Paylaş
Önceki akşam Ankara'nın merkezi Kızılay'dan geçiyoruz. Trafik dört bir yanda felç olmuş. Başkentin göbeği kilitlenmiş. Herkes birbirine ne olduğunu soruyor ve insanlar gülüyor. Kilitli trafikte espriler yapılıyor:
‘‘İ. Melih'in balonu patlamış...’’
Onun balonu zaten patlamıştı da, bu acaba hangi balon?
Meğer İ. Melih'in Kızılay'a astırdığı prezervatif görünümündeki kocaman balon yere inmiş. Kocaman bir yılan gibi meydanda yatıyor!
Onbinlerce Ankaralı bu komik manzaraya bakıp neşesini buluyor, kahkahalar patlıyor. Televizyonlar, bu komediyi haber saatlerinde veriyor.
İ. Melih fıskıye işinden sonra balonlara merak saldı. Kızılay'a 23 Nisan günü de aynı balonu boydan boya diktirmiş, balon yine yeri boylamıştı!
19 Mayıs için dikilen aynı balon, bu kez bayramı da göremedi ve 18 Mayıs akşamı caddelere yapıştı.
Balon deyip geçmeyin. Tonlarca ağırlığında, vinçle taşınan, belki 78 metre uzunluğunda, 28 metre yüksekliğinde, ince uzun, beyaz renkli, büyük bir prezervatif ya da yılan gibi bir şey.
Evet, İ. Melih'in balonu bugüne kadar çok patladı da, son ikisi Kızılay meydanında patladı. Ben onun yerinde olsam bu balonu her gün oraya dikerim. Her gün patlayıp yere yapıştıkça Ankara halkı neşesini bulur, güler, eğlenir.
İ. Melih 24 Nisan tarihli Milliyet'te balon maliyetinin 10 milyar olduğunu söylüyordu. Dün ise para ödemediğini iddia ediyor! Hangisine inanalım? Milliyet'i mahkemeye versin, 10 milyar tazminat istesin!
***
Mülkiye müfettişleri İ. Melih'in işlemlerini denetledikçe ortaya inanılmaz gerçekler çıkıyor. Paralar şeriatçı Muradiye Vakfı'na ve ona bağlı şirketlere hortumlanmış. Bunlardan bazılarının isimleri şöyle:
Tayfur Proje, Furkan Planlama, Muraş A.Ş., Feza Teknik, Kevser Proje, Teknikel, Abide, Çakıroğulları.
Bu konudaki bir devlet raporunu özetliyorum:
‘‘Firmalara sayaç okuma gibi işlerden bir bölümü ihalesiz olarak verilmiştir. ASKİ Genel Müdürü ve ekibi hakkında soruşturma yapılmış olup, yargılanmaları için fezleke düzenlenmektedir.
Çevre Koruma Dairesi Başkanlığı tarafından Muradiye Vakfı'na bağlı şirketlere verilen ihalelerde, teklif mektuplarının aynı el yazısıyla verildiği, imzaların benzediği görülmüş ve adı geçen firmalar tarafından kazanılan 90 adet ihalenin dosyaları, Polis Laboratuvarı tarafından incelenmiştir. 72 dosyada yazı ve imza benzerlikleri tespit edilmiştir.
Bunlardan 8 firma, Sanayi Bakanlığı tarafından ayrıca incelemeye alınmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre Feza Teknik, Muraş A.Ş. ve Furkan Planlama isimli firmaların Muradiye Vakfı'na 1996 yılında 35 milyar 099 milyon lira, 1997 yılında ise 8 milyar 090 milyon lira bağışta bulundukları, Tayfur, Muraş A.Ş. ve Feza Teknik firmalarının vakfın binalarında kiracı olarak oturdukları görülmüştür.
Sözkonusu 8 firma tarafından ihalesi kazanılan 72 adet işe ait ihale dosyasında yazı ve imza benzerliği tespit edilen 29 firmanın sahip ve yöneticilerinin ifadesi alınacaktır.
Sonrasında Muraş, Feza Teknik, Kevser Proje, Tayfur Proje, Furkan Planlama, Teknikel, Abide ve Çakıroğulları firmalarının ve eğer varsa 29 firmanın sahip ve yöneticileri hakkında ‘‘ihaleye fesat karıştırma’’ iddiasıyla Cumhuriyet Savcılığı'na tevdi raporu düzenlenecektir.
Bu firmaların devlet ihalelerine girişlerinin yasaklanması için teklifte bulunulacaktır.
72 adet ihaleyi emanet yöntemi ile usulsüz düzenleyen Büyükşehir Belediyesi İhale Komisyonu için Başkanı ve üyeleri için fezleke düzenlenecektir.’’
Görüyor musunuz olup biteni! Din-ticaret-siyaset üçgeninde neler olduğunu, başkent halkının paralarının nerelere gittiğini görüyor musunuz?
***
Sevgili okuyucularım, balonları patlayan İ. Melih'e burada defalarca sordum. Bugüne kadar kimler hakkında kaç liralık tazminat davası açtın? Senin hakkında kaç dava açıldı? Kaç para kazandın, kaç para kaybettin? Kârda mısın, zararda mısın?
Bu soruları gazeteci arkadaşlarımız da ekranlarda kendisine ısrarla sordular...‘‘Size ne’’ demekle yetindi! Orhan Uğuroğlu'na ise ‘‘kârda olduğunu’’ söyledi.
Bir belediye başkanı düşünün ki, bugüne kadar yüzlerce kişi ve kuruluş hakkında tazminat davaları açmış, kamu görevini kişisel kazanca ve servet edinmeye dönüştürmeye kalkışıyor. Bu konuda sorulan sorulara yanıt veremiyor, sadece ‘‘kârda’’ olduğunu söylüyor.
Açtığı tazminat davalarının miktarı 1 trilyon dolaylarında. Evet, yanlış okumadınız, bir trilyon! Kazandığı paralar doğrudan cebine giriyor.
Böyle şey olur mu?
***
İşin daha da ilginç yanı, Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, bu İ. Melih'in davaları konusunda Meclis Başkanlığı'na önerge veriyor. Kaç dava açtığını, kaç para kazandığını, kaç para kaybettiğini soruyor.
İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu imzasıyla verilen yazılı yanıt ilginç:
‘‘Bu sorular kişilik ve özel yaşama ilişkin olduğundan, bakanlığımı ilgilendirmiyor.’’
Hayır efendim, yanılıyorsunuz. Eğer öyle olsaydı, bu önerge TBMM tarafından işleme konulmazdı. Her önerge orada sıkı bir denetimden geçer.
Kişilerin ‘‘özel yaşamı’’ nedir? Karısıyla ilişkisi, aile ilişkileri, babadan kalan miras, yatak odası durumları vesairedir.
İ. Melih'in ‘‘Belediye Başkanı’’ sıfatıyla açtığı davalar, yine görevi nedeniyle kendisi hakkında açılan davalar, kazandığı ve kaybettiği paralar, nasıl oluyor da İçişleri Bakanı tarafından ‘‘özel yaşam’’ olarak değerlendiriliyor?
İ. Melih, her gün medyada boy gösteren bir kamu görevlisidir. Hukukun temel kuralıdır: Özel yaşam, kişiler kamuya açıldığı oranda sınırlanır ve daralır.
Bu şahıs sıfatını kullanarak yüzlerce dava açmıştır ve bir trilyon dolaylarında kişisel tazminat istemektedir!.. Ve bunun dökümünü, hesabını vermekten kaçmaktadır.
Yoksa İ. Melih belediye başkanlığını kişisel zenginleşme aracı olarak mı kullanmaktadır?
Konuşsana, bir açıklama göndersene İ. Melih!..
Balonları patlayan İ. Melih!
Paylaş