Paylaş
DİLEYEN İNANSIN DİLEYEN İNKÂR ETSİN
İslam insanlar için gerçeği açık bir biçimde ortaya koyan ancak gerçeğe uyup uymamayı insanın özgür iradesine bırakan bir sistemdir.
Bu gerçek ayetlerde şu şekilde ifade edilir: “Ve de ki: Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin…” (Kehf suresi 29)
Allah tarafından insana bu şekilde bir serbestlik tanınmıştır. Çünkü Allah merhameti gereği kullarını uyarmakta ama seçimi onlara bırakmaktadır: “Hayır; çünkü o (Kuran), bir öğüttür. Artık dileyen, onu düşünüp öğüt alsın.” (Abese suresi 11-12)
Dolayısıyla İslam’da insanlar üzerinde baskı kurmak ya da insanları inanmaya zorlamak mümkün değildir.
Kuran’da bu gerçeğe şu şekilde dikkat çekilir: “Dinde baskı, zorlama yoktur. Doğruluk, sapıklıktan seçilip belli olmuştur.” (Bakara suresi 256)
İNANMALARI İÇİN SEN Mİ ZORLAYACAKSIN?
Peygamberimiz Hz. Muhammed, Allah’ın uyarılarına en güzel şekilde uymuştur. Ancak maalesef bugün Allah adına, Peygamberimiz adına eylemlerde bulunduğunu iddia eden bazı Müslümanlar, Allah’ın ayetlerindeki apaçık uyarılarına göre değil, din adına uydurulan kabullere dayanarak insanlar üzerinde baskı kurmakta ve insanları inanmaya ya da inancın gereklerini yerine getirmeye zorlamaktadır.
Belli ki bu zorbalığı yapan insanlar Müslüman olduklarını iddia ediyor ancak İslam’ın yegâne kaynağı olan Kuran’a hiç bakmıyor ya da Kuran’ın uyarılarını ve peygamberimizin güzel örnekliğini dikkate almıyorlar.
Kuran ayetleri Peygamberimiz başta olmak üzere tüm inananları bu konuda uyararak şöyle söylüyor: “Rabbin isteseydi, yeryüzündekilerin hepsi mutlaka inanırdı. O halde sen mi insanları inanmaları için zorlayacaksın?” (Yunus suresi 99)
Görüldüğü gibi insanları yaratan Allah bile inanmaları için onları zorlamıyorken bazı kişiler Allah’tan yetki almış gibi insanları inanmaya ya da bazı ibadetleri yapmaya zorlayabilmekte.
SEN ONLARA ZORBA YA DA BEKÇİ DEĞİLSİN
Yine Kuran ayetleri Peygamberimize şu şekilde hitap eder: “Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara Kuran ile öğüt ver.” (Kaf suresi 45)
Allah, elçi olarak görevlendirmiş olduğu kulunun bile diğer kulları üzerinde zorlama yetkisi bulunmadığını söylüyor ve “Yüz çevirirlerse Biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen, tebliğden başkası değildir.” (Şura suresi 48) gibi ayetler ile açık bir şekilde Peygamberimizin sadece öğüt veren bir uyarıcı olduğuna dikkat çekiyor.
Buna rağmen bazı kişiler, Allah’ın buyruklarını ve Peygamberimizin o buyrukları uygulamasını hiçe sayarak inanç ve ibadet müfettişliğine soyunabiliyor.
İSLAM VE MÜSLÜMAN AYRIMI
Örnek verilen tüm bu ayetlerden de anlaşılacağı gibi İslam inanç sistemini baskı ve korku unsuru haline getiren, dinin sahibi olan Allah ya da bu dini en güzel şekilde tebliğ eden Peygamberimiz değil yanlış algı ve anlayışa sahip olan Müslümanlardır.
Gerçeği arayan herkes, İslam ile Müslüman ayrımını en doğru şekilde yapmalıdır. Bunu yapmayan kişi kötü örneklerden hareketle Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelen ve yaratılışımıza son derece uygun olan İslam inancını, akıl ve insanlık dışı kötü bir inanç olarak algılayacaktır.
KURAN VE DUA
Ondan bağışlanma dileyin, sonra ona tövbe edin! Çünkü Rabbim yakındır, (duaları) kabul edendir. (Hud suresi 61)
BUNLARI BİLİYOR MUYUZ?
ALLAH’A TANRI DENİLEBİLİR Mİ?
HALK arasında oldukça yaygın olan ve her nedense çoğu kişinin itiraz ettiği bir kullanımdır “Tanrı” ifadesi. Oysa çoğu kişinin farkında olmadığı bir gerçek vardır; bizzat Kuran’ın kendisi Allah için “Tanrı” yani “İlah” ifadesini kullanmaktadır. “Tanrı” kelimesi Türkçe bir kelimedir ve Arapçadaki karşılığı “İlah” kelimesidir.
Örneğin biz “La İlahe İllallah” yani “Allah’tan başka ilah yoktur!” mealindeki ifadeyi kullandığımızda öncelikle tüm ilahlık iddialarını reddeder sonra da ancak tek ilahın Allah olduğunu ifade ederiz.
Yine, “Sizin İlah’ınız tek bir İlah’tır; ondan başka İlah yoktur…” (Bakara suresi 163) ya da “Allah, tek İlah’tır…” (Nisa suresi 171), “Başka hiçbir İlah yoktur, tek bir İlah’tan başka…” (Maide suresi 73) mealindeki ayetleri biraz daha Türkçeleştirdiğimizde “Sizin tanrınız tek bir Tanrı’dır; ondan başka Tanrı yoktur…”, “Allah tek Tanrı’dır…”, “Başka hiçbir Tanrı yoktur, tek bir Tanrı’dan başka…” şeklinde meal edilecek olduğunu görmek mümkündür.
KUTSAL OLAN ARAPÇA DEĞİL KURAN’IN MESAJIDIR
Dolayısıyla Allah için İlah yani Tanrı ifadesi bizzat Kuran’da kullanılmakta ve Allah’tan başka ilahlık yakıştırılan sahte ilahlar reddedilmektedir. Ayrıca şu da unutulmamalıdır ki İslam’a göre kutsal olan Arapça değil, Kuran’ın mesajıdır.
KURAN VE BİLİM
ÇİFTLİ YARADILIŞ
“Yeryüzünün bitirdiklerinden, kendi benliklerinden ve daha bilmediklerinden bütün çiftleri Yaradan çok yücedir.” (Yasin suresi 36)
“Düşünüp ibret almanız için her şeyi eşler halinde yarattık.” (Zariyat suresi 49)
Ayette geçen “ezvac” kelimesi “zevc”in çoğuludur ve “çift, eş” anlamlarına gelmektedir. Görüldüğü gibi bu kelime çift oluşları ifade etmektedir. Ayette eşler halinde yaratılışa 3 örnek verilmektedir:
- Toprağın çıkardığı çiftler: Toprağın çıkardığı eşler deyince akla ilk gelen bitkilerdeki dişilik ve erkeklik özelliğidir.
- Kendi benliklerimizden çiftler: İnsanların dişi-erkek şeklinde yaratılışlarıdır.
- Bilinmeyen çiftler: Evren’deki eşli yaratılışların birçoğundan Kuran’ın indiği dönemde insanların haberi yoktu. Aslında bütün evreni oluşturan madde çiftli yaradılışın üzerine kurulmuştur.
Evrendeki tüm maddelerin yapıtaşı atomlardır. Atom üzerindeki çalışmalar ilerledikçe var olan parçacıkların sırf protonlardan, nötronlardan, elektronlardan oluşmadığı, atomun sandığımızdan da karmaşık, daha hassas, daha mükemmel bir yapısı olduğu anlaşıldı. Atomun küçük parçaları için bile eşler halinde yaradılış hüküm sürmektedir:
- Protona karşı eşi anti-proton vardır.
- Elektrona karşı eşi pozitron vardır.
- Nötrona karşı eşi anti-nötron vardır.
Paylaş