Emin Çölaşan: Haydi şerefine!






Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

- ÇOK kötü oldu canım, Fazilet'i kapadılar. Olur mu abi yaaa, demokrasi yok mu? Haydi şerefine... Bir rakı daha?..

- Ben viskimi tazelerim canım. Gerçekten kötü oldu. Memlekette fikir özgürlüğüne saygı kalmadı ki. Şimdi borsa düşerse ben çok kaybederim. Haydi şerefine...

- Avrupa ne der? Avrupa bize çok kızacak. Onlara karşı ayıp ediyoruz...

- Sonra ne demek türban, insanlar türban takmasın mı yani... Saçları mı gözüksün. Günah değil mi? Garson, bir duble daha rakı ver. Şu mezeleri de tazele. Merwe Meclis'te türbanlı olsaydı ne olurdu yani şekerim?..

- Müzik çok güzel, haydi biraz daha dans edelim. Valla Fazilet'e yazık oldu. Şerefe... Sağlığına canım... Ben fikir özgürlüğünden yanayım... Offf, şu yan taraftakine bak, göğüsler olduğu gibi meydanda. Valla böyleleri gazeteye gelmiyor ki! Gidip dansa kaldırayım...

- Yarına ağır bir yazı yazdım, Fazilet'i kapatanları eleştirdim...

- Ben de öyle... Haydi kaldır kadehini, şerefe... Fazilet'in şerefine, şu bizim Nazlı'nın şerefine... Şimdi o da olsaydı yanımızda, ne güzel kadeh tokuştururduk. Tef de çalardı...

***

Bizim medyadaki entel-liboş takımı çok ilginçtir. Bunların bir bölümü hırsızlıktan, yolsuzluktan sabıkalıdır.

İçlerinde devleti dolandıran, hapis cezası alan, cezaları Yargıtay tarafından onananlar bile vardır. Bazıları tüccardır. Firmaları, işyerleri vardır.

Bazıları dönek durumdadır! Ömürleri boyunca bir sağa, bir sola yalpalamış tiplerdir.

Maoculuk, şeriatçılık, tüccarlık, kuryelik bunların girdiği çeşitli kılıflardır.

Bunları İstanbul'un beş yıldızlı otellerinde, eşcinsel barlarında, disko ve sosyete meyhanelerinde görürsünüz. Yerleri orasıdır.

Kadınlı erkekli, resepsiyonlarda boy gösterip hava atarlar! Bütün para babalarıyla, egemenlerle arayı iyi tutarlar. Onların sofralarında, onların olanaklarıyla semirirler.

Yaz aylarında tatil beldelerinin sosyete otellerine yerleşip entel havalarını basarlar!

Yazılarını da oradan yazarlar. Okuyucu vaziyeti çakmaz.

Bizim entel takımı, İstanbul sosyetesinin göz bebeğidir.

Kentin en gözde meyhane ve barlarında onlar vardır. Önlerinde rakı kadehleri, viski bardakları, demokrasi ve fikir özgürlüğü muhabbeti attırırlar!

İçlerinde bazıları tamamen yüzsüzleşmiştir. Devleti dolandıran düzenbaz bir yanda Fazilet'i savunur, öbür yanda yeni cukka hesapları yapar.

Entel takımı İstanbul'un en gözde yerlerinde yaşar. Yalılarda, Boğaz'ı tepeden gören villalarında, görkemli köşklerinde...

Altlarında son model arabalar... Evlerinde ahçılar, uşaklar, garsonlar, bahçıvanlar...

Üzerlerinde ithal giysiler. Takım elbise 2.5 milyar, ayakkabı 700 milyon, ipek kravat 400 milyon!

Aynen Fazilet Partisi'nin, Müslüman'ı din ticaretiyle sömüren ağababaları gibi...

Türkiye'nin çoğu dönek, liboş, üçkağıtçı ve bir miktar da göstermelik Marksist kadrosu, işte bu entel gazeteci ve köşe yazarı takımının arasındadır.

***

Bunlar kendi çaplarında ‘‘gazetecilik’’ yapar. Her biri, kendine yakın bir gazete veya dergide bir köşe kapmayı başarmıştır. Medyada sayıları çok artınca, bazıları dinci gazetelere kadar düşmüştür.

En gıcık oldukları kavramın başında ‘‘Atatürk’’ gelir. Bu sözcüğü işitince tüyleri diken diken olur. Aynen Fazilet takımı gibi!

Ardına en çok sığındıkları kavram ise ‘‘demokrasi’’dir!

Bu sahte demokratlardan korkarım.

Bunlara deseniz ki ‘‘Bak ulan, dinciler geliyor. Kadınlar bundan sonra örtünecek. Sen de (veya karın, veya alımlı sevgilin) örtüneceksin. İçki yasaklanacak, diskolar, meyhaneler kapanacak. Bir daha kadeh kaldıramayacaksın...’’ Lahavle çekip sokağa fırlarlar!

***

İran'da hırsız Şah zamanında TUDEH isimli ‘‘solcu’’ ve güçlü bir parti vardı. Şeriatçılar İslam devrimi öncesinde bunları bir güzel ayarladı. Şah'a karşı birlikte mücadele verilecek, herif devrilince ülkeyi birlikte yöneteceklerdi! İşte o zaman İran'a ‘‘demokrasi’’ gelecekti!

Ülkenin bütün saf entelleri, molla takımıyla işbirliği yaptı. Demokrasi ve fikir özgürlüğü (!) adına onların yanında yer aldı.

Şah devrildi, mollalar iktidar oldu... Ve TUDEH'in bütün solcu ve entel takımı, diğerleriyle birlikte içeri atıldı. İran dışına kaçmayı başaranlar paçayı kurtardı, diğerleri ya idam edildi, ya halen hapis yatıyor!

Yobaz, aynen bizde olduğu gibi, orada da entel takımını yanına çekmeyi başarmıştı. Sonra onların üzerinden silindir gibi geçti.

***

- Haydi içelim, şerefe...

- Şerefinize sayın entel... Ama sizde şeref var mı?..

Yazarın Tüm Yazıları