İşimiz İsveç mahkemesine kaldı

TÜRKİYE'nin Stockholm Büyükelçisi Selim Kuneralp, 1922 yılında İzmit'te linç edilen Ali Kemal'in torunu.

Ali Kemal, İstiklal Harbi döneminde İstanbul basınında gazeteci. Peyam-ı Sabah isimli ihanet gazetesinde Anadolu'da savaşanlara kin kusuyor, sövüyor, aşağılıyor. Bugün adına ‘‘mütareke basını’’ dediğimiz ihanet çemberinin en önde gelenlerinden biri.

Daha önce, 1919 yılında hain Damat Ferit'in hükümetlerinde bakanlık yapıyor.

Anadolu savaşı başarıya ulaşıyor. Ali Kemal, İstanbul'da ortalıktan kayboluyor ve bir süre sonra yakalanıyor.

İstiklal Mahkemesi'nde vatana ihanet iddiasıyla yargılanmak üzere Ankara'ya sevk edilirken, İzmit'te 6 Kasım 1922 günü halk tarafından linç ediliyor. İhanetinin cezasını belki idam sehpasında ödeyecekken, böyle ödüyor.

* * *

Merhum büyükelçi Zeki Kuneralp, bu Ali Kemal'in oğluydu. Seçkin bir diplomattı ve Dışişleri Bakanlığı'nda o zaman en yüksek makam olan Genel Sekreterliğe kadar yükselmişti.

Cumhuriyet yönetimi, geçmişe sünger çekmeyi bildi. Örneğin Zeki Kuneralp, bir hainin oğlu olmasına rağmen iyi okumuş, bilgili, kültürlü biriydi ve Dışişleri'ne alındı. Cumhuriyet yönetimi onu babası nedeniyle dışlamadı.

27 Mayıs 1960 ihtilalinin güçlü adamlarından Ankara Komutanı Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun durumu da Kuneralp'e benziyordu. Onun babası 150'lik idi. Nedir bu? Lozan anlaşmasında, İstiklal Harbi'nde vatana ihanet eden herkesin affedilmesi, ancak Türk hükümetinin belirleyeceği 150 kişinin hariç tutulup bunların sınır dışı edilmesi kabul edilmişti. Bu 150 kişinin ismi Meclis tarafından belirlendi. Aralarında Madanoğlu'nun babası da yer alıyordu.

İhtilalin güçlü adamı Cemal Madanoğlu, babasının kimliğine bakılmadan Harp Okulu'na alınmış, yükselmiş, general olmuştu. Cumhuriyet rejiminin hoşgörüsünün bir başka somut örneğidir.

* * *

Türkiye'nin şimdiki Stockholm Büyükelçisi Selim Kuneralp, merhum Zeki Kuneralp'in oğlu, linç edilen Ali Kemal'in torunu.

Bundan birkaç gün önce bir İsveç gazetesinde çıkan haritada, Türkiye'nin bütün doğu bölgeleri ‘‘Kürdistan’’ olarak gösteriliyor.

Bu aslında, İsveç'in ve bütün AB'nin bize bakışı.

Güneydoğu'da adına Kürdistan dedikleri hayali bir yer, hayali bir ülke!

İşin ilginç yanı, Aftonbladet isimli bu İsveç gazetesine biz Türkiye olarak 46 bin kron (yaklaşık 6 milyar lira) tutarında turizm ilanı vermişiz! Adamlar Kürdistan'ı bir anlamda bizim paramızla yaratıyor.

Dünkü Hürriyet'te Tandoğan Uysal'ın haberinde okuduğunuz gibi, bizim oradaki Bay Büyükelçi Kuneralp bu olayı önemsememiş. Sözleri çok ilginç:

‘‘Haritada, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölge buralarıdır denilmek isteniyor. Hukuki ve siyasi geçerliliği olmayan bir haritadır.’’

Çok güzel bir yorum! Aferin, bir diplomat ancak bu kadar gerçekçi olabilir! Sonra devam ediyor:

‘‘Kaldı ki, hukuki ve siyasi amaçlı bile olsa, ne yapabiliriz bilemiyorum. Bu olayı mahkemeye götürsek, burada kıyametler kopar. Ve mahkeme, orası Kürdistan bölgesidir diye karar bile verebilir.’’

Vay anasını sayın seyirciler!..

Bizim Bay Büyükelçi'ye göre, işimiz İsveç mahkemesinin bu konuda vermesi olası karara kalmış! Bir de onlar bu doğrultuda bir karar verirse iş tamamdır! Oralara levhalar asarız:

‘‘Dikkat: Buradan ilerisi, İsveç mahkemesi kararıyla Kürdistan'dır.’’

Türk devletini yurtdışında temsil eden bir büyükelçinin daha ciddi olmasını, Türk diplomatlara haksız yere ‘‘monşer’’ diyenlere koz vermemesini beklerdim.

* * *

Selim Kuneralp'in, Ankara'daki Bayan Karen Fogg'la olan internet yazışmalarından bir bölümünü de Doğu Perinçek açıklamıştı. Bay büyükelçi, Fogg'a şöyle yazıyordu:

‘‘Sevgili Karen, dünkü mesajımda yanlışlıkla büyükelçiliğin e-posta adresini kullanmışım. Hálá geçerli olan eski adresime yazmaya devam etmen gerek. Yoksa senin mesajlarını burada herkes okuyabilir.’’

Devletin büyükelçisi, Fogg'la gizli haberleşmeler yapıyor, yaptığı yazışmaların açığa çıkmasından korkuyor! Devletin büyükelçisi, Karen Fogg'la ‘‘sırdaş’’ olmuş, yazışmalarını devletten gizliyor.

Bu nasıl iştir?

Aman bu yazdıklarımı kimseye söylemeyin, sonra İsveç mahkemesi aleyhimize karar verir, Bay Büyükelçi dahil vallahi hepimiz zor durumda kalırız!
Yazarın Tüm Yazıları