Paylaş
Önceki gece Chelsea-Galatasaray maçını izliyoruz. Galatasaray rakip takımın sahasında çok güzel futbol oynuyor. Ancak kalecisi Taffarel'in bir anda yaptığı hata her şeyi altüst ediyor.
Ceza sahası dışında topu elle kesiyor ve kırmızı kart görerek oyun dışı kalıyor. Dünya kupası finali oynamış deneyimli bir kaleciden beklenmeyecek bir hata.
Fatih Terim ve oyuncular da, doğal olarak böyle bir olayı hiç beklemiyor. Bir anda karar vermek zorundasınız... Ve kaleye genç bir oyuncu geçiriliyor. Takım 10 kişi kalacağından, Arif oyundan alınıyor ve Galatasaray maça eksik kadroyla devam etmek zorunda kalıyor.
Buraya kadar olanları hep birlikte ekrandan izledik.
Ben orada, kaleci Mehmet'in yerinde olmayı doğrusu hiç istemezdim. Şimdi yazacaklarımı ‘‘futboldan anlayan biri’’ olarak yazdığımı sanmayın. Böyle bir konumum, iddiam yok. Sadece sıradan vatandaş gözüyle bir değerlendirme yapacağım.
***
Yedek kaleci Mehmet saha kenarındaki kulübede gevşemiş, diğerleriyle birlikte maçı seyrediyor. Hiç beklemediği, ısınmadığı, hazır olmadığı bir anda takımın kalecisi kırmızı kart görünce yerinden kaldırılıyor, apar topar sahaya sürülüyor.
Kalecinin akıl almaz kaderi!
Maçın bitimine neredeyse bir saat var. Ne yapacak? Mahalle maçına çıkmıyor. Karşısında geçen yılın İngiltere şampiyonu olmuş bir takım var.
Ben o dakikaya kadar kaleci Mehmet'in ismini duymamış, yüzünü görmemiştim. Genç bir çocuk bir anda kaleye geçiyor.
Sanırım o anda bacakları titriyor, elleri terliyor...
Çünkü hazır değil. Hazır olmaması da doğal. Futbolda her oyuncu kırmızı kart görebilir ama kalecinin görmesi en zor işlerden biri.
Ekranda izlerken bunları düşünüyorum, Mehmet'e acıyorum... ‘‘İnşallah rezil olmasın, gelen her topu içeri alıp Galatasaray'ı da rezil etmesin’’ diye dua ediyorum.
O anda kaleci Mehmet'in yerinde olmayı doğrusu istemezdim.
***
Bu çocuk kalede ya vaziyeti idare edecek, ya da rezil olacak. Rezil olursa işi bitecek. Ben ikinci olasılığa ağırlık veriyorum... Çünkü korkuyorum.
Kalemize gelen ilk top hafif! Üstelik Mehmet onu elinden kaçırıyor. Fakat dakikalar geçince Mehmet'in kalede devleştiğini görmeye başlıyoruz. Çok güzel kurtarışlar yapıyor, goller çıkarıyor.
Yediği tek golde hiçbir hatası yok.
Tekrar ediyorum, bunları sade bir vatandaş gözüyle yazıyorum. Hatam varsa, futbol otoritelerimiz cehaletime verip lütfen bağışlasınlar.
***
Maç bittiğinde, Türk futbolunun yeni bir yıldız kazandığını düşünüyorum. Galatasaray'da 1.5 yıldan beri hiç oynamamış. Hep yedekte beklemiş. Bu durumda olan bir kaleci hiç beklemediği bir anda, hem de yabancı sahada İngiliz takımının karşısına çıkıyor.
Ya rezil olacak, ya vezir olacak!
Mehmet zoru başarıyor.
Dün gazeteye gelince bu genç kalecinin kimliğini spor servisindeki arkadaşlardan öğrendim.
21 yaşında imiş ve Galatasaray'a Akçaabat Sebatspor takımından gelmiş. Sıradan lig maçlarında bile yer verilmeyen Mehmet, ilk kez bir Avrupa kupası maçında oynamış.
Bence Türk futbolu önceki gece yeni bir kaleci kazandı.
***
İnsanoğlunun kaderi bazen ufacık rastlantılara bağlıdır. Onun nitelikleri, değeri, bazı rastlantılardan sonra ortaya çıkar. Örneğin ünlü kaleci oyun dışında kalınca şans yüzünüze güler ve o fırsatı iyi kullanırsanız, bir anda parlarsınız. Hiç bilinmeyen, ya da unutulan isminiz gündeme gelir.
Kaleci Mehmet önceki gece zorla, zorunlu olarak bir kumar oynamak zorunda kaldı! Çok büyük olasılıkla bacakları titriyordu. Yaşamının en zor sınavına çıktı ve başardı.
Bundan sonrasını elbette bilemeyiz ama aklını kullanırsa, mesleğini ciddiye alırsa, basamakları tırmanıp yükselir. Hem takımına, hem de ülkemize yararlı bir sporcu olur.
***
Aynı gecenin geç saatlerinde bir başka televizyon kanalında nefis bir program vardı. Geçmişin ünlü kalecisi Varol Ürkmez, yaşadığı olayları Nebil Özgentürk'e anlatıyordu.
Aşkları, birlikte olduğu kadınlar, yaptığı şikeler, para ve hatır karşılığı yediği şikeli goller, çevirdiği sinema filmleri, gece yaşamında, alkol sofralarında ve kadınlarla tükettiği paralar, sonra çadır tiyatrosunda geçen günler...
Televizyon kanalları nerede iyi, kaliteli ve öğretici program varsa, sabaha yaklaşan saatlere koyuyorlar. Oysa böyle güzel programları herkesin izlemesi gerek.
Ben olsam bu programı gecenin uygun saatlerinde yeniden yayınlarım ve bütün sporculara, her şeyin o gençlik ve şöhret yılları gibi düzgün gideceğini zanneden, geleceğini düşünmeden har vurup harman savuran herkese, bir ibret belgesi olarak sunarım.
Kaleci Mehmet ve diğer sporcularımızın sonları, Varol Ürkmez gibi olmasın.
Paylaş