Kanayan yara

TÜRKİYE'de pek fazla bilinmeyen veya bilinse bile üzerinde hiç durulmayan, atlanan bir konu var.

Belediye harcamaları ve belediye şirketleri.

Bu şirketler özellikle İstanbul ve Ankara'da yaygın. Sayısını bilmediğimiz, ismi cismi fazla bilinmeyen, partili yandaşlarla doldurulmuş, harcamaları denetlenmeyen, tamamına yakını zarar eden ne olduğu belirsiz şirketler.

Siyasetin oyuncağı olmuş, belediye başkanlarının oyuncağı durumuna düşmüş kuruluşlar.

Belediye göstermelik ihale açıyor, ihaleyi kendi şirketine veriyor.

Şirket de taşeronlara devrediyor.

Şirket yönetici ve çalışanlarının tümü, belediye başkanının yakınları. Ya eş dost, ya da partili.

Aralarında ticari anlamda kurulmuş, kazanç elde eden hemen hiçbir şirket yok. Tamamı özel hukuk hükümlerine tabi anonim şirket.

***

Türkiye'de bütün kamu kuruluşlarının bir denetimi var. Örneğin şirketlerin sahibi olan belediyeleri -iyi veya kötü- Sayıştay denetliyor. Fakat bunun da çözümü ‘‘pratik kafalar’’ tarafından bulunuyor.

Örneğin Ankara'da Sayıştay'ın belediyeleri denetlemekle yükümlü grubuna Ankara Büyükşehir Belediyesi kentin en gözde yerinde arsa veriyor. Bir konut kooperatifi kuruluyor. Bütün ekip, zamanın Sayıştay Başkanı Vecdi Gönül dahil bu kooperatife üye oluyor.

Sonra bu arsa ticari merkeze dönüşüyor! Üyelerin çoğu, hisselerini 70-80 bin mark gibi paralarla satıyor. Bir anda muhteşem bir kazanç!

Sayıştay'ın belediye grubuna belediye kıyağı!

Bu Sayıştay ekibi, Ankara Büyükşehir Belediyesi'ni kamu adına denetleyecek!

***

Devletin içine düştüğü ekonomik durumu burada sık sık dile getirmeye çalışıyorum. Bütün yatırımlar durduruldu, harcamalar kısıldı, çok sayıda kamu görevlisinin işine son verildi. Özel sektörde durum farklı değil.

Ama öte yanda bir bakıyoruz, büyükşehir belediyeleri ile belediye şirketleri, toplumun parasını su gibi ve sorumsuzca harcıyor.

Devlet ve bazı küçük belediyeler beş kuruşa muhtaçken, öbür tarafta büyük belediyeler paraları har vurup harman savuruyor. Paraların büyük bölümü siyasi yandaşlara hortumlanıyor.

Belediye şirketleri her türlü denetimden yoksun, harcadıkça harcıyor. Trilyonlar uçup gidiyor, kimsenin umursadığı yok.

Denetim mekanizmaları çalışmıyor.

Akıl vermek gibi olmasın, Cumhurbaşkanı bir emir verse de, kendisine bağlı çalışan Devlet Denetleme Kurulu şu rezalete bir el atsa!

Meclis bu konunun üzerine gitse!

Herkes gözünü sadece genel bütçeye dikmiş, özel sektörün sorunlarına dikmiş, onları görüyor.

Türkiye'nin en büyük kanayan yarası olan ve kamu israfında en büyük kara deliği oluşturan belediyeler ve onlara bağlı şirketler ise ortalıkta hiç görünmüyor.

Biz bu konunun üzerine gidemiyoruz, bizi yönetenler uyuyor.

Sanki belediyeler ve bu şirketler Türkiye'nin ve halkın değil, başka bir ülkenin parasını bir mirasyedi gibi harcıyor.

İstanbul'da Mülkiye Müfettişi Candan Eren ve ekibi bu işin üzerine bir gitti, ortaya neler saçıldı.

Peki sonuç ne?

İlle de IMF'ye mi rica edelim, onların rapor yazmasını, krediyi kesmesini mi bekleyelim bu inanılmaz hortumun, rezaletin, sorumsuzluğun sona ermesi için!


AMAN ENVER BEY!

İZMİR'den okuyucum Sevim Asutay'ın mektubu:

‘‘Ben İhlas Finans mağduruyum. Çok sıkıntı çekiyoruz. Kendi paramı kullanamıyorum. Bu nasıl zorbalık? Açıklama bile yapmıyorlar. O kadar şirketleri var, paramın ödenmesini istiyorum, ses yok.

Sizden ricam, ne zaman ödeneceğini hiç değilse bildirsinler.

Çaresiz kaldım, onlara bir telefon açar mısınız. Siz aracı olur musunuz. Şahsen konuşun, rica ediyorum. Size minnettar kalacağım.’’

Enver Ören
'in İhlas kuruluşları battı. Vatandaşların parası gitti. Ama gazetesi çıkıyor, televizyonu yayın yapıyor.

Televizyonunda artistlere, şarkıcılara, dizilere, seçkin bay ve bayanlara paralar şakır şakır ödeniyor.

Hele yakın geçmişte, batıştan önce hangi güzellere neler ödendi, neler!

Öte yanda ise binlerce vatandaşımız mağdur edilmiş, batık paralarını alamıyor.

Bir açıklama yapsanız, size güvenip para yatıran ve üzerine bir bardak soğuk su içmek zorunda kalan sıradan vatandaşların sorununa bir çözüm bulsanız Enver Bey!
Yazarın Tüm Yazıları