Paylaş
BUNDAN birkaç hafta önce bir Yunanistan turu attık. Turizm açısından gördüklerim, bizim adımıza utanç vericiydi. Ben Türkiye'de turizmle ilgili iş yapan biri olsam, hangi konumda olursam olayım, Yunanistan'ı bir görür ve ders alırdım.
Şimdi size o ülkenin iki adasından, Santorini ve Mikonos'tan söz edeceğim.
Mikonos tamamen çıplak bir ada. Saysanız, üzerinde 50 tane ağaç bulamazsınız. Hiçbir evin bahçesinde bitki yok çünkü toprak yok. Hiçbir doğal güzellik de yok. Fakat adamlar bu adayı bir turizm cenneti yapmışlar. Nasıl mı?
Özgün yapılaşmayı korumuşlar. Pırıl pırıl tesisler yapmışlar. Bunlar hem zengin, hem de ortadirek turistlere hitap ediyor. Bu ada eşcinsellerin uğrak yeri yapılmış. Plajda pek çok ailenin arasında bir bakıyorsunuz, adamın biri kumsalda boylu boyunca anadan doğma geziniyor. Bazı plajlar tümüyle çıplaklara ait ama mayolu da girebiliyorsunuz.
Santorini mutlaka görülmesi gereken bir ada. İnsanı büyülüyor. Dimdik bir volkanın tepesine kurulmuş ilginç bir yerleşim birimi. Üç katlı bir tek bina yok.
Her iki adada da bütün evler beyaza boyalı. Mimari muhteşem. Belli ki birileri, her metrekare ile ilgilenmiş. Bir tek zevksizlik anıtı göremiyorsunuz. Tüm panjurlar maviye boyalı.
* * *
Bu iki adada dolaşıyoruz. Bakın, örnek alacağımız konular işte bu aşamada başlıyor.
1- Bu adalarda kimse kooperatif, site ve saire kurmaya kalkışmamış. Özgün ve görkemli yapılaşma asla bozulmamış. Arazi yağması olmamış. Yunanistan bu işi ya çok ciddi tutmuş, ya da orada hiçbir arsa rantçısı yok.
2- Tipik çarşı ve sokaklarında geziyorsunuz. Yerde bir tek çöp yok. Her ye pırıl pırıl, tertemiz. Elimdeki sigarayı nereye atacağımı şaşırıyorum.
3- Dükkánlardan ve evlerden müzik, televizyon sesi yükselmiyor. Ortalıkta bağırtılı kasetçi yok. Arabesk yok, gürültülü müzik çalan yok. Gürültü patırtı, korna sesi, kavga dövüş yok. Tam bir sessizlik. Bir yere girdiğinizde kısık sesle ya tatlı bir Yunan müziği, ya da klasik çalıyor.
4- Kebap, lahmacun ve kokoreç kokusu yok. Lokantalar son derece temiz.
5- Çığırtkanlar, işportacılar, hanutçular yok. Kimse sizi kolunuzdan çekerek veya sözlü olarak dükkánına sokmaya çalışmıyor.
6- Sokak ve çarşılarda ışıklı levha yok. Sokağa doğru çıkmış, bütün görüntüyü bozan, çevreyi çirkinleştiren reklamlar, tabelalar yok.
7- Sinek yok.
Bunlar Yunanisten'ın ‘‘yokları’’. Keşke bizde de olmasa.
* * *
Üç kez yanlışlıkla fazla para verdik. Birinde dükkán sahibi anında, diğerinde garson arkamızdan koşarak iade etti. Üçüncüde ben yoktum, bizimkiler taksi şoförüne fazla para vermişler, o da iade etmiş. Yani hiçbir yerde kazık yemedik.
Santorini'de bir kafeye girdik, yiyecek içecek bir şeyler söyledik. Çevremizdeki masalarda görüyoruz. Bardakları ve kapları süslü getiriyorlar. Örneğin dondurmanın üzerine, ya da bardakların kenarına tutturulan meyve dilimlerine bir kürdan koyuyorlar ve üzerlerinde küçücük bir Yunan bayrağı.
Konuştuğumuz dili anlamayan garson bize nereli olduğumuzu sordu.
Birazdan siparişlerimiz geldiğinde, sadece bizimkilerin üzerine Yunan bayrağı koymamış olduklarını gördük.
Bu bir incelik miydi, yoksa rastlantı mı? Bilmiyorum.
* * *
Akropolis, Atina'nın en yüksek tepesinde kurulu. Buraya gittik, turist kaynıyor. Fazla bir esprisi yok. Tepeden Atina'yı, bir beton yığınını görüyorsunuz.
İnanın ki bizim Efes, Aspendos gibi nice yerlerimiz bu Akropolis'e her yönden on basar.
Ama Yunanistan bu turizm işinin önemini kavramış. Malını hem koruyor, hem de çok iyi satmayı biliyor. Daha da önemlisi, turizmi ahali kavramış.
Bizde bazıları, hatta bu işten ekmek yiyenler bile turisti kısa dönemde acele yolunacak bir kaz olarak görür. Laleli'de bunu yaşayıp o korkunç para kaynağını elimizden böyle kaçırmadık mı? Oraya gelen Doğu Bloku insanlarının tümünü ya Nataşa olarak görüp sarkıntılık ettik, ya da kazıkladık. Şimdi yoklar.
Gidin çoğu turistik beldelerimize, aynı tavırları göreceksiniz. Buna pisliği, sinekleri, kebap ve lahmacun kokularını, her yerden fışkıran ve avaz avaz bağırtılan hoparlörleri, otellerin hemen yanı başına kurulu diskolardan, gece kulüplerinden yükselen ve sizi asla uyutmayan müziği ve her türlü düzensizliği ekleyin.
İşte o yüzden fiyat kırıyoruz ve turisti neredeyse maliyetine ağırlıyoruz. Ondan sonra da ‘‘Bu yıl turizm patladı’’ diye övünüyoruz! Kelle hesabına vurunca patlama belki var da, para hesabına vurunca ne oluyor?
Paylaş