BU haberi önce Vatan Gazetesi’nde Gülümhan Gülten verdi. Ele geçirdiği belgeyi açıkladı. Türkiye, Dünya Bankası’ndan 465 milyon dolar kredi istiyor.
Bu para özelleştirme işlerinde kullanılacak. Ancak bunun karşılığında neler yapılacağını, kaç kişinin kovulacağını Washington’daki bu kuruluşa resmi bir taahhüt mektubu ile gönderiyor.
21 Nisan 2005 tarih ve 5662 sayılı belgenin altında Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın kapı gibi imzası var.
Resmi yazıda 21 kamu işletmesinin satılacağı, buralarda çalışan 10 bin işçinin işten çıkarılacağı ve 2009 yılına kadar çıkarılan işçi sayısının 29 bin’e ulaşacağı tahahhüt ediliyor.
Kovulacak olanlara birkaç örnek: Tekel 1.502, Telekom 1.l75, Tedaş 750, Şeker fabrikaları 700, Tüpraş 325.
İngilizce yazılan ve 3 sayfadan oluşan bu gizli belgenin ekinde çok ilginç bir yazı daha var. Kredinin onayı için Yönetim Kurulu’na sunuş yazısını Dünya Bankası’nın o tarihteki başkanı olan James Wolfenson imzalamış. ‘At the request of the Republic of Turkey...’ diye başlayan 3. paragrafta özetle şöyle diyor:
‘Türkiye Cumhuriyeti, bu konunun HASSAS ve GİZLİ (confidential and sensitive) olduğu ricasını bize iletmiştir. Bu nedenle kendileri tarafından bize gönderilen mektup gizli tutulacaktır.’
Yaaaa! Sen elin oğluna ben şu yıllar içerisinde şu kadar kuruluşu özelleştirip şu kadar işçiyi çıkardım, şimdi de şu kadarını çıkaracağım diye taahhütte bulunacaksın ve bu bilgilerin kendi milletinden gizli tutulmasını isteyeceksin!
Sen ‘özelleştirme’ adı altında on binlerce fakir fukarayı, işçiyi sokağa bırakacaksın, sonra bu iş için ABD’den üste para isteyeceksin!
Aman kimseler bilmesin! Yani yabancılar Kemal Unakıtan imzasıyla zaten biliyor da, biz duymuş olmayalım!
TCK REZALETİ
1998 yılında 4 tinerci, bir bayan öğretmenle kızını kaçırdı. Tecavüz ettiler, gasp ettiler. Anneyi ağır yaralayıp kızını öldürdüler. Korkunç bir olaydı. Bu kişiler yargılandı ve ömür boyu hapis cezası aldı. Şimdi yeni TCK çıktı ve bu herifler yeni yasadan yararlanıp tahliye edildi.
Bu nasıl yasadır? Bu nasıl hukuktur? Nasıl adalettir? Anlayan varsa bize anlatsın.
Nitekim İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, tahliye edilen bu katillerin yeniden yakalanması için karar çıkarmış. Biraz zor yakalarsınız.
Bir başka haber: İstanbul’da 3 otomobil hırsızı. Bunlardan ikisi kovalamaca sonunda polis tarafından yakalanıyor. Sonuncusu evine kaçıyor. Yeni TCK uyarınca yazılı arama emri olmadığından, polisler eve giremiyor. Adliyeden yazılı emir saatler sonra geliyor ve polisler eve girmeyi başarıyor! Hırsızın bu süre içerisinde kaçmış olduğu anlaşılıyor.
Bir daha soruyorum: Bu nasıl yasadır?Bu nasıl hukuktur? Bu yasa suçluyu mu, suçsuzu mu korumaya yöneliktir?
AB istedi diye böyle bir yasayı hiçbir görüş ve eleştiriyi dikkate almadan çıkaran AKP iktidarı ve ona stepne olmaktan sıkılmayan CHP şimdi acaba ne düşünmektedir?
PROMOSYONLU KURAN KURSU
SAMSUN’da Kuran kursu açılıyor. Semt afişlerle, pankartlarla donatılmış: ‘Kadıköy Camii Yaz Kuran Kursları etkinlikleri. Hediyelerimiz: Bilgisayarlar, bisikletler, cep telefonları, eşofmanlar, takım elbiseler ve daha neler neler.’
Kutsal kitap promosyonu!
Yurdun dört bir yanında camiler ve alt katlarında açılmış dükkanlar! Bakkallar, manavlar, marketler, mobilyacılar, kuru temizlemeciler, beyaz eşyacılar...
Rahmetli Osman Bölükbaşı sağ görüşlü, muhafazakar bir siyasetçi idi. Onun hiç unutmadığım bir sözü vardı: ‘Türkiye’de bütün sektörleri tetkik ettim, en kárlı olanın DİN TİCARETİ olduğunu gördüm.’
Müslümanlığı bu duruma getirenler, Kuran kursunda bile promosyon yapanlar, camileri kiraya verenler, İslamcı holdingler kurup Müslümanları dolandıranlar acaba utanıyor mu?
Utanma duyguları kalmış mı? Müslümanlar, kendileri üzerinden oynanan bu çirkin oyunları görmüyor mu? Esas din düşmanı, insanları dininden imanından soğutan bu gibiler değil mi?