Harç bitti, yapı paydos

DÜNYADA küresel ısınma diye bir olay olduğu, kuraklık yaşanacağı, sıcaklığın artacağı yıllardır biliniyor. Bu konuda bütün dünya alarma geçti, binlerce bilimsel yayın yapıldı.

Türkiye de bu iklim değişikliğinden payına düşeni fazlasıyla aldı ve alacak. Fakat gelin görün ki, biz yine yumurta kapıya dayansın diye bekledik.

Özellikle İstanbul ve Ankara barajlarında su kalmamıştı. Su giderek azalıyor ve hiçbir önlem alınmıyordu. Bu iki kentte milyonlarca insanın susuz kalacağını bilmeyen yoktu.

Ben Ankara’da yaşıyorum. Barajlardaki suyun ancak yüzde 5’i kalmıştı. Su kesintisine gidilmiyor, hiçbir önlem alınmıyordu. Niçin?..

Çünkü 22 Temmuz’da seçim vardı. Seçimden önce su kesintisine gitmek AKP’li Büyükşehir Belediyesi açısından "oy kaybı" demekti!

Seçim bitti, haftasına kesinti başladı. Ciddiyetsizliğin ve sorumsuzluğun ancak bu kadarı olabilirdi.

Şimdi Ankara’da su 48 saat akacak, 48 saat akmayacak. Ahali bidonlara hücum etti. Bidon, kova, leğen satışları patladı. Bazılarına göre kesintinin de yararı olmayacak, çünkü doldurulan bidonlar su gelince dökülüp yeniden doldurulacak ve su boşa gidecek.

* * *

Çok merak ediyorum, dünyanın acaba hangi başkentinde sular kesiliyor? Belki Afrika’da birkaç azgelişmiş ülkede olabilir! Çölün göbeğindeki Suudi Arabistan, Bahreyn, Yemen gibi ülkelerde bile böyle bir olay yok.

Birkaç gün önce Yalçın Bayer’in köşesinde Dr. Cafer Tokses isimli bir okuyucunun mektubu vardı. Aynen şöyle diyordu:

"Ankara’ya kar yağmadı, Ankara susuz kaldı. Suudi Arabistan’a da hiç kar yağmıyor ama susuz kalmıyor. Afrika ülkeleri hariç su kesen başkent yok.

Ankara’da 13 yıldır AKP’li belediye var. Son seçimde Ankaralı, AKP’ye yüzde 52 oy verdi. Demek ki halk memnun!

Su kesildikçe AKP’nin oyu artacak demektir!"

Kara mizahın en güzel örneğini bir okuyucu vermiş.

Dün Suudi Arabistan’daki bir dostumu arayıp orada su kesintisi olup olmadığını sordum. Yok! Bağdat’a sordum. Kan gövdeyi götürüyor ama bombalama olup da borular patlamadığı sürece orada bile yokmuş.

Oysa toplam 20 milyon insanın yaşadığı Ankara ve İstanbul çöktü. Yıllardır hiçbir önlem alınmadı. Kaynaklar altgeçit-üstgeçitlere, hediye paketlerine yatırıldı, binlerce savurganlık ve gereksiz harcama yapıldı, paralar toprağa gömüldü ama su konusunda hiçbir şey yapılmadı...

Taaa ki felaket kapımıza dayanana kadar.

* * *

Dünkü Hürriyet’in manşetinde okudunuz. Yuvacık Barajı’nı işleten İngiliz Thames Water şirketinin Türkiye Temsilcisi Evren Köprülü acı gerçeği açıkladı:

"Ankara’da 2000 yılında Büyükşehir Belediyesi’ne sunduğumuz teklifte suyun beş yıl içerisinde biteceğini grafiklerle beyan ettik. Ancak dikkate alınmadı."

Efendim şimdi Ankara’ya Kızılırmak’tan su getirilecekmiş, borular döşeniyormuş. Bu da en az altı ay zaman alacakmış, bu yüzden okullar geç açılmalıymış, hastanelere tankerle su taşınacak, taşıma suyla değirmen döndürülecekmiş! Suyu tankerle getirilen hastaneleri ve hastaları düşünün!

Kızılırmak çamur renginde akar. Suyu pistir, mikropludur, zehirlidir ve ayrıca ekonomik değildir. Bunu bütün bilimsel kuruluşlar ve meslek odaları açıkladı. Geçtiği bütün yörelerin lağımları, pislikleri, sanayi atıkları Kızılırmak’a boşalır. Ankara’da yaşayan milyonlarca insanı bu suya mahkûm edecekler.

Bu gerçekler DSİ raporlarında da aynen yer alıyor.

Bugünden başlayarak Ankara’da salgın hastalık endişesini tıp doktorları dile getiriyor. Ne yapılacağını, örneğin restoranlarda bulaşıkların nasıl yıkanacağını, okulların ne zaman açılacağını bile kimse bilmiyor.

Bilinen tek şey bidon, leğen, kova satışları ile su deposu sektörü patladı!

* * *

Seçim öncesinde Ankara’da yaşayan yüz binlerce aileye AKP’li Büyükşehir Belediyesi tarafından beleş gıda paketleri dağıtıldı. Böylece oy patlaması yaşadılar.

Gerçi seçim bitti ama şimdi ben onların yerinde olsam, başkentte her evin kapısına bundan sonra her sabah bir bidon su bırakırım!

Bu ciddiyetsizlik, rezalet ve sorumsuzluk tablosunda çok makbule geçer, belki de gelecek seçimde oy açısından yararı olur!
Yazarın Tüm Yazıları