Paylaş
KARDEŞLİK AYIDIR
Ramazan ayı, kardeşlik duygularını pekiştirme, paylaşma, bir arada barış ve huzur içinde yaşama ve ortak değerlerimizi hatırlama ayıdır.
İdeolojik görüşler insanları ayrıştırabilir ancak ibadetler insanları birleştirerek ortak bir değer üzerinde buluşturur.
İbadetler, hangi siyasi görüşten ya da düşünceden olursa olsun kendisini Müslüman olarak gören insanları fırın önünde pide beklerken aynı sırada, ezanı beklerken yapılan duada, orucu açarken aynı sofrada, namaz kılarken aynı safta buluşturur. Dolayısıyla ramazan, ayrılıkların değil kavuşmanın, ayrışmaların değil buluşmaların ayıdır. Birbirimizi daha iyi anlayabilme ve ‘biz’ olabilme ayıdır.
Gerçek anlamda iman etmek ve imanının gereğini en güzel şekilde yerine getirmek isteyen herkesin bu fırsatı iyi değerlendirmesi gerekir.
ŞÜKÜR AYIDIR
Allah’ın bizden istediği her ibadet bizim faydamızadır. Oruç ibadeti de her şeyden önce insanın sahip olduklarının kıymetini bilip şükretmesi ve sahip olmadıkları sebebiyle şikâyet etmekten uzak durması içindir.
Yine oruç ibadeti, bir çeşit iman tazelemesidir. Bir anlamda “Ben yeme-içme gibi en doğal ihtiyacımı bile bana her şeyimi veren Allah’ın dileğine göre düzenlerim” demektir.
ükretmek, aynı zamanda kıymet bilmek ve insanın halinden memnun olması demektir. Allah’ın bize lütfetmiş olduğu sayısız nimet için ona minnettar olmak ve teşekkür etmektir. Şükreden insan, en zor durumlarda dahi sabırlı ve metanetli olur. Sahip oldukları ile yetinmeyi ve en zor durumunda dahi kendisinden daha zor durumdakiler ile paylaşmayı bilir.
SABIR AYIDIR
Oruç ibadeti aynı zamanda insana sabırlı olmayı öğretir. Normal zamanda dilediği gibi yiyip içebilen insana, iftar vaktine kadar bekleyebilme sabrını kazandırır. Bu konuda gösterilecek sabrın diğer konularda da gösterilebilmesi için sabır mekanizmamızı geliştirip güçlendirir.
Sabır sahibi insan, acele etmeyen, hemen öfkelenmeyen, açgözlü olmayan, anlamayı, dinlemeyi ve sırasını bilen insandır. İnsan onuruna yakışmayacak eylemlerden uzak durmanın öncelikli gereksinimlerinden biri sabırlı olmaktır.
KURAN AYIDIR
Ramazan ayı denildiğinde, her ne kadar ilk akla gelen şey oruç ibadeti, sahurlar, iftarlar olsa da esasen ramazan, her şeyden önce vahyin indirilmeye başlandığı aydır; dolayısıyla ramazan her şeyden önce Kuran ayıdır.
En başta Allah ile sonra da Allah’ın âlemlere rahmeti olan Kuran ile ilişkimizi gözden geçirme ayıdır. Vahiy ile insanlığımızı ve inancımızı güncelleme ayıdır. Hayat rehberimiz Kuran ile yüzleşme ve kendimizi Kuran’a arz etme ayıdır. Kuran’a dönüp, “Acaba ben ne oranda Allah’ın razı olacağı bir kulum” sorusunu sorma ve bu sorunun cevabını Kuran ayetlerinden bulma ayıdır.
Öyle ya, biz kendimizi en başta iyi bir insan, sonra da iyi bir Müslüman olarak görebiliriz. Oysa insanlığımız da Müslümanlığımız da Allah’ın vahyinden onay aldığı kadar değerlidir.
Allah’ın kitabı Kuran, ruhumuzun tıkanan damarlarını açan bir serum gibidir. Ruhumuzun şifasıdır. Bedenimiz için nefes almak ne ise, ruhumuz için Kuran odur.
Bu yüzden Kuran’ın indirilmeye başlandığı ay olan ramazan ayını, Kuran ile yakın bir ilişki içinde olmak, Kuran ile hayat bulmak ve Kuran ile yaşamak için de bir fırsat bilmek gerekir.
Esasen hiçbirimizin imanlı yaşamaya devam etme ve imanlı bir şekilde ölme garantimiz yoktur. Kuran’a baktığımızda peygamberlerin dahi kendi sonlarının ne olacağını bilmediklerini ifade ettiklerini, Hz. Yusuf örneğinde olduğu gibi, Müslüman olarak yaşayıp Müslüman olarak ölmeyi talep ettiklerini görmekteyiz. Peygamberlerin hayatlarındaki tüm güzel örnekler gibi, bu anlayışın da bizim için güzel bir örnek olması gerekir.
Dolayısıyla Allah’a olan teslimiyetimizi sürekli diri, kararlı ve sağlam tutmak durumundayız. Bunu en güzel şekilde yapabilmek için Allah’ın vahyini hayatımıza taşımalıyız.
YENİLENME AYIDIR
Ramazan ayını bir fırsat bilmek, ancak bu fırsatı sadece bir ay ile sınırlı tutmayarak diğer on bir aya da taşımak gerekir. Bu yüzden ramazan bir anlamda yenilenme ayıdır.
Kötü düşüncelerden arınma, sevgi ve barış ortamını hazırlama, kuşatıcı ve birleştirici olma ayıdır. Ardımızda bıraktığımız günlerin muhasebesini yapma, davranış ve eylemlerimizi düzenleme, hayatımızın amacına yönelik hedeflerimizi gözden geçirme ayıdır.
Ramazan, iyiliği yayma, sosyal sorumlulukların bir parçası olma ve çevremize karşı duyarlı olma ayıdır.
Cami inşa etmeye çalıştığımız kadar insan inşa etmeye, Kuran’ı güzel sesle okumaya çalıştığımız kadar Kuran’ı en güzel şekilde anlayarak yaşamaya ve şekilcilikten uzaklaşarak öze dönebilme ümidi ve duası ile.
KURAN VE BİLİM
YOKLUKTAN YARATILMA
- O (Allah) Evren’i ve yeryüzünü yoktan yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse yalnızca ‘Ol!’ der, o da oluverir. (Bakara suresi 117)
Kuran ayetlerindeki her ifade son derece incelik ile seçilmiştir. Bu da Kuran’ın Allah sözü olduğunun açık delillerindendir. Bunlardan biri de evrenin ve yeryüzünün yokluktan yaratıldığının ifade edildiği ayettir. Ayette geçen “ibda” kelimesi bir şeyin, herhangi başka bir şeyden değil, tam anlamıyla yoktan var edildiği anlamına gelir. Aynı zamanda bu kelime, bir şeyin bir örneğe göre değil de eşi ve benzeri olmadan yaratılması anlamına gelir. Yaratılışın büyük mucizesi, tüm varlığın yoktan yaratılmış olmasında gizlidir.
19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren modern bilimsel gelişmeler, evrenin ve zamanın bir başlangıcı olduğunu ve aynı şekilde bir sonunun da olacağını çok net bir biçimde ortaya koymuştur. Büyük Patlama kuramına göre zaman ve madde 13.8 milyar yıl kadar önce yokluktan ortaya çıkmıştır. Görüldüğü gibi evrenin var olmadan önceki durumu ile ilgili yapılan bilimsel açıklamalar ayetteki ifade ile tam anlamıyla uyumlu bir biçimde evrenin yokluktan ortaya çıktığını ifade etmektedir.
BUNLARI BİLİYOR MUYUZ
ALLAH KİMDİR!
- ALLAH kimdir? Nasıl bir varlıktır? Kuran Allah ile ilgili neler söylemektedir?
Allah, varlığı kendinden ve zorunlu olan, var olmak için başkasına muhtaç olmayan, ezeli ve ebedi olan, yaratan, tüm mükemmelliklere sahip olan, tüm eksikliklerden uzak olan, eşsiz ve ortaksız olan, bütün övgülere layık olan mutlak ve aşkın yaratıcının adıdır.
Kuran vahyinin en öncelikli mesajı bize yaratıcımız olan Allah’ı tanıtmaktır. Allah’ı doğru bir şekilde bilip tanımadıkça sağlam ve güvenilir bir inanç temeli üzerinde olmak mümkün olmayacaktır. Allah kendi varlığını ve varlığının muhteşem izlerini bir anlamda ruhumuza kodlamıştır. Bu yüzden olsa gerek Kuran’da yaratılışımızdan bize verilen fıtrat dinine yönelmemiz istenmiştir: “Böylece sen, batıl olan her şeyden uzaklaşarak yüzünü kararlı bir şekilde (hak olan) dine çevir ve Allah’ın insan bünyesine nakşettiği fıtrata uygun davran: (ki,) Allah’ın yarattığında bir bozulma ve çürümeye meydan verilmesin: bu, sahih (bir) din(in gayesi)dir ama çoğu insanlar onu bilmezler.” (Rum suresi 30)
İnsanın iç dünyasında tanıklık ettiği bu gerçek, ayetlerin kazandırdığı bilinç ile pekişir ve böylece insanın hem aklına hem de kalbine yerleşir. Kuran, şu muhteşem soruyu sorarak bu gerçeğe dikkat çekmektedir: “Yeryüzünde, gönülden inanmış olanların (şahit olduğu) ilahi ayetler (işaretler) vardır; tıpkı sizin kendi varlığınızda (ayetler) olduğu (gibi). Bunları görmüyor musunuz?” (Zariyat suresi 20-21)
KURAN VE DUA
KULLARIM, beni sana soracak olurlarsa, gerçekten de ben pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin çağrısına cevap veririm. Öyleyse onlar da bana karşılık versinler ve bana inansınlar ki doğruya erişsinler. (Bakara suresi 186)
Not: Her türlü sorunuzu, şu elektronik posta adresinden bize iletebilirsiniz: edorman@hurriyet.com.tr
Paylaş