Emine Nur Tozan

PRP ve Ağrı

2 Aralık 2016
Ameliyat olan ya da olması gerekmeyen “bel fıtığına bağlı ağrılarda” PRP uygulaması yapılabilmektedir...

PRP: Platelet-rich plasma: trombositten zengin plasmadır. Kanımızın bir bölümünden özel bir yöntemle oluşturulur. Normal akan kanda; 150.000-350.000/mikrogramL trombosit bulunur. Alınan kan santrifüje edilip diğer hücrelerden ayrıştırıldığı zaman; bu sayı 1.000.000 a kadar çıkar. Amaç: bu kadar çok trombositin, pıhtılaşmayı hızlandırma (kuagülasyon), yangıyı ve yarayı hızla iyileştirme (inflamasyon), mikroplara karşı vücut direncini arttırma (antimikrobial etki) ve içindeki özel hormonlar ile hücre yenileme sürecini hızlandırma olarak açıklanabilir.

Günümüzde çok sık konuşulan ve nerede ise güzellik sektörü ile eş anlamlı bir terimdir. Birçok insanın yüzündeki kırışıklıklardan ve yılların izlerinden kurtulmak için tercih ettiği en doğal yöntemlerden biridir.
PRP tıp alanında en çok eklem içi uygulama ile kendini ispat etmiştir. Özellikle sporcu yaralanmalarında, 2002 den günümüze kadar çok yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Spor hekimliğinde; kas ya da bağlardaki travmalarda, diz eklemi kemiğinin ve menisküslerin ani yaralanmalarında, tenisçi dirseği, aşil tendon iltihabı, ayak tabanı fasia yaralanmalarında sıklıkla uygulanmaktadır.
Yaş ile birlikte ortaya çıkan ya da bazı romatizmal hastalıklar ya da kötü kullanım nedeni ile oluşan diz eklemi, omuz ve diğer eklem yıpranmalarında (osteonekroz, osteoartrit gibi) kullanılmaktadır. Ortopedi ve spor hekimliği alanında yapılan çok fazla sayılı hastaların yer aldığı bilimsel araştırmalarda; steril şartlarda, eğitimli ellerde ve iyi takibi yapılan işlemlerde ciddi yan etkiler görülmemektedir. Ancak, özellikle steril şartların tam olarak yerine getirilemediği durumlarda en sık görülen komplikasyon enfeksiyondur.

Bizler gibi kronik ağrı ile ilgilenen Algoloji tıp dalında da PRP uygulamaları başlamıştır. Sıklıkla omuz, diz, kalça, diz ve küçük eklem içlerine uygulamalar yapılmaktadır. Ameliyat olan ya da olması gerekmeyen “bel fıtığına bağlı ağrılarda” da PRP uygulaması yapılabilmektedir. Ameliyatsız bel fıtığı tedavisinde; epidural bölgeye steroid uygulaması altın standart ve temel tedavi yöntemlerinin ilk sırasında yer almaktadır. Ancak bazı risk faktörleri içerdiği için çok dikkatli hasta seçimi yapmak gerekir. Halbuki PRP hastanın kendisine ait hücrelerden oluşturulan bir madde olduğu için steroid gibi ilaçların yapmış olduğu yan etkiler görülmemektedir. Omirilikteki omurgaların arasındaki kireçlenmelerde, ligament, disk taşmalarında uygulamaları oldukça güvenlidir. Ağrının azalmasına yönelik bilimsel verilerin sonuçlarıda hızlı ve yüz güldürücüdür.

 

Yazının Devamını Oku

Sıkça Duyduğumuz Ağrılı Hastalık; Fibromyalji

7 Ekim 2016
Son günlerde hastalarımızın kendilerine tanı olarak koydukları ve en çok ismini duyduğumuz ağrılı hastalıklardan biridir. Hastalarımız bizlere başvurduklarında “hocam bende fibromyalji var” tanımlamasını yaparlar. “SABAHLARI AĞRI ile UYANIYORUM ve HERYERİM AĞRIYOR” ya da “VÜCUDUMUN HERYERİ DÜĞÜMLENMİŞ gibi KAS YUMAKLARI ile DOLU” söylemleri ile bize başvurmaktadırlar. Vücucun heryerindeki yaygın ağrıların hepsinin tanısı FİBROMYALJİ değildir.

Fibromyalji; yaygın ve inatçı kas ağrıları olmak üzere, özellikle sabahları vücutta tutukluk, yorgunluk, uykusuzluk, yaygın baş ağrıları ve hatta tuvalet alışanlıklarında bozulma gibi yakınmalarla seyreden yumuşak dokunun romatizması olarak tanımlanan kronik bir hastalıktır. Kişinin günlük aktivitesini kısıtlayan, yaşam kalitesini bozan, ciddi bir iş gücü kaybına yol açan, daha çok kadınlarda ve gençlerde görülen bir hastalıktır. Modern dünyada büyük şehirlerde ve stresli yaşantının devam ettiği heryerdeki insanda görülebilmektedir. Fibromyalji bir hastalıktır ve temel mekanizmasında; stres ve özel bir depresyon türü yer almaktadır.

Tanısı
3 aydan daha fazla devam eden tüm vücut ağrısı, 18 noktanın en az 11 inde hassasiyet, özellikle omuzlarda sırtlarda ağrı, bel bölgesinde ağrı, aşırı stresli olmak, travma ya da ameliyat öyküsü, adet ve hormonal düzensizliklerin varlığı ile konulur. Uyku, yemek yeme ve tuvalet alışkanlıklarında değişiklikler de eşlik etmektedir.
Tedavi
Sadece psikolojik tedavi gereklidir denilerek hastalara yaklaşılmamalıdır. Fibromyaljide; psikolojik ve fizyolojik tüm değerlendirmeler yapılır var ise anatomik bozukluklar (boyun fıtığı, bel fıtığı gibi) tedavi edilmeye çalışılır. Günlük yaşantı ve ağrıyı arttıran faktörler gözden geçirilir ve mümkünse bu eylemlerden uzaklaşılmaya yönelik çalışmalar yapılır. Hormonal bozukluklar (adet düzensizlikleri ve tirod bezi hastalıkları gibi) tedavi edilmeli ve takibe alınmalıdır.
Birçok kişinin ve hekim arkadaşlarımızın dahi gözden kaçırabildiği, çene eklemi problemleri ve diş hastalıkları değerlendirilmeli ve gerekir ise “gece plağı” gibi yardımcı diş tedavileri uygulanabilmelidir. Çene ekleminden itibaren vücudumuzun en uç eklemlerine kadar birbirine zincirleme etki eden ağrılı bir hastalık olduğu için, en küçük eklem şikayetleri bile ayrıntılı değerlendirilemelidir.

Yazının Devamını Oku

Geçmeyen Ağrılar Bakın Nelere Sebep Oluyor!

1 Ağustos 2016
"Kronik ağrı nedir, nasıl oluşur, nasıl tedavi edilir" gibi sorularınızın yanıtları yazımızda...

Kronik ağrı; üç aydan daha fazla hemen hemen hergün hissedilen ve kişinin “yaşam kalitesini” bozan ağrıdır. Yaşam kalitesi: kişinin ağrılı süreci başlayana kadar hayatında günlük, kendi başına yapabildiği aktiviteler ve hareketlerden oluşur.

Yürümek, yemek yiyebilmek, uyumak, araba kullanabilmek, ev işlerini rahatlıkla yapabilmek kadar basit ve hergün yapılan hareketlerdir. Aşırı üzüntü stres ve geçirilen psikolojik travmalar depresyon ile beraberinde vücutda yaygın ağrılara neden olabilir. Varoaln başağrıları aratabilir ya da eskiden olmayan omuz kol, sırt ve bel ağrıları oluşabilir. Kişi çok özel bir döngüye girer; ağrı ve stres depresyona yol açar ve depresyon da ağrının daha da artmasına neden olur.



Vücuttaki bir bölgede devamlı hissedilen ağrı; hareket kısıtlılığına, gece uykudan uyandırma, gündüz bu uykusuzluk nedeni ile yorgunluğa neden olmaktadır. Yorgunluktan dolayı iş hayatında isteksizlik, çabuk sinirlenme, stres ile baş edememe, takiben yemek alışkanlıklarında değişiklikler oluşturmaktadır. Böylelikle kişinin okul, iş, eş, sosyal hayatını ve ilişkilerini bozan bir süreç başlar.

Yazının Devamını Oku

Baş Ağrısı Neden En Çok Kadınlarda Görülür?

15 Temmuz 2016
İnsanlığın varlığından itibaren tarif edilen ve herkesin yaşantısı boyunca en az bir kez yaşadığı ağrı türüdür. Modern hayatta en sık görülen ağrı tipidir. Kadınlarda daha fazla görülür. Erkeklerde ise bel ağrısı daha fazla görülür. Bu sıklığın bilimsel sonuçları cinsiyetler arası fark gösterirken sosyolojik olarak kadınların düşünce yapısının farklılıkları baş ağrısı nedeni olabilir??

Her baş ağrısı “migren” değildir. Ancak hastalarımızın büyük çoğunluğu, kendilerine “migren” tanısı koyarak doktorlara başvurmaktadırlar.
Baş ağrısı nedenleri ve sınıflaması çok çeşitlidir, hastaların hikayeleri çok önemlidir. Kansızlık, stres, tansiyon hastalıkları, tiroid hastalıkları, hormonal dengesizlikler gibi vücudun farklı bölgesinden kaynaklanan ve süregelen hastalıklarda baş ağrısı nedeni olabilmektedir.

TANI
Baş ağrısı ile gelen her hastaya şu sorular sorulur ve alınan cevaplara göre tetkikler istenir ve gerekir ise diğer doktorlardan görüş alınır:

• Ağrı başın hangi bölgesinde?

Yazının Devamını Oku

Algoloji Nedir?

12 Mayıs 2016
Prof. Dr. Emine Nur Tozan açıklıyor; Algoloji nedir?

Algo latince "ağrı" loji ise "bilim" demektir. Algoloji, 3 ay ya da daha uzun süren ağrıların tanı, tedavi ve takibinin yapıldığı tıp alanıdır.

Ağrı: bir kişinin vücudunda yara olsun ya da olmasın kişinin geçmişteki deneyimlerini de içine alan hoş olmayan emosyenel subjektif bir duyudur. Yani hoş olmayan, dışarıdan görülemeyen ve kişinin ifadesine itibar edilmesi gereken bir durumdur.
Ağrı; kişinin "yaşam kalitesini" bozmaya başladığı andan itibaren hemen tedavi edilmelidir. Çünkü takiben depresyon bu klinik tabloya eklenir. Ağrı ve depresyon kronikleştikçe bir kısır döngüye girilir ve içinden çıkılamaz bir tablo gelişir.
Ağrı; süresine göre, mekanizmasına göre, kaynaklandığı bölgeye göre sınıflandırılır.



Yazının Devamını Oku

Prof Dr Emine Nur Tozan

12 Mayıs 2016
Prof Dr Emine Nur Tozan Kimdir?

İzmir de doğdu. 1989 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi ni bitirdi. Niğde de mecburi hizmetini tamamladı. 1997 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı olarak mezun oldu ve ayni bölümün Algoloji (Ağrı) Bilim Dalı nda yan dal eğitimine başladı. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma hastanesinde "Ağrı Ünitesi" nde Başasistan olarak çalıştıktan sonra, 2005 yılında Doçent olup 2005-2012 yılları arasında Samatya (İstanbul EAH) eğtim ve araştırma hastanesinde "Klinik Şefi" olarak çalıştı. 2012 yılında Prof olarak başladığı İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Algoloji BD da görevine devam etmektedir. Yurtiçi ve yurtdışı bilimsel yayınları bulunmakta ve özellike; kanser ağrısı ve tedavisi, cerrahi gerektirmeyen boyun ve bel ağrıları, fibromyalji, trigeminal nevralji alanlarında hasta takibi yapmaktadır.

Prof Dr Emine Nur Tozan
istanbul Üniversitesi
İstanbul Tıp Fakültesi
Algoloji BD
İstanbul

Yazının Devamını Oku