayetlerini bize hatırlatmak için bize vahiy ayetlerini bildirmiştir. Yani aklımızı işletelim ve özümüzden sapmayalım diye bize uyarılarda bulunmuştur.
Aklımızı kullanmazsak vahyi anlayamaz, en temel varoluşsal sorularımız üzerine sorgulamalar yapamaz ve hayatı anlamlandıramayız.
*
Allah insana akıl melekesini vermiş, onu gerektiği gibi kullanmadığımız zaman ne hale geleceğimizi bildirmiş ancak kullanımını kişinin kendisine bırakmıştır.
Dolayısıyla her ne kadar akıl bizi diğer canlılardan ayıran temel bir özellikse de, doğru bir şekilde kullanılmadıkça var olmasının bir değeri yoktur.
Yani aklın bir cevher olarak bizde bulunmasının değil, o cevherin var oluş amacına uygun olarak kullanılmasının bir değeri vardır.
*
* Bu yüzden Kur’an’da isim olarak akıl kelimesi kullanılmaz.
* Fiil olarak ‘taakkul’ (akıl yürütme-zihni zorlayarak anlama) kullanılır.
* Yaratılış amacına uygun olarak aktif hale getirilmediği müddetçe aklın bir işlevi yoktur.
* Aklı gerektiği gibi kullanmamak, Kur’an’daki ifadesi ile “Pisliğe mahkûm olmak” demektir (Yunus Suresi 100).
* Aklı, yaratılış amacına uygun olarak kullanmamak Kur’an’daki ifadesiyle “Sürü içgüdüsüyle davranan hayvan gibi olmak hatta yoldan sapma konusunda onlardan daha şaşkın ve beter olmaktır” (Furkan Suresi 44).
10 DEĞİL 11 EMİR
Kur’an’da gerçek anlamda insanı erdemli ve ahlaklı kılacak birçok ilkeden bahsedilir. Bunların bir kısmı bir arada 11 emir şeklinde İsra Suresi’nin 23-38. ayetlerinde sıralanır:
1.Allah’tan başkasına kulluk/ ibadet etmeyin.
2.Anaya-babaya çok iyi davranın.
3.Akrabaya hakkını verin. Çaresize ve yolda kalana da. Fakat israf ederek saçıp savurmayın. Elinizi bağlayıp boynunuza asmayın. Ama onu büsbütün de salıvermeyin.
4.Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin.
5.Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o iğrenç bir iştir.
6.Allah’ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın.
7.Yetimin malına yaklaşmayın. Ancak rüştüne erişinceye kadar, güzel bir yolla ilgilenebilirsiniz.
8.Ahdinize vefalı olun. Çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir.
9.Ölçtüğünüz zaman tam ve dürüst ölçün. Hilesiz teraziyle tartın.
10.Hakkında bilginiz olmayan şeyin ardına düş- meyin. Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.
11.Yeryüzünde kasılıp kabararak yürümeyin. Çünkü siz, yeri asla yırtamazsınız, uzunlukça da dağlara ulaşamazsınız.
DÜNYA’DA İLK ÜNİVERSİTEYİ KURAN MÜSLÜMAN KADIN DÜŞÜNÜR FATİMA
İslam bilim tarihi ile ilgili çok çarpıcı örnekler verilebilir ve bugünkü durumumuzla mukayese ettiğimizde insanı hayrete düşürecek kadar çok şeye tanıklık edilebilir.
İslam bilim tarihinde pek çok kadın bilim insanı vardır. Örneğin Müslüman kadın entelektüel Fatima El-Fihri (9. yüzyıl) en eski akademik derece veren kurum olan, El-Karaouine Üniversitesi’nin (Fas) kurucusudur. 859 yılında kurulan üniversite, UNESCO ve Guinness Dünya Rekorları tarafından ilk ve en uzun süre eğitim veren üniversite olarak gösterilmektedir. Bu kurum günümüze kadar kesintisiz eğitim vermeye devam etmiştir. İslam dünyasında etkili olan birçok Müslüman düşünürü mezun etmiştir.
ALLAH’IN İSİMLERİ
Allah: Varlığı zorunlu olan ve bütün övgülere lâyık bulunan, yaratan, yapıp eden, ezeli, ebedi olan, eşsiz ortaksız kudret. Kulluk edilmeye layık olan tek ilah.
Rab: Efendi. Terbiye eden, eğiten, ıslah eden. Terbiye edişinde eşsiz ve benzersiz olan. Yarattıkları üzerinde otoritesi olan. Her şeyin yaratılışını takdir edip sonra da onu yaratılış amacına yönelten.
NOT: Her türlü sorunuzu, şu elektronik posta adresinden bize iletebilirsiniz: emredorman@hurriyet.com.tr
BİLGİ: Emre Dorman’ın yayımlanmış kitaplarına, bilgisayar üzerinden PDF formatında ücretsiz olarak www.emredorman.com adresinden ulaşmak mümkün.
Paylaş