Kül olan trilyonlar

SEVGİLİ okuyucularım, geçtiğimiz pazar günkü yazımda Ankara’da yıllardır bomboş duran iki kocaman binaya, Ankara Oteli ve Kızılay binasına değinmiştim.

Ankara Oteli ve öteki oteller konusunda Emekli Sandığı Genel Müdürü Mehmet Ali Özyer bir açıklama gönderdi. Onu en kısa zamanda size ileteceğim. Kızılay binası konusunda ise bu kurumun yetkililerinden tık yok!

Önce sizlere konuyu yeniden anımsatmak ve biraz daha genişletmek istiyorum ki, her şey daha iyi anlaşılsın.

Türkiye’de Emekli Sandığı’na ait görkemli oteller vardı. Bunlara bir bakalım:

Ankara’da Büyük Ankara Oteli.

İstanbul’da Tarabya Oteli.

İzmir’de Efes Oteli.

Bursa’da Çelikpalas Oteli.

* * *

Bu otellerin tamamı geçtiğimiz yıllarda kapatıldı. Amaç neydi? Bunlar ciddi bir bakım ve onarımdan geçecek, sonra ihale ile yabancı işletmecilere verilecek ve daha kárlı bir biçimde çalışmaları sağlanacaktı.

Böylece devletin elde ettiği gelir de artmış olacaktı!

İhaleler yapıldı. Yabancı firmalarla sözleşmeler imzalandı. Fakat gelin görün ki, bir milimetrelik bir olumlu gidiş olmadı.

Aradan uzun yıllar geçti.

Türkiye’nin dört büyük kentinde dört büyük otel şimdi tam bir enkaz yığını olarak duruyor.

İçleri boşaltıldı.

Eşyaları haraç mezat satıldı.

Şimdi bu otellerde fareler, hamamböcekleri cirit atıyor. Bakımsızlıktan her bir tarafları çürüyor.

Ulusal servetimiz harap olup gidiyor.

Neden? Niçin?..

Çünkü imzalanan sözleşmelere, yapılan tüm girişimlere karşın devlet bu işe para vermiyor. Pek çok yatırımda olduğu gibi ödenek sıfır. Ya da sıfıra yakın.

Bu aşamada olay mahkemelere intikal etti, yargı süreci başladı. Sonuçlanması belki 10, belki 20 yılı bulacak.

* * *

Pazar günkü yazımda bir de Ankara’nın göbeğinde yaptırılan meşhuuur Kızılay binasına değinmiştim. O iğrenç, kara suratlı kapkara bina başkentin göbeğinde çok uzun yıllardan beri öyle bomboş duruyor.

Kızılay korkunç bir gelir kaybediyor.

Bu işin aslı esası nedir? Bu çirkinlik anıtı hiç değilse niçin açılmamaktadır, niçin kiraya verilmesi mümkün olmamaktadır? Hadise nerede ve nasıl tıkanmıştır? Bunun sorumlusu kimdir, kimlerdir?

Soruyorsunuz, başta Kızılay yetkilileri olmak üzere hiç kimseden yanıt gelmiyor. Belli ki bu işin içinde bir iş, belki de hortum var.

Dün bu konunun içinde olan bir okuyucum aradı, binanın sadece içinin bitirilmesi için net 15 milyon dolar gerektiğini söyledi.

Lükse, şatafata bakın!

* * *

Dün yine okuyucularım anımsattı. Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği arazisinde geçmiş yıllarda çok tatlı, şirin bir otel vardı.

Marmara Oteli.

Günün birinde birileri bu oteli yıktırdı. Devletin arazisini, üzerinde yeniden bir otel yapılması için Tahsin Kaya isimli bir işadamına verdiler. İnşaat başladı ve kaldı.

Şimdi o güzelim AOÇ arazisi üzerinde iskelet bir bina yükseliyor. Belki 20 yıldan bu yana orada öylece duruyor. Peki bu işin sorumlusu kimdir, kimlerdir?

Bakınız, kül olan trilyonlar konusunda size Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’dan üç somut örnek veriyorum. Herkesin ve özellikle devleti yönetenlerin gözleri önündeki üç kocaman bina: Ankara Oteli, Kızılay binası ve Marmara Oteli...

Ve İstanbul’da Tarabya, İzmir’de Efes, Bursa’da Çelikpalas otelleri.

Ankara ve en büyük kentlerimizde bu sorumsuzluk sergilenirken, varın siz Anadolu’da ve yurdun dört bir yanında olan rezillikleri düşünün. Hiçbirinin sorumlusu yok! Hiç kimseden hesap sorulmamış!

Laçkalık ve sorumsuzluk diz boyu. Bizi yönetenler uyuyor. Eğer hortum varsa, pislik varsa, sadece ve sadece kendi işlerine geliyorsa üzerine gidiyorlar. Eğer yoksa, işte size kocaman gerçekler!
Yazarın Tüm Yazıları