Siirt orada Baykal nerede?

RECEP Tayyip bugün yeni milletvekilimiz oluyor. Siirt sandığından ister istemez o çıkacak.

Hayırlı uğurlu olsun!

Böylece siyasetimize ‘‘delikanlı’’ üslubu girecek, Kasımpaşalı edası egemen olacak.

Geçici başbakan Abdullah Bey makamını devredecek.

O koltuğa son derece deneyimli, bilgisi ve kültürü (!) kendi boyunu aşan biri oturacak ve bizi o yönetecek.

Kıbrıs'ta Rumlara ver, kurtul siyasetini sürdürecek.

Zamları o yapacak, yeni vergileri o koyacak.

Pot üstüne pot kıracak, gaf üstüne gaf yapacak.

Hep birlikte güleceğiz, eğleneceğiz.

* * *

Siirt ahalisi bugün Recep Tayyip'i seçecek. Elleri mahkûm. Zaten Siirt, AKP için çantada keklik. Hele bu ilimizde çok yüksek oy olan, hatta 3 Kasım seçiminde bağımsız seçilmeyi başaran Jet Fadıl'ın da Recep Tayyip'e destek verdiğini açıklamasından sonra, seçimin sonucunu beklemeye bile gerek kalmadı.

Jet Fadıl'ın Recep Tayyip'e destek vermesi yeter!

AKP büyük olasılıkla 3-0 alacak.

Alırsa onların zaferi olmayacak. İktidarda CHP olsaydı, o 3-0 alacaktı. Şimdi nutuk atmaya başlayacaklar:

‘‘Türk milletinin partimize olan güveni devam etmektedir. Siirt seçimi bunu bir kez daha göstermiştir.’’

Tam tersine, eğer bir mucize olur da sonuç 2-l olursa, ya da AKP oyların en az yüzde 90'ını alamazsa, onlar adına korkunç bir hezimet olur.

Başbakan dahil hükümetin bütün bakan ve üst düzey bürokratları günlerden beri Siirt'te çalışıyor. Kırmızı ve siyah plakalar görülmesin diye, resmi makam araçlarına sivil plakalar takıldı.

İş makineleri Siirt'e yığıldı, binbir yalan söylendi, palavra atıldı, sözler verildi. Bugün son. Sandıklar kapandığı anda her şey bitecek ve Siirt yeniden kaderiyle baş başa kalacak.

* * *

Şimdi bir başka konuya geçmek istiyorum. Bir ilimizde seçim yapılacak ve iktidar partisinin genel başkanı aday.

Karşı tarafta ise iddiası olan, milletvekili çıkarması mümkün bir tek parti var: CHP.

Peki CHP Genel Başkanı niçin zahmete katlanıp Siirt'e gitmedi?

‘‘Efendim bizim milletvekillerimiz gittiler, o yüzden benim gitmeme gerek kalmadı.’’

Siyasette var mı böyle bir şey?

Siyasetçinin görevi, bu gibi durumlarda gerekirse iğne deliğinden geçmesini bilmektir. Olanakları sonuna kadar zorlamak, elinden geleni yapmaktır.

Baykal seçimden sonra demeçler verip Recep Tayyip'in başbakan olmasından yana tavır koydu. Bu davranışı acaba o görüşünün sonucu mu?

Tamam, Siirt seçiminde Recep Tayyip var, iktidarın gücü var. Ama ne olursa olsun sen gidersin oraya, iki gün kalıp çalışırsın, miting düzenlersin, söyleyeceğini söylersin.

Hiç kimse Baykal'dan Siirt'e gidip sonucu 3-0 veya 2-l partisinin lehine çevirmesini beklemezdi... Çünkü bu çok özel bir seçim.

Ama orada yapacağı çalışmalarla belki -çok küçük bir olasılık bile olsa- bir milletvekili kazanması mümkün olurdu. Bunun da olmadığını varsayalım, en azından üzerine düşen görevi yapmış olurdu.

* * *

Deniz Baykal mutlaka bir hesap yaptı. Yenilmiş duruma düşmemiş olmak için Siirt'e gitmedi ama görevini savsaklamış oldu. Herhalde kitlelere ‘‘Baykal bile gitti ama yine de CHP yenildi’’ dedirtmek istemedi!

Çok büyük yanlış yaptı.

Muhalefet yapmaktaki eksiğini bir kez daha ortaya koydu. Türkiye'nin bu ortamında zaten muhalefet yapamayan, milletvekillerinin bile ağzına gem vurup onları kendisinden izin almadan konuşturmayan Baykal, toplumun ‘‘muhalefet umudu’’ olmaktan çoktan çıktı.

Baykal bu iktidarın başına konmuş bir devlet kuşu. AKP'nin en büyük şansı, karşısında böyle bir ana muhalefet partisi başkanı olması.

AKP'nin bu şansı ise toplumun büyük kesimlerinin şanssızlığı ve çaresizliği.
Yazarın Tüm Yazıları